NATO'nun kuruluş yıldönümü: Dünya barışına karşı en büyük tehdit

Dünya barışına karşı bir numaralı tehdit unsuru olduğunu sayısız kez ispatlayan, emperyalizmin savaş aracı NATO'nun kuruluşunun bugün 75. yıldönümü.

Arşiv

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) emperyalizmin savaş aracı olarak, 20. yüzyılın ortalarında Sovyetler Birliği ve sosyalist bloğa karşı kuruldu. NATO'nun kuruluşu ve gelişimi, Avrupa ve dünya genelinde sosyalist hareketlere karşı bir mücadele amacı taşıdı.

Sovyetler Birliği'ne karşı kurulan emperyalizmin savaş aygıtı

NATO, 4 Nisan 1949'da ABD'nin başkenti Washington DC'de imzalanan Kuzey Atlantik Antlaşması ile kuruldu. ABD ve Batı Avrupa ülkeleri arasında ittifak kuran NATO, başlangıçta Sovyetler Birliği ve sosyalist bloğun "askeri tehdidine karşı bir savunma mekanizması" olarak lanse edildi. Bu çerçevede NATO'nun kuruluş amacı, Batı dünyasının askeri gücünü birleştirerek "komünist yayılmacılığı" engellemek ve Batılı kapitalist ülkelerin çıkarlarını korumak olarak sunuldu.

İkinci Dünya Savaşı'nın ardından, Sovyetler Birliği ve komünizmin yükselen prestijine karşı NATO'nun kuruluşu ve varlığının sebebi sosyalist hareketleri baskılamak ve sosyal adaleti savunan ülkelerin bağımsızlık taleplerini engellemek idi. NATO'nun kuruluşu ve genişlemesi sırasında, örgütün sosyalist ülkelere yönelik askeri operasyonlara, devrimci hareketleri bastırmak için gerçekleştirilen darbelere destek verdiği görülüyordu.

NATO iki yüzlüdür: Demokrasi derse anti-demokrasi, özgürlük derse sömürü anlayın

NATO'nun nükleer silahlar konusundaki politikaları da iki yüzlü bir nitelik taşıyordu. NATO, nükleer silahların yayılmasını önleme amacıyla kurulan anlaşmalara taraf olmasına rağmen, örgüt bünyesindeki ülkelerde nükleer silahlar bulundurarak ve güç dengesini koruma bahanesiyle bu silahları kullanma hakkını saklı tuttuğunu ilan ederek, dünya barışına yönelik en büyük tehdit unsuru haline geldi.

NATO dünya barışına karşı bir numaralı tehdit unsuru olduğunu, sayısız kez ispatladı. NATO'nun genişlemesi ve askeri müdahaleleri, dünya genelinde ekonomik ve politik dengeleri değiştirdi, işçi hakları mücadelelerini zayıflattı.

İnsan haklarına karşı fiili tehdit

NATO'nun, Sovyetler Birliği'nin çözülüşünden sonra da varlığını sürdürmesi ve küresel güç politikaları izlemesi, emperyalizmin savaş ve saldırı aracı olduğunu bir kez daha ortaya koydu. "Komünizm tehdidinin" ortadan kalkmasına rağmen, NATO, Afganistan, Libya ve Yugoslavya gibi ülkelerde gerçekleştirdiği askeri müdahalelerle, uluslararası politikada aktif bir rol oynamaya devam etti. Bu durum, NATO'nun uluslararası düzende egemen güçlerin çıkarlarını koruma ve yayılmacı politikalarını sürdürme amacı güttüğünü gösteriyor.

NATO'nun varlığı, askeri-endüstriyel kompleksin güçlenmesine ve militarizmin artmasına yol açıyor. NATO üyesi ülkeler, örgütün askeri harcamalarını ve silahlanma yarışını destekliyor, bu durum ise kapitalist sistem içerisinde silah üreticilerinin ve silah sanayinin güç kazanmasına katkıda bulunuyor.

