Bahçeli Çakıcı’yı aldı, sıra Türköne’de: Fethullah sürgünde fikirleri iktidarda!

Mafyöz Alaattin Çakıcı’nın affında büyük rol oynayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yaklaşık dört yıldır ‘FETÖ davası’ndan tutuklu olan eski ülküdaşı Mümtaz'er Türköne için de benzer bir girişim başlattı. Ülkücü Mafya dışarıda. İçeride bir tek Fethullahçı Mafya kaldı. Mümtazer Türköne olayı onların da içeride fazla kalmayacağının işareti. Fethullah sürgünde, fikirleri iktidarda!

Haber Merkezi

Mafyöz Alaattin Çakıcı’nın affında büyük rol oynayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yaklaşık dört yıldır “FETÖ davası”ndan tutuklu olan eski ülküdaşı Mümtaz'er Türköne için de benzer bir girişim başlattı.

Ülkücü gelenek içinde yollarının uzun süre önce ayrıldığı Türköne'nin "aleyhinde pek çok yazısı ve beyanatı olduğunu" hatırlatan Bahçeli "Dileğim bir haksızlık varsa bunun acilen düzeltilmesidir. Osman Kavala’nın, Altan kardeşlerin, Nazlı Ilıcak’ın ve daha pek çok sorunlu kişinin masum gösterilmeye çalışıldığı bir yerde şehit ağabeyi Mümtaz’er Türköne’nin davası tekraren ve titizlikle değerlendirilmelidir" dedi.

Mümtazer Türköne’nin kardeşi ülkücü militan Mustafa Türköne 1979'da Ankara’da bir silahlı saldırı sonucu öldürülmüştü.

Hem ülkücü hem Fethullahçı

Eski Ülkücülükten Fethullahçılığa geçiş yapan Mümtazer Türköne’nin karanlık bir tarihi var. 1956 yılında İstanbul'da doğdu. 1978 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinin İdari Şubesinden mezun oldu. Aynı fakültede 1993 yılında doçent oldu. 80 öncesi ülkücü faşist örgütlenmelerde aktif rol alan Türköne, Gülen Cemaati’yle geliştirdiği ilişkilerini Zaman gazetesinde köşe yazarlığı yaparak sürdürdü. Zaman gazetesine atanan kayyum sonrası yerine çıkarılan “Yarına Bakış” gazetesinde köşe yazarlığına devam etti.

2007 yılında TRT 1'de programlar yaptı. Bunlardan biri firari Fethullahçı Faruk Mercan ile birlikte Endaze adlı tartışma programıydı.

2011 Genel Seçimlerinde AKP’den İstanbul milletvekili aday adayı oldu. Türköne’nin ayrıldığı eşi Özlem Piltanoğlu Türköne de AKP İstanbul milletvekiliydi.

Aynı yıl Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yönetim Kurulu üyeliğine getirildi. Ancak katıldığı bir televizyon programında “Atatürkçü olmayı hakaret sayarım”, “Atatürk ideolojisi bir darbeler ideolojisidir”, “Atatürk ideolojisi faşist bir ideolojidir” şeklindeki sözleri sebebiyle bir vatandaş tarafından hakkında suç duyurusunda bulunuldu. “Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret” ettiği gerekçesi ile 1 yıldan 3 yıla kadar hapsi istendi. Tepkiler üzerine görevinden istifa etti.

Türköne hakkında 16 Mart 2014 tarihinde kaleme aldığı yazısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret ettiği iddiasıyla da dava açıldı. 2019'da karar bağlanan dava sonucunda Türköne'nin Erdoğan'a tazminat ödemesine hükmedildi.

15 Temmuz darbe girişimi soruşturması kapsamında yönetimine kayyım atanan Zaman gazetesinin eski yöneticileri ve yazarlarına yönelik başlatılan operasyon kapsamında Ali Bulaç, Abdülhamit Bilici, Mehmet Kamış, Şahin Alpay, Hilmi Yavuz, Nuriye Akman, Bülent Korucu ile birlikte gözaltına alınıp tutuklandı. Anayasal düzeni kaldırmaya teşebbüsten beraat etti ancak ‘silahlı terör örgütüne üye olma’ suçundan 10 yıl 6 ay hapis cezasına mahkûm edildi. Bunun üzerine, yerel mahkemenin kararına itiraz ederek AYM'ye başvurdu. Ancak AYM bu iddialardan yalnızca ‘kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı’nın ihlal edildiğini kabul edilebilir bularak diğer tüm savları reddetti.

