2015 yılında dolar 2,60’ı gördüğünde bir konuşma yapan AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, dolar alanların yaya kalacağını söylüyordu.
O tarihten bu yana doları düşürmek için sürekli hamle yapılırken, gelinen noktada dolar 7,15’in üzerine çıktı.
2018’de Rahip Brunson krizi sırasında gelen ABD yaptırımları sonrası tarihi zirveyi gören dolar 7,23’e çıkmış, avro ise 8’i geçmişti.
Salgın sürecinde adım adım yükselen dolar ve avro yeniden bu seviyeleri zorlamaya başladı.
Gün gün nasıl yükseldi?
Türkiye’de ilk vakanın açıklandığı 11 Mart tarihinde dolar 6,15’i görmüş, avro ise 6,96’ya çıkmıştı.
Mart ayının sonuna gelindiğinde ise dolar 6,56, avro ise 7,21'i gördü.
Nisan ayı sonunda ise dolar 6,97'ye, avro 7,58'e ulaştı.
Tarihler 6 Mayıs'ı gösterdiğinde ise dolar 7,16'ya, avro ise 7,73'e çıktı.
Merkez Bankası rezervlerindeki 65 milyar dolar buharlaştı
Geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin döviz konusundaki tablosuna da işaret eden bir yazı kaleme alan Mehmet Tuna Doğan, Merkez Bankası rezervlerine ve dolara müdahaleye ilişkin şu veriyi paylaşmıştı:
"Döviz kurları tarafında ise AKP, yurtiçindeki aktörlerin yurtdışı aktörlerle gerçekleştirdiği swap (takas) işlemlerine kademeli olarak sınırlama getirdi. Daha da önemlisi Merkez Bankası rezervleri kullanılarak, kamu bankaları piyasaya yüklü miktarda döviz satışı gerçekleştirdi ve bu şekilde kurlardaki yükseliş sınırlandırılmaya çalışıldı. Bu bahiste son 15 ayda TCMB net rezervlerinde yaratılan erozyonun 65 milyar doların biraz üzerinde olduğu ifade ediliyor."
Önümüzdeki bir yıl içindeki dış borç ödemesi 170 milyar dolar
Yine aynı yazıda Türkiye’nin döviz rezervi ve dış borcuna ilişkin şu dikkat çekici veriler paylaşılmıştı:
Türkiye’nin hâlihazırda önümüzdeki bir yıl içinde 170 milyar dolara yakın dış borç ödemesi bulunmaktadır. 24 Nisan tarihi itibariyle merkez bankasının brüt döviz rezervleri bunun ancak yarısını karşılamaya muktedirdir.