Soma katliamının 6. yıldönümünde aileler bu sene daha da buruk bir acı yaşıyor. Katliamın sorumluları dışarıda, içeride olan bazı tutuklular ise infaz yasasından yararlanıp ceza indirimi aldılar, çıkacakları günü bekliyorlar.
Soma Katliamı'nda eşini kaybeden Naciye Kaya, oğlunu kaybeden ve Soma 301 Madenciler Derneği Başkanı olan İsmail Çolak, avukat Seçil Ege Değerli ve Bağımsız Maden İşçileri Sendikası Başkanı Tahir Çetin Soma Katliamı'nın yıldönümünde soL'a konuştular ve katliamı yapanların dışarıda olmasından, sorumluların gereken cezayı almamasından dert yandılar.
Aileler adalete olan inançlarını kaybettiklerini belirtip, infaz yasasıyla bir kez daha öldürüldüklerini söylediler. Davanın avukatlarıysa, katliamın ve davanın unutturulmaya çalışıldığını söyledi.
'Hangi yüzle geldiniz demek istiyorum'
Soma Katliamı'nda eşini kaybeden Naciye Kaya: Bu sene daha buruk geçiyor çünkü yasa var, af yasası. Yasadan dolayı daha üzgünüz tabii ki. Yasaya evet imzasını atanlar yarın mezarlığa gelecek, diyecekler ki ''başınız sağ olsun, yanınızdayız''. Bu insanın daha çok canını yakıyor. Hikaye anlatacaklar. Mezarlığa gidip karşılaşmak istiyorum, yani biliyorum kimlerin ne yaptığını. AKP’liler MHP’liler el birliği ile yasağı çıkardılar. ''Hangi yüzle geldiniz'' demek istiyorum.
Cezaları indirdiler, tekar öldürüverdiler. Kimse hikaye anlatmasın. Kimin yanımızda olduğunu da biliyoruz, olmadığını da. İnsanların sessizliği öldürüyor insanı zaten. Acımız bitmiyor, hala devam ediyor. Adalete falan güvenmiyorum artık. Zaten güvenmiyordum, belki bir umut diyordum. Bunlar başta olduğu sürece bişey olmaz. Ne adalet olur bişey olur. Adalet kendi bildiklerine, adamına göre işliyor.
'Koronavirüs belası da katillere yaradı'
Soma 301 Madenciler Derneği Başkanı İsmail Çolak: Bu infaz yasası örtülü ödenek gibi bişey oldu. Katillere, çocuk tecavüzcülerine, kadın cinayetlerine, çalana, çırpana, talan edene çıkartılan infaz yasası. Bunu asla kabul etmediğimizi söyledik ve etmiyoruz. 301 tane insanın hayatı bu kadar mı? Cezayı bile çok gördüler. İnfaz yasası ile bu katillere, devletin işbirliği ile beraber, bunu çıkarttıkları yasayla katilleri saldılar.
Yargıtay’da dava. Can Gürkan’ın tahliyesi ve maden yetkisi verilmesi kararına da itiraz ettik. Dolayısyla avukatlarımız davayı Anayasa Mahkemesi’ne taşımıştı. Son zamanlarda Koronavirüs süreci başlamadan önce edindiğimiz bilgiler doğrultusunda, dava Anayasa Mahkemesi’ne gittiği, üzerine görüşüldüğü duymuştuk. Ancak maalesef bu koronavirüs belası da bunlara yaradı. Tacizcilere, katillere, talancılara yaradı, infaz yasası doğdu buradan.
'Bu yasalarla iş cinayetlerinin sonu gelmez'
Bu sistem, bu adaletsizlik, hukuksuzluk. Yargı ve yürütmenin olmadığı bir ülkede maalesef işçi katliamlarının, çocuk istismarlarının, kadın cinayetlerinin, iş cinayetlerinin sonu gelmez. Devam edecektir, suçluları bir takım entrikalarla, yasalarla, kanun maddeleri ile dışarı salarsanız bu katliamlar ne kesilir, ne sonu gelir.