Çatlı ve Yazıcıoğlu’nun adamı

Gazeteci Güler Kömürcü ile Tuğrul Türkeş’in Ergenekon İddianamesi’ne giren bir dinleme kaydında Tuğrul Türkeş, kendisini Ülkü Ocağı Başkanı olarak tanıtan Türköne için şöyle diyordu: "Bu eskiden Abdullah Çatlı’nın yönetimindeydi. Mümtazer entelektüel ülkücü değil, artist o!"

Kendisi de 2009 yılındaki "Muhsin Başkan" başlıklı yazısında Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte Dev - Yol üyelerine nasıl saldırdıklarını ballandırarak anlatmıştı. BBP'nin kurucusu ve genel başkanı olan Muhsin Yazıcıoğlu, Türkiye'de 1970'lerden bu yana yürütülen kontrgerilla faaliyetleri içinde önemli bir yere sahipti. Başta Abdullah Çatlı ve Haluk Kırcı olmak üzere, Türkiye'de kontrgerilla faaliyeti içinde bulunan kişiler ile yakın ilişkileri olan Yazıcıoğlu, 1978 yılında Abdullah Çatlı ve Mustafa Pehlivanoğlu Ankara'da gözaltına alınınca emniyete telefon ederek "Bu size son ihtarım. Abdullah Çatlı'yı bırakmazsanız Ankara'nın 150 yerinde bomba patlatacağız" demiş ve Çatlı'yı serbest bıraktırmıştı.

Bir o yana bir bu yana

Ülkücü militanlığa ile övünen Türköne, Cemaat’e yanaştıktan sonra o günlerini inkâr eden açıklamalar yaptı. Fethullahcı Aksiyon Dergisi'ne verdiği röportajda, hiç MHP'li olmadığını ve Türkeş'i sevmediğini söyledi. Alparslan Türkeş'in karşısına ilk çıkarılışını şöyle anlattı: "Yanımda da Namık Kemal Zeybek vardı. Türkeş beni fırçaladı. Dövecek zannettim, üzerime yürüdü. Hakaret etti. Bana 'Komünist isen komünistlerin, İslamcı isen İslamcıların yanına git. Ne işin var senin burada' dedi. Çok ağır bir laf. Bana 9 ışığı sordu, hazır ol vaziyette. Ben cevap vermedim. Çünkü çok sinirlendim. Onuruma dokundu."

Türkeş’in 27 Mayıs profilini de sevimsiz bulduğunu söyleyen Türköne, "Bizler DP'li ailelerin çocukları idik. Mesela ben Türkeş'i hiçbir zaman sevmedim. Hiç Türkeşçi olmadım. Hatta ben MHP'li de olmadım. Partiyi ve milletvekillerini, yani işte bir elleri yağda bir elleri balda, her türlü ödünü vermeye hazır, esnek politikacılar olarak görürdük" diyordu.

2012’de kaleme aldığı “Katiller” başlıklı yazısında ise, AKP’nin yargı düzenlemesiyle tahliye edilen 7 TİP’li gencin katillerini savunarak, şiddetin sol tarafından yaratıldığını, sağın ise kendini savunmak kaygısıyla şiddete başvurduğunu, son tahliyeler ile eşitliğin sağlandığını ve 12 Eylül öncesi defterinin kapandığını iddia etti.

Eski ülkücü bu Fethullahçı hakkında tahliye kulisini ise o zamanlardan ülküdaşı Devlet Bahçeli başlattı. Ancak yıllarca Cemaat'in sözcülüğü yapmış isimlerden biri Türköne. Diğer taraftan 2016 yılında yazdığı bir yazıda Erdoğan'ı ima ederek "idam" tehdidi bile savurmuşluğu var. Türköne o yazıda şunları söylemişti:

“(…) Devlet Güneydoğu'da köşeye sıkışmış vaziyette. Sorumlusu “Dolmabahçe Mutabakatı”nda kendini ele veren Saray iktidarı. Türkiye'nin bu badireden en az zararla çıkabilmesi için, idam cezasının geri gelmesi, Dolmabahçe'de noktalanan Çözüm Süreci'nin sahiplerinin ipe dizilmesi lâzım. Sakın yanlış anlamayın, bir öneride bulunmuyorum, devlet aklının bu tür badirelerden çıkış yöntemini hatırlatıyorum. (…)”

Bu satırlar her fırsatta hatırlatıldı. Ancak bir önemi var mı bilinmez. Bahçeli'nin durduk yere bu çıkışı yapmayacağını tahmin edebiliriz. Ülkücü Mafya dışarıda. İçeride bir tek Fethullahçı Mafya kaldı. Mümtazer Türköne olayı onların da içeride fazla kalmayacağının işareti. Fethullah sürgünde, fikirleri iktidarda!