Türkiye’de burjuva siyaseti yeniden kurulurken sol da çıtayı yükseltmek zorunda. Emekçi halkın maruz kaldığı ağır saldırı daha azını kaldırmaz. 

Kartlar karılırken

İyi Parti’nin ciddi bir derdi olduğu anlaşılıyor. Akşener’in seçimden önce ittifak masasını devirme denemesinden anlaşılmıştı zaten... Şimdi muradına erdi ve açıklamasını yaptı: İttifaka paydos… Ancak deva bulmak biraz daha zaman alacak.

İyi Partililer “CHP’yi desteklemek için kurmadık partiyi” diyorlar ya; buna genel olarak hak veriliyor. Genel olarak demişsem burada kast ettiğim düzen siyaseti. Çünkü o dünya çıkar üstüne kurulu. Görece genç bir sağ partinin ana muhalefeti destekledikçe kendisini küçük kalmaya mahkûm etmiş olacağına tanıklık ettik. Oysa sağcılığın maksadı, CHP yöneticileri çoktan tövbe etmişse de cumhuriyetçilikle özdeş sayılan bu partiyi küçültmek, belki tasfiye etmek. Bu tarihsel maksadın önüne başka taktikler ancak geçici olarak geçebilir. Ama cumhuriyetçiliğin enerji ve moral bulmasına hizmet etmek mi? Maazallah! 

Cumhuriyeti yıkmak, sermayenin, emperyalizmin ve sağın tarihsel projesidir ve ana hatlarıyla gerçekleşmiştir de. Bu proje o denli ilerlemiş bulunuyor ki, artık eski rejimin kurucusu partinin yeniden iktidar alternatifi olamayacağı bir modele geçmenin zamanı geldi. Siz bakmayın, CHP’nin ta 1946’dan bu yana “doğru dürüst” iktidar olamayışına. Bu sistemde ana muhalefet iktidar adayı demektir ve hükümet olduğu sıralarda bile iktidar olamadığını söyleyen kurucu parti, bu konumuyla geri dönüş sinyali vermeye devam etmektedir. Şimdi CHP’nin elinden bunu da almanın zamanı gelmiş bulunuyor. Ne güzel; iktidarda şeriatçı milliyetçiler, muhalefette seküler ırkçılar!

Bana sorarsanız Akşener’in, sağcılığın tarihsel misyonuna uyan güncel hedefi, ana muhalefet pozisyonunu devralmak olacaktır. Şimdi İyi Parti bu giysinin bu bedene uyup uymayacağıyla uğraşıyor. İttifaka paydos demek, yine burjuva siyasetinde “pazarlığa çok yönlü olarak devam edeceğiz” demektir! CHP’ci kanallar etme eyleme diyedursun, kâh nankörlük suçlamasına kâh acındırmaya başvursun, kafası çalışan herkes ayrılığın el yükseltmeye çıktığını görüyor. Ama sadece bu değil. İyi Parti’nin AKP’ye bakan bahçesine de bir ikinci pazarlık masası kurulmuş oldu. İlk peyi de Akşener sürdü ortaya: Muhalefet ittifakını bozmak, AKP iktidarının seçim ekonomisi yükünü hafifletir. Kuşkusuz sermaye sınıfı seçim öncesi iktidarın kemer sıkmaya biraz ara vermesini mazur görecektir. Ama bunun boyutları önemsiz değildir. AKP Akşener’in pasından mutlaka mutlu olmuştur. Eh, bir karşılık da vermek durumundadır.

AKP’nin zaten çok da sıkışık olmadığını not etmeliyiz. Erdoğan 2024 yerel seçimlerinde yeni bir sınava girmeyecek. CHP’nin önünde büyükşehir belediyelerini nasıl koruyacağı ve genelde oylarını nasıl arttıracağı gibi zorlu sorular var. AKP’ninse, bu belediyeleri kazanmasa dünyası yıkılmaz... Ama Akşener’in önerisi ise cazip görünebilir Saray’a. Sadece CHP’yi yıkmakla kalmazlar, bu partinin başına ve Erdoğan sonrası başkanlığa yatırım yapan İmamoğlu’nu da ıskartaya çıkartmış olurlar. Ekrem Bey de az sağcı değil tabi, ama şu an tarihsel mesele isimler değil, cumhuriyetçiliğin gömülmesi!

Elbette İyi Parti desteğini çekince İstanbul el değiştirecek diyemeyiz. Ama kazanması halinde İmamoğlu, Akşener tarafından “Kürt siyasetinin avucuna düşmekten” mahkûm edebilecektir. Asıl mesele AKP’nin İyi Parti’ye ne vereceğidir. Çünkü bir hediye paketi olmadığında İyi Parti yerel seçimde nal da toplayabilir. Oysa nasıl CHP destekçiliği bu partiye yetmediyse, gözle görünür bir başarı elde etmeyip CHP’nin sabotajcısı olarak da İyi Parti hayatını sürdüremez. Böyle bir durumda ırkça takımdan birileri İyi Parti’yi hırpalayacak ve belki de aralarına yani bir alt kümeye çekeceklerdir. 

Zaten Türkiye’de geniş yığınlar tarafından iki büyük toplumsal gündem olarak algılanan sorun, yoksullaşma ile göçmenlerdir. Burjuva siyaseti emekçi sınıflardan kaçmanın yolunu göçmenler üstünden ırkçılığı köpürtmekte bulacaktır. 

Türkiye siyaseti çoktan beridir belli başlı ana kulvarlara kesin olarak bölünmüş bulunuyor. 2023 seçimlerinin bir sonucu, bu ayrım çizgilerini yok sayan ve cumhuriyetçiliği bir taraftan İslamcılıkla diğer taraftan ırkçılıkla uyumlaştırmayı deneyen Kılıçdaroğlu siyasetinin çöküşü oldu. Yukarıda söz ettiğimiz burjuva siyasetindeki olası senaryolar çerçevesinde, en talihsiz parti de bu nedenle CHP’dir. 

Türkiye’de burjuva siyaseti yeniden kurulurken sol da çıtayı yükseltmek zorunda. Emekçi halkın maruz kaldığı ağır saldırı daha azını kaldırmaz.