Yasalarda açık olarak raporlar gizlidir yazmıyor. Ancak denetim süreci, gizli olması üzerine kurgulanmış.

Denetim dedikleri...

Bugünlerde Meclis KİT Komisyonunda Sayıştay’ın 2020 yılı kamu işletmeleri denetim raporları görüşülüyor.

Sayıştay, kamu işletmeleri denetim raporlarını yayımlamıyor. Meclise gönderiyor ve yalnızca KİT Komisyonu üyelerine dağıtılıyor; inceleyip hazırlık yapmalarına zaman tanınmadan gündeme alınıp görüşülüyor.

Gizlendiği için rapor içeriklerini, milletvekillerinin alelacele hazırladıkları konuşmalarından, işletmelerin yöneticilerine yöneltilen sorulardan ve üstünkörü, genel geçer sözlerle örülmüş yanıtlardan anlamaya çalışıyoruz.

Yasalarda açık olarak raporlar gizlidir yazmıyor. Ancak denetim süreci, gizli olması üzerine kurgulanmış. Kamu İşletmelerinin denetlenmesi KİT komisyonunun yetkisinde. Sayıştay, Komisyonun inceleyebileceği düzenlilikte veri ve bilgi derlemekle sınırlı bir görev yapıyor. Taslak rapor denebilir belki. Bu işi önceleri Yüksek Denetleme Kurulu yapıyordu. 2010 yılında Sayıştay ile birleştirilince Sayıştay raporu oldular. Kamu İdareleri raporları gibi bunlar da yayımlanmaya başlandı. Yolsuzluklar ortalığa saçılıp, eleştiriler yükselince vaz geçtiler. Asıl denetim yetkilisinin KİT Komisyonu olduğunu gerekçe gösterip isterse o yayımlasın dediler. Yasalara bakılırsa haklılar.

Ama bir sorun var: KİT Komisyonunun denetim raporu yazmak gibi bir görevi yok. Böyle olunca da denetim raporu yazılmamış oluyor. Varlık Fonuna devredilen şirketlerin bile öyle ya da böyle bir denetim raporu var. Burada o kadarı bile yok. Sayıştay’ın gönderdiği taslak Komisyonda tartışılıyor, yöneticilerin işlemlerinin ibra edilip edilmeyeceği oya sunuluyor. İbra edilmişlerse konu kapanıyor. Yöneticiler Mecliste ibra edildiği için yargı karşısında da korunaklı bir yer ediniyorlar. Bu yüzden de alabildiğince özgür davranabiliyorlar.

Komisyonun 18 Mayıs günlü gündeminde EÜAŞ vardı. Komisyonda denetlenme sürecini yukarıdaki teknik bilgilerin ışığında ete kemiğe büründürelim.

EÜAŞ, en büyük kamu şirketi. Aktiflerinin toplamı 27 milyar lirayı aşıyor. Bu şirketin 2020 yılı denetim raporunun görüşmeleri 3 saat sürdü, yöneticilerinin 2019-2020 yıllarındaki eylem ve işlemlerinin “ibra edilmesi” oylandı ve kabul edildi. Oysa milletvekillerinin soruları vardı ve çoğu yanıtlanmadı. Oturum başkanı da buna fırsat tanıdı. EÜAŞ Genel Müdürünü, 15 gün içinde yazılı yanıtlayabileceğini söyleyip defalarca uyardı. Genel Müdür de bu uyarıyı dikkate alıp fırsata çevirdi. Milletvekilleri, oylarını kullanırken sorularının çoğuna yanıt bile alamamışlardı.

Hiç olmazsa soruların kimilerini yanıtladı diye avunmayalım. Hemen hepsi içerikten yoksundu.

Afşin-Elbistan Çöllolar sahasında 2011 yılında heyelan olmuştu. Kurban edilen 11 madencinin cesedine bile ulaşılamadı. Üstelik 10 yıldır üretim yapılamıyor. Termik santral eksik kapasite çalıştırılabiliyor. Milyarlarca lira kamu zararı oluştu. Sorunun bugüne değin neden giderilmediği ve kamu zararının neden yüklenicisine tazmin ettirilmediği soruldu. Genel Müdür, gerekli çalışmalar titizlikle yürütülüyor, yargı süreci izleniyor diye özetlenebilecek bir yanıt verdi.

Soruların bir bölümünü ise EÜAŞ ile ilgili değil gerekçesiyle yanıtlamadı. Haksız da sayılmazdı. Akkuyu Nükleer santralının %49 payının Türk şirketinde olduğu algısı uyandırılıyor, oysa gerçekte Türk şirketlerinin hiç payı yok, hepsi Rus şirketin, ne düşünüyorsunuz diye soruldu. Bu yakıcı soruyu “sözleşme TETAŞ döneminde imzalanmış, elektrik satın almak dışında yükümlülüğümüz yok. Belli oranda hisse alınıp alınmaması EÜAŞ olarak görevimiz değil” sözleriyle yanıtladı.

2011 yılında elektrik tarifelerinde dağıtım şirketleri lehine yapılan %17,5 indirimin tüketici faturalarına neden yansımadığı soruldu. Olay 2021 yılında geçtiği için bu soruyu yanıtlamadı.

Soruların bir bölümünü EÜAŞ’ı ilgilendirmiyor gerekçesiyle reddetti ama denetimle hiç ilgisi olmayan ve üstelik kimsenin aklına gelmeyen bir konu hakkında ayrıntılı bilgi verdi.

Konuşmasına; “…eminim bu konuda soru gelecektir, gelmiyorsa bu konuyu çok iyi bildiğinizi varsaydığım için gelmiyordur” diye başladı ve asıl meramını açıkladı. Böylelikle küçük nükleer reaktörler kurma peşinde koştuklarını anladık.

Sözlerinden şunları öğrendik: dünyada SMR (small modular reactor) adı verilen, küçük nükleer santraller çokça konuşulmaya başlanmış. Bugüne değin 73 reaktörle ilgili geliştirme faaliyeti yürütülüyormuş. EÜAŞ olarak bu gelişmelere duyarsız kalmamışlar. Dünyada yayımlanan bütün araştırmaları makaleleri inceleyip bir kitap hazırlayıp ilgilenenlerin istifadesine sunmuşlar. Kitaptaki bilgilerin çalınmasından çekindikleri için başka dillere çevirmeyi düşünmüyorlarmış.

Belki de daha işlevsel olduğu için, SMR teknolojisine doğru bir yöneliş seziliyor. Geçen haftaki yazımda da değinmiştim; İngiliz Rolls-Royce, küçük nükleer reaktör yatırımları yapmak için iki yıldır EÜAŞ’ın Jersey adalarında kurduğu EUAS İnternational ICC adlı şirketin peşinde dolanıyor. CEO’su Türkiye’de yatırım yapmayı çok heyecan verici bulduğunu söylüyor. Anlaşılan o ki; SMR’ye toplumsal kabul sağlayabilmek için şimdiden çalışmalara girişmişler. İkna turlarına da Meclisten başlamayı uygun görmüşler.