Soma katliamı avukatı Seçil Ege Değerli: Bildiğiniz gibi zaten bölge adliye mahkemesinin kararıyla birlikte Can Gürkan tahliye edilmişti. Ayrıca mahkeme kararıyla diğer sanıklar hakkında da cezalandırmayla birlikte verilen maden işletme izinleri, mesleki izinlerinin yasaklanması konusundaki yasaklama da kaldırılmıştı. Şu an bu kişiler zaten bölge adliye mahkemesinin kararıyla birlikte hem tahliye oldu, hem de iş yapabiliyorlar. Bir madende yetkili kişi olarak görev yapacak durumdalar.
Üstüne üstlük yakın zamanda çıkartılan infaz yasasındaki değişikliğe dair kanunla birlikte bu kişilerinin cezalarının infazında da büyük oranda indirim yapılmış oldu. Şu an halen tutuklu olan kişilerin, 2 ile 3 yıl arasında değişen sürede şartlı tahliyeden yararlanma imkanları doğdu. Yani bu düzenlemeler yapılırken elbette bu yasalardan kimlerin faydalanacağını bilinmesi gereken düzenlemeler.
'6 yılın sonunda elimizde...'
Maalesef ki Soma davasının sanıkları da bu kapsamda kaldılar. Ancak bundaki en büyük sebep sanıkların, müdahil vekillerinin tüm itirazlarına, yaptıkları tüm savunmalara, sundukları tüm delillere ve dosya kapsamındaki tüm bilir kişi raporlarına rağmen mahmeme olası kasten adam öldürmekten cezalandırmadığı için, katilleri çıkabildiler. Eğer ki mahkemece cezalandırma bu maddelerden yapılmış olsaydı, infaz yasasındaki değişiklikten faydalanmaları ve bu kadar kısa sürede tahliye edilmeleri zaten mümkün olmayacaktı. Şimdi 6 yılın sonunda geriye elimizde kalan, sadece verilmiş olan bu kadar az cezalar, bu kadar erken sağlanan tahliyeler yani aslında bir cezasızlık politikası, bunun karşısında da dağılmış aileler. Eşsiz kalmış kadınlar, babasız kalmış çocuklar. Anne babalar...
'Dava unutturulmaya çalışılıyor'
Bu insanların hayatları verilen cezayla, ya da verilmiş olan tazminat kararlarıyla onarılamayacak kadar, artık eski haline dönemeyecek kadar bozulmuş, yıpranmış oldu. Maalesef dava zaten unutturulmaya, gözden kaçırılmaya çalışılıyordu. Aşama aşama bu gerçekleştirildi. Değil Covid-19 süreci, ya da pandemi koşulları olmasa bile bu saatten sonra, bu mevcut durumda yapılacabilecek olan tüm anmalarda, sadece bu davayı gerçekten kalpten hisseden insanların birbiriyle dayanışmasını gösterir. Onun dışında yapılacak tüm anmalar sadece bir vicdan rahatlatmasıdır.
'Birlikte hareket etmeliyiz'
Bağımsız Maden İşçileri Sendikası Başkanı Tahir Çetin: Yarın biz anma yapacağız maden anıtı önünde. Biz 301 arkadaşımız katliam sonucu hayatlarını kaybetti, bu hayatlarını kaybetmesi Soma’daki maden işçilerinin özellikle birlikte öldük, ama birlikte hareket edin dercesine aslında bir işaretti bu. Bu işareti Soma ve Türkiye’nin her tarafındaki maden işçileri dikkate almalı. Şu anda adım atmayarak, 600-700 tane maden işçisinin koronavirüse yakalandığını biliyoruz. Aynı katliamlar devam ediyor. Şuandaki siyasi iktidarın, işçileri herhangibir bişey yaptığı yok. 301 işçinin katili serbest bırakıldı.
Şuan çalışan maden işçisinin de iş sağlığı ve iş güvenliği alınmıyor. Patronların önlem aldık demesi gerçeği yansıtmıyor. 600 -700 maden işçisinin koronavirüse yakalandığını biliyoruz. Artık bunun üzerinde işçilerin birlik ve beraberlik içinde hareket etmeleri, bir mücadele içerisinde omuz omuz olmaya çağırıyoruz.
Özelle Türkiye ve Dünya’daki bütün işçilerin, şuanki mevcut düzene karşı önlemler alması gerekiyor. Siyasi iktidarın bu emeğin karşı herhangibi bir önlem alınmadı. Acilen önlem alınmasını tekrar vurguluyoruz.