Ne yazık ki, çok tehlikeli bir dönemeçteyiz. Başta Biden olmak üzere Batılı liderler, savaşın kapsamını, yöntemlerini sorumsuzca tırmandırmakta; karşı cephede Karaganov gibileri haklı çıkarmaktadır.

Rusya’dan tehlikeli ve sağduyulu sesler

Rusya’nın Ukrayna savaşı başladıktan üç hafta sonra bu köşede “Putin Doktrini” başlıklı bir yazı yayımlandı (soL Haber, 18 Mart 2022).  Yazıda, Rusya Dış Siyaset ve Savunma Konseyi üyesi Sergey Karaganov’un Ukrayna işgali ile eş-zamanlı olarak yayımlanan bir makalesi tartışılıyordu. 

Makalesinde Karaganov, SSCB’nin yıkılmasından sonra Batı’nın Rusya’ya karşı izlediği iki-yüzlü ve giderek saldırganlaşan politikaların Ukrayna işgalini kaçınılmaz kıldığını ileri sürmekteydi.

Rusya’nın geleceğini Karaganov, Doğu’ya odaklanmada ve daha büyük bir Avrasya ile bütünleşmekte aramaktaydı. Ne var ki, eski SSCB cumhuriyetlerine Rus milliyetçiliğinin küçümseyici perspektifi ile bakmakta; bu ülkelerle işbirliğine dayalı bir bütünleşmeyi “Rus halkına maliyetli” olarak görmekteydi.

Mart 2022’deki yazım şu tespitle son buluyordu: “Sergey Karaganov’un, ‘Rus ülküsü vizyonunu’ içeren bir çalışması varmış. Haddini bilememiş. Bu tür bir katkıyı Rus milletinin lideri Putin’den beklemeliydi.”

Haddini bilemeyen bir kişi olduğu, “Güç, Ama Zorunlu bir Karar” başlıklı yeni bir makalesinde de ortaya çıkıyor; Ukrayna savaşına nükleer silahlarla müdahale etmeyi öneriyor (Russia on Global Affairs, 13 Haziran 2023).

Bu son makaleyi, Rusya’daki bazı tepkilerle birlikte gözden geçirelim.   

Ukrayna savaşının niteliği: Rusya’nın hatalı teşhisi

Karaganov’a göre Batı, “Ukrayna çatışmasını, dünya çapındaki güç dengesini Küresel Çoğunluğa karşı kaybetmekte olduğu için” tetiklemiştir. Ukrayna savaşı Batı için bir amaç değildir; küresel hegemonyasını korumak için kullandığı bir araçtır. Küresel Çoğunluğun, yani Batı coğrafyası dışındaki tüm milletlerin ortak çıkarları, ekonomik alanda bugün Çin tarafından temsil edilmektedir. Küresel Çoğunluğun askerî-stratejik payandasını oluşturmak ise, tarihsel olarak Rusya’nın görevi olmuştur. Ukrayna çatışması da bu payandayı çökertmeyi hedeflemiştir.

Batı’nın gerilemesinin kritik dönüm noktaları olarak Karaganov, Irak ve Afganistan yenilgilerini ve 2008 ekonomik krizini gösteriyor. “Batı bu gidişi durdurmak için Rusya’ya karşı bir yumruk olarak Ukrayna’yı kullanmaktadır. Alternatif bir süper-güç olarak yükselmekte olan Çin’i de bu sayede zayıflatacaktır.”

Karaganov’a göre Rusya, bu saldırının temel hedefini kavrayamamış; tuzağa düşmüştür. “Ukrayna’daki durumu doğru değerlendirmedik; nükleer silah kullanımı için fazlasıyla yüksek bir eşik koyduk.” İlk başta nükleer bir tehdit caydırıcı olur; Batı, Ukrayna savaşını tetiklemekten vazgeçerdi.

Geç kalınmıştır. “Artık, Ukrayna’da kesin bir zafer kazansak da Batı ile çatışmamız son bulamaz. Yıkıma uğramış bir Ukrayna’nın tümüne hakim olsak bile, bizden nefret eden bir nüfusla yüz yüze kalırız. Avrasya’nın doğusuna odaklanmamız engellenir; Avrupa’da tıkanıp kalmış oluruz. Batı, gerilla savaşını besleyerek çatışmaları sürdürür. Ukrayna ülkemizin kaynaklarını sürekli olarak tüketir.

Batı’nın dünya çapındaki hegemonyası Ukrayna’daki vekâlet savaşı ile (“son Ukraynalı’ya kadar”) sürdürülecek; Rusya’yı zayıflatarak başarıya ulaşacaktır. 

Kesin çözüm: Nükleer tırmanma

Karaganov’a göre bugünkü biçimiyle savaş, on binlerce Rus askeri pahasına iki-üç yıl daha sürebilir. Ama beyhudedir. Batı, yenilgiye uğratılamaz; stratejik olarak kazançlı çıkar.

