Faruk Bildirici'ye yanıt geldi: Neden 1 Eylül?

Türkiye Barış Komitesi, Faruk Bildirici'nin 1 Eylül yerine 21 Eylül'ün Dünya Barış Günü olarak kutlanması gerektiğini iddia ettiği yazıya yanıt verdi.

Haber Merkezi

Gazeteci Faruk Bildirici, Dünya Barış Günü'nün 1 Eylül'de kutlanmasının yanlış olduğunu, 1981'de Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen 21 Eylül'ün Dünya Barış Günü olarak kutlanması gerektiğini iddia etti.

Türkiye Barış Komitesi, Bildirici'nin bu yazısına yanıt veren bir açıklamaya imza attı. Açıklamada, "1 Eylül'ün Dünya Barış Günü ilan edilmesi, 2. Dünya Savaşı'nın ve bunun sonunda faşizmin yenilgisinin tarihsel önemine dayanmaktadır" denildi.

Açıklamanın tam metni şöyle:

Neden 1 Eylül?

Deneyimli gazeteci Faruk Bildirici, Medya Ombudsmanı isimli blogunda Dünya Barış Günü ile ilgili görüşlerini içeren bir yazı yayımladı. Yazıda Barış Günü'nün ülkemizde hâlâ 1 Eylül'de kutlanmasının yanlış olduğunu belirtiyor ve 1981'de Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen 21 Eylül'ün, Dünya Barış Günü olduğunu vurguluyor. Evet, ülkemizde 21 Eylül değil, İkinci Dünya Savaşı'nın başladığı gün olduğu kabul edilen 1 Eylül, Dünya Barış Günü olarak kutlanıyor. Bilindiği gibi 1939'un 1 Eylül gününde, Nazi Almanyası Polonya'yı işgale girişmişti ve böylece büyük savaşın ilk adımı atılmıştı. 

2. Dünya Savaşı'nın dünya için ne denli büyük bir yıkım yarattığını ayrıntısı ile ele almaya gerek yok. Ancak yalnızca Sovyetler Birliği'nin, son yıllarda açığa çıkan belgelerle kanıtlandığı üzere 27 milyona yakın yurttaşını yitirmesi, savaşın yıkımının ne denli büyük boyutlarda olduğunu göstermekle kalmıyor; bu yıkımın ne denli eşitsiz olduğunu da gözler önüne seriyor. 

2. Dünya Savaşı'nın sonuçlarından en önemlisi, faşizmin dünya çapında hüküm sürmesinin engellenmiş olmasıdır. Ve çok açıktır ki, bu sonucun ortaya çıkmasında en büyük pay Sovyetler Birliği'nindir, Kızıl Ordu'nundur.  

Bu olguların da etkisiyle, dünya çapında ilk barış hareketi Sovyetler Birliği'nin, Avrupa'daki diğer sosyalist ülkelerin ve dünyanın dört bir yanındaki aydınların ortak çabasıyla ortaya çıkmıştır. Nâzım Hikmet'in de daha sonra dahil olduğu bu hareket, Dünya Barış Konseyi'ni kurmuş ve barış mücadelesi adına büyük bir birikim yaratmıştır. 

1 Eylül'ün Dünya Barış Günü ilan edilmesi, 2. Dünya Savaşı'nın ve bunun sonunda faşizmin yenilgisinin tarihsel önemine dayanmaktadır. Türkiye'deki barış hareketinin öncülerinden biri olan Mahmut Dikerdem'in ifadesiyle, "Barışseverler, silahların kazandığı zafer gününü (8 Mayıs 1945) kutlamak yerine, faşist tırmanışın doruğa ulaştığı 1 Eylül tarihini Barış Günü olarak seçtiler. Böylece, saldırganlığın yeniden dirilmesi tehlikesine karşı, dünya kamuoyu uyanık olmaya çağrılıyordu."  

Bildirici'nin yazısında Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı ülkelerinin 1 Eylül Dünya Barış Günü'nü 1946'da ilan ettiği belirtilmektedir. 1 Eylül'ün ilk kez 1946'da Almanya'nın Sovyet kontrolündeki bölgesinde kutlandığı bilinmektedir. Nazi faşizminin yeniden canlanması tehlikesine karşı çıkan Almanların böyle bir girişimde bulunmaları son derece anlaşılır bir durumdur. İlerleyen yıllarda 1 Eylül geleneği Almanya'nın tamamında yaygınlaşmıştır. Ve günümüzde de tüm Almanya'da bu geleneğe sahip çıkılmaya devam edilmektedir.  

1946'da Varşova Paktı henüz kurulmamıştır. Hatta bu tarihte, sonradan bu paktın üyesi olacak olan bazı Doğu Avrupa ülkelerinde, tam anlamıyla sosyalist iktidarlar kurulmuş değildir. 

Bildirici ayrıca 1 Eylül'ün dünyada kabul görmediğini belirtmektedir. 1 Eylül Dünya Barış Günü'nün, Alman Demokratik Cumhuriyeti (Bildirici'nin belirttiği gibi Doğu Almanya değil), Sovyetler Birliği ve diğer sosyalist ülkelerde daha etkin kutlanmış olması son derece doğaldır. Zira faşizmin saldırganlığına, başta Sovyetler Birliği olmak üzere en fazla bu coğrafyadaki toplumlar maruz kalmıştır. Ama 1 Eylül başka ülkelerde de, barış hareketinde ve özellikle aydınlar arasında geniş kabul görmüştür. Yalnızca Dünya Barış Konseyi değil, Dünya Sendikalar Federasyonu gibi başka uluslararası örgütler de 1 Eylül geleneğini yaşatmışlardır. 

1981'de Birleşmiş Milletler'in, sonradan 21 Eylül'de sabitlenecek olan günü Dünya Barış Günü olarak kabul etmesi ya da o dönemde Sovyetler Birliği'nin bu konuda takındığı tutum yukarıda anılan gerçeğin önemini ve meşruiyetini ortadan kaldırmamaktadır.  

Türkiye'de de, 1970'li yıllarda aydınlar, sendikalar, odalar, dernekler ve diğer kuruluşlar 1 Eylül'ün kutlanmasına öncülük etmiştir. O dönemde ortaya çıkan ve  Barış Derneği'nin kurulmasına kaynaklık eden gelenek bugün devam etmektedir. Ayrıca bugün 1 Eylül'e, farklı siyasi çizgilerdeki barış savunucuları, Türkiye'de barışa önem veren tüm kişi ya da kuruluşlar da sahip çıkmaktadır. Bu, ülkemiz barışseverleri adına yalnızca sevinilecek bir durumdur. Başka ülkelerde de 1 Eylül'ü Dünya Barış Günü olarak kutlamaya devam eden çeşitli kişiler ve kuruluşlar bulunmaktadır.