Bosch'un ilk kadın yönetim kurulu üyesi: Patron neden bu kadar seviniyor?

Bosch’un Yönetim Kurulu’nda ilk kez bir kadın yer alacak. Üstelik kadın Türk olunca konu yerli medyanın ilgisini daha çok çekti. Çoğu yoruma göre bu bir 'kadın başarı öyküsü.' Ortada bir başarı olduğu görülse de, 'patronu da sevindiren' bu öyküye biraz daha yakından bakmakta yarar var...

Haber Merkezi

Geçtiğimiz günlerde medyaya yansıyan haberlere göre Bosch’un Yönetim Kurulu’nda ilk kez bir kadın yer alacak. Kadının adı Filiz Albrecht. Türk medyasında konuyla ilgili esen olumlu havada yönetim kuruluna giren ilk kadının Türk olmasının payı büyük kuşkusuz. Filiz Hanım Bosch’ta sosyal yardım, iş güvenliği, insan kaynaklarından sorumlu başkan yardımcısı gibi görevler üstlenecek.

Kendisinin de üye olduğu Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nin “Kadınların Üst Yönetimde Temsilinin Artırılmasına Yönelik Uygulamalar ve Öneriler” başlıklı raporunda Bosch Türkiye ve Ortadoğu Başkanı Steven Young konuyla ilgili şu ifadeleri kullanıyor:

"Kadın istihdamına verdiğimiz önem sonucunda kadın çalışan ve kadın yönetici sayımız önemli miktarda arttı. Küresel hedefimiz, 2020 yılına kadar kadın yönetici oranını yüzde 17’den 20’ye çıkarmak. Türkiye’de ise bu konuda oldukça yol aldık. Biz Bosch olarak sadece yönetici pozisyonlarında değil yönetim kurullarında da kadınların yer almasını amaçlıyoruz. Türkiye yönetim kurulunda kadın üyemiz bulunuyor."

Bosch gurur duymayı seviyor; bundan tam 100 yıl önce de krizi nasıl fırsata çevirdiğiyle gurur duymuş:1

Yine Bosch’un tarihçesinde, akıllı ev aletleriyle ev hanımlarının ailesine daha çok vakit ayırmasıyla da gurur duyduğunu okuyoruz.

Bosch ne zaman bir akıllı ev aleti üretse, kareye aletleri kullanan ev hanımlarını ve hatta hizmetçileri almayı ihmal etmemiş:

Bu kısa gurur tarihçesinden sonra, bugüne, bir Alman devi olan Bosch’un kadın yönetim kurulu üyeleriyle gurur duyduğu günlere gelelim. Peki neden kadınlarla bu kadar duyuyor bu şirketler? Yoksa kadınların işgücüne katılım oranı artıyor diye mi bunca sevinç?

Tabi demeçlerde böyle deniyor; ama gelin görün ki kadın istihdamını arttırmaya dönük raporlar başka bir yöne işaret ediyor. Örneğin yazının başında sözü edilen Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nin raporu, basbayağı kadın yöneticilerin şirketlerin kârını arttıracağı vaadiyle patronları ikna etmeye çalışıyor.2 İşte dünya, ülke ve şirket özelinde üç ikna denemesi:

  1. Kadınların işgücüne katılım oranındaki %1’lik artışın küresel GSYH’yı 80 milyar dolar artırması bekleniyor.
  2. Kadınların çalışma hayatına katılma oranlarının erkekler ile aynı seviyeye çıkarıldığı takdirde Amerika Birleşik Devletleri’nin gayri safi yurtiçi hasılası (GSYH)’nda %5, Japonya’nın GSYH’nda %9 ve gelişmekte olan ülkelerin GSYH’nda çift haneli artışlar olabileceğini gösteriyor.
  3. Kadın-erkek oranının yakın olduğu kurumların finansal performanslarının sektör ortalamasının üzerinde gerçekleşme oranının %15 olduğunu ortaya koyuyor. Öyle ki şirketlerin üst yönetiminde cinsiyet oranı farkının azalması şirketlerin kârlılığını artırıyor.

Bir patron başka ne ister? Vaad buysa elbette yönetim kuruluna bir kadın alınır.

Peki Filiz Hanım bu beklentileri karşılayabilecek mi?

2013 yılında bu kez Mann+Hummel ortaklığında yine insan kaynakları ve grup danışmanıyken ‘yükselen bir yıldız’ olarak Filiz Hanım ile yapılan bir röportaj3 patronlar açısından umut verici görünüyor. Bu demecinde Filiz Hanım, otomotiv sektöründen geldiğini, yasal danışmanken kısa sürede insan kaynakları departmanına geçtiği anlatıyor. Hayattaki en büyük başarısını ekibiyle birlikte hiçbir işten çıkarma olmaksızın bir satın alma projesiyle maliyetleri yüzde yirmi azaltmaları olarak tarifliyor. Bir CEO olursa, tutkulu, cesur ve akıllı insanları ekibine alacağından bahsediyor. Bugüne kadar aldığım en iyi tavsiye “yeni bir fırsat arıyorsan, seni destekleyen bir patronun olduğundan emin ol” diyor.

Kadın yöneticileri destekleyen Bosch patronları salgın boyunca işçileri işe gelmeye zorladı.4 Bosch için Yönetim Kurulu’nda bir kadına yer vermek iyi bir reklam olabilir, tıpkı yüz yıldır kadın işçilerin de emeğiyle üretilen ürünleri evlerde özellikle kadınların tüketimine sunarken olduğu gibi. Ama her iki durumda da gerçek şu ki; kadınlar ancak tüketici olduklarında ya da patronun kârlarını arttıklarında değerli.