Kendi alanında üretken ve saygın bir grup bilim insanı, sanatçı, yazar, gazeteci, sendikacı-işçi önderi, kooperatifçi ve hukukçunun bir araya gelerek oluşturduğu Dayanışma Meclisi (DM), gündemdeki 'reform' ve 'din sömürüsü' tartışmalarına ilişkin yaptığı açıklamada "Emek sömürüsüne karşı mücadele din sömürüsüne ve gericiliğe karşı mücadeleden, din sömürüsüne ve gericiliğe karşı mücadele de emek sömürüsüne karşı mücadeleden ayrıştırılamaz" dedi.
Dayanışma Meclisi, Türkiye’de var olan düzenin halkın ezici çoğunluğuna bir gelecek umudu sunmaktan bugün her zamankinden daha uzak olduğunu savunduğu açıklamasında işsizlik, yoksulluk, geçim derdi, hayat pahalılığının ülkenin en önemli gerçekliği ve halkın en büyük sorunu haline geldiğine dikkat çekti.
'Reform' tartışması
Türkiye’de hem iktidarın hem düzenin aklında, sömürüyü daha da derinleştirmekten, çalışanların haklarını daha çok gasp etmekten başka bir şey olmadığını söyleyen DM, son zamanlarda sıkça dillendirilmeye başlanılan "Reform" tartışmlarına ilişkin şunları şu değerlendirmede bulundu:
"Sermaye örgütleri iktidardan 'reform' adı altında kemer sıkma politikaları, IMF’siz IMF programları bekliyorlar, bunun çağrısını yapıyorlar. İktidar da “reform” adı altında yerli ve uluslararası sermaye lehine ve elbette ki emekçilerin aleyhine yeni düzenlemeler yapmaya hazırlanıyor."
'İktidarın din istismarından başka seçeneği yok'
Türkiye toplumunun hızla yoksullaştığı, hayat pahalılığının arttığı, sömürünün katmerlendiği bir dönemden geçtiğini söyleyen Dayanışma Meclisi, "İktidarın elinde din istismarını artırmaktan, halkın dini duygularını daha fazla sömürmekten, gericiliğin ipine iyice sarılmaktan başka bir seçenek bulunmuyor." dedi.
Ülkede emek sömürüsü arttıkça din sömürüsünün de arttığına dikkat çeken DM, "Halk bu düzen yüzünden bu dünyanın nimetlerinden yoksun kaldıkça, kendisine öteki dünya vaat ediliyor. Halktan yoksullaştıkça daha çok tevekkül etmesi, daha çok sabır göstermesi isteniyor." diyerek şunları belirtti:
"Din istismarı, din sömürüsü derinleşiyor, çocuklar, gençler Kuran kurslarının, imam-hatiplerin, cemaatlerin, tarikatların kıskacına alınıyor, kadınlar kapatılmanın her türlüsüne maruz kalıyor, LGBT’lere 'sapkın' damgası vuruluyor, emekçinin sendikalı değil tarikat mensubu olması, greve değil tarikat-cemaat toplantısına gitmesi isteniyor, toplum gericilik tarafından rehin alınıyor, din istismarı kapkara bir örtü gibi sömürü düzeninin üzerini örtüyor.
Muhalefet suskun, meclis içi muhalefet laikliği savunmuyor
Başta Cumhuriyet’i kuran ana muhalefet partisi olmak üzere, sosyalist partiler hariç muhalefet sessizdir, suskundur. Meclis içi muhalefet ve olası ittifak adayları Türkiye’de bir gericilik sorunu olduğunu, emek sömürüsü ile din sömürüsünün iç içe geçtiğini söylemiyor ve laikliği savunmuyor. Kimi muhalefet partileri bunu halkın dini duygularını, dini hassasiyetlerini karşıya almamak üzerinden açıklıyor, kimilerinin ise iktidardaki gericilikle gericilik yarıştırdıkları için zaten böyle bir meselesi bulunmuyor."
Bugün din sömürüsü emek sömürüsünü saklayan "en büyük örtü" olduğunu savunan Dayanışma Meclisi "o örtünün kaldırılması gerekir." diyerek "Bugün gericilik, çocuklara, kadınlara, gençlere yönelik bir ablukanın en büyük aracıdır ve bu ablukanın dağıtılması gerekiyor." sözlerini kullandı.
'İktidarın Anayasa değişiklikleri hedefleri arasında laikliğe yeni saldırılar var'
'Yeni Anayasa' tartışmaları hakkındaysa Dayanışma Meclisi şu değerlendirmede bulundu:
"Aydınlanma ile birlikte 1923 Cumhuriyeti’nin düşünsel omurgasını oluşturan laiklik bugün hiç olmadığı kadar sınıfsal bir meseledir. Aydınlanma mücadelesinin en önemli parçası olan laiklik bugün en çok emekçiye, en çok işçiye, en çok yoksula lazımdır. Dünyayı omuzlarında taşıyan emekçiler/ işçiler olduğu halde, onlar çalışıp onlar ürettikleri halde, yoğun bir dini kadercilikle emekleri gasp edilen de onlar, bu dünyanın zenginliklerinden mahrum edilenlerden de onlardır. Tam da bu nedenlerle iktidarın Anayasa değişiklikleri hedefleri arasında laikliğe yeni saldırılar vardır."
Bugün geldiğimiz noktada, "emek sömürüsüne karşı mücadele din sömürüsüne ve gericiliğe karşı mücadeleden, din sömürüsüne ve gericiliğe karşı mücadele de emek sömürüsüne karşı mücadeleden ayrıştırılamaz" diyen Dayanışma Meclisi, eşit ve özgür bir ülke mücadelesi ile laiklik ve aydınlanma mücadelesinin bugün artık iç içe geçmiş durumda olduğuna dikkat çekti.
"Devlet, hukuk ve adalet mücadelesi ile laiklik ve aydınlanma mücadelesi bugün artık içi içe geçmiş durumdadır." diyen Dayanışma Meclisi, tüm halkı, emekçileri, işçileri, kadınları, gençleri bu mücadelenin içerisinde yer almaya, laiklik bayrağını yükseltmeye, sömürünün her türlüsüne karşı omuz omuza vermeye, dayanışmaya çağırdı.