Bir çözüm hâlâ mümkündür. “Nükleer silah kullanımı için belirlenen eşiği aşağı çekmemiz, Batı’nın körelmiş olan nefsini koruma içgüdüsünü canlandırabilir. Düşmana, önleyici bir nükleer darbe vurmaya hazır olduğumuzu duyurmamız gerekir. Termonükleer bir felakete sürüklenmekten ürkeceklerdir.

Batı’nın bu uyarıyı dikkate almaması da olasıdır. Karaganov, o zaman, “bazı ülkelerde belli hedeflere dönük biz dizi hedefin vurulmasını” öneriyor. Rusya’daki yorumcular olası hedef olarak Polonya’yı gösteriyorlar. Herhalde taktik nükleer silahların kullanımı kastedilmektedir. “Bu kararı tek başımıza vereceğiz. Çin dahil, dostlarımız da en başta bizi desteklemez; ama kalben sevinirler. Büyük bir savaşı önlemek böyle mümkün olur. Böylece herkesin, hatta Batı ülkelerinde yaşayan insanların da lehine kazanmış oluruz.

Makalesinin sonunda Karaganov, Batı’nın stratejik yenilgisini, “insanlık için de çok kutuplu, çok kültürlü, çok renkli bir geleceğe” açılım olarak yorumluyor. Bunlar, göz boyayıcı, yapay eklentiler olarak görülmelidir. Bir önceki makalesini de dikkate alırsak, Karaganov, bir büyük ulus milliyetçiliğinin tutkularını, ihtiraslarını taşımaktadır. Bu tür bir milliyetçilik, nükleer silahlarla da donatılmışsa, fazlasıyla korkutucudur.

Rusya’dan sağduyulu tepkiler

Karaganov’un Haziran 2023 tarihli yazısı, “Putin’in yakın çevresinden olduğu” söylentisi ile birleşti ve endişe uyandırdı.

Rusya’yı yakından izleyen bir yazar ise, “Karaganov’un Rusya hükümet çevrelerinin karar verme süreçleri üzerindeki etkisi hemen hemen yoktur” tespiti yapıyor ve ekliyor: “Rusya savaş muhabirleri ile bu yakınlarda yaptığı iki saatlik söyleşi göstermiştir ki Putin, nükleer silahlar konusunda dünyadaki en makul ve sağduyulu liderdir.” (Gilbert Doctorow, 17 Haziran 2023).

Bu arada Moskova’da yayımlanan Russia Today (RT), 17 Haziran’da Sergei Karaganov’un son yazısını tartışmaya açtı. Çeşitli bilim ve düşün çevrelerinden beş kişinin yorumlarını yayımladı.

Yanıtların çoğu, Karaganov’un Batı’ya dönük eleştirilerine katılmaktadır. Nükleer seçeneği kullanma önerisi ise, en azından bugünkü koşullarda aşırı görülmektedir.

En “şahince tutum” Vatfor Projesi kurucusu S.Poletaev’den geliyor: Savaş bugünkü gibi Rusya’nın lehine seyrettikçe nükleer tepki gereksizdir. Batı geleneksel silahlarla Kaliningrad’a veya Belarus’a saldırırsa bu seçenek gündeme gelebilir. Poletaev bir öneri de ekliyor: Nükleer tehlike konusunda dünya kamuoyunu uyarmak amacıyla Arctic’te etkili bir nükleer test yapılmalı ve canlı olarak yayımlanmalıdır.

I.Graşçenkov,  Karaganov’un nükleer seçenek önerisini “Rusya’nın bir devlet olarak varlığının tehdit edilmesi” koşuluna bağlayan eski başkan Medvedev’in düşüncesinden daha tehlikeli bulmakta; böylece Medvedev’i de eleştirmektedir.

Uluslararası Siyasal ve Ekonomik Stratejiler Enstitüsü yöneticisi olan Elena Panina’ya göre ise “Rusya, sürüklendiği Ukrayna savaşını geleneksel silahlarla karşılamaktadır ve kazanmalıdır. Batı, Rusya’yı dünya kamuoyunda yalnızlaştıracak bir fırsat arıyordu. Onlara tam da bu sırada bir armağan sunuldu: Karaganov’un makalesi…”.

Panina, bu tespitlerini bir uyarı ile tamamlıyor: “Bir nükleer savaş, baş ağrısını giyotinle tedaviye benzer. Diğer bütün araçlar, kaynaklar tüketilmişse; yenilgi kaçınılmaz olmuşsa uygulanabilir. O zaman düşmanın galibiyetini önler, ama yeryüzünü de yok ederek…

Bu bilim kadınının sağduyulu uyarısını uzaktan alkışlıyorum ve Putin’in de aynı görüşte olduğunu ümit ediyorum.

Ne yazık ki, çok tehlikeli bir dönemeçteyiz. Başta Biden olmak üzere Batılı liderler, savaşın kapsamını, yöntemlerini sorumsuzca tırmandırmakta; karşı cephede Karaganov gibileri haklı çıkarmaktadır.