NATO, demokratik değerlerin koruyucusu olduğunu iddia etmesine rağmen, demokrasi ve insan hakları başlığında da kara bir sicile sahip. NATO tarihi boyunca, üye ülkelerde gerçekleştirilen darbeler ve anti-demokratik uygulamaları destekleyerek, demokrasi ve insan haklarına yönelik "gerçek tehdidin" bir fiil kendisi olduğunu da gözler önüne serdi.

NATO'nun sonu gelmeyen açlığı

Sovyetler Birliği ve sosyalist dünyaya karşı bir soğuk savaş aygıtı olarak kurulan NATO, aradan geçen zaman içinde 8 kez genişleyerek üye sayısını 30'a çıkardı. İlk genişleme, sosyalist dünyanın sınırındaki iki ülke olan Türkiye ve Yunanistan'ın 1952'de NATO'ya katılmalarıyla oldu. 1955'te, ABD kontrolündeki Federal Almanya, 1982'de İspanya ittifaka katıldı.

İkinci büyük genişleme dalgası Sovyetler Birliği’nin yıkılmasının ardından geldi. Genişlemenin hedefi NATO’ya karşı kurulan eski Varşova Paktı’nın üyesi olan ülkelerdi. Dönemin ABD Başkanı Bill Clinton, 1996’da bu ülkeleri ve eski Sovyet cumhuriyetlerini NATO'ya davet etti. Bu davetin ardından NATO 1999'da Çekya, Macaristan ve Polonya, 2004'te Bulgaristan, Letonya, Litvanya, Estonya, Romanya, Slovakya ve Slovenya, 2009'da Arnavutluk ve Hırvatistan, 2017'de Karadağ’ı kapsayarak genişledi. 2020'deki genişleme ise Kuzey Makedonya'nın katılımıyla oldu.

Yıldönümünde gelen üyelik

Finlandiya yetkilileri ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg 3 Nisan 2023'te yaptıkları açıklamada, Finlandiya bayrağının 4 Nisan 2023'te NATO Genel Merkezi'nde yükseleceğini ve böylece Finlandiya'nın örgütün resmi olarak 31. üyesi olacağını duyurdular.

Soğuk Savaş sırasında görece tarafsız konumda olan Finlandiya, Rusya'nın fiili olarak saldırganlığını gösterdiğini belirterek, NATO üyesi olmaya karar verdi. 

Finlandiya'nın üyeliği ayrıca Rusya'nın Baltık Denizi'nden ve Arktik Denizi'nde yalnızlaşmasına, konumunun zayıflamasına yol açarken, Rusya'nın Finlandiya'nın üyeliğine karşı henüz filli olarak harekete geçememesi de dikkat çekti.

2024'te İsveç'in katılımı

Rusya-Ukrayna savaşının ardından NATO'ya katılma talebinde bulunan İsveç'in, askeri ittifakta yer alabilmesi için gerekli onay Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde verildi. Bir yılı aşan müzakerelerin ardından Meclis'e getirilen protokol, genel kurulda oylamaya sunuldu. AKP, CHP, MHP, DEVA ve Gelecek Partisi "evet" oyu verdi. DEM Parti, İYİP, Saadet Partisi, HÜDA PAR, Yeniden Refah Partisi, DSP, Demokrat Parti ve TİP'ten oylamaya katılan vekiller "hayır" dedi. DEM Parti'nin Genel Kurulda yer alan vekillerinden önemli bir bölümü oylamaya katılmamayı tercih etti. Oylamaya katılan 346 milletvekilinden 287'si kabul, 55'i ret oyu verdi. 4 milletvekili de çekimser kaldı. Böylece İsveç'in NATO üyeliğini onaylayan protokol oy çokluğuyla kabul edildi. 

Türkiye’nin ardından Macaristan da İsveç’in üyeliğine onay verdi.

Kuruluşundan bu yana hiçbir ülkenin ayrılmadığı NATO'ya 7 Mart 2024 tarihinde İsveç'in katılımıyla örgütteki üye devlet sayısı 32'ye çıktı. 18 Mayıs 2022'de NATO'ya üyelik başvurusu yapan İsveç, ABD'nin başkenti Washington'da düzenlenen giriş protokolü kabul töreniyle NATO'nun resmen 32. üyesi oldu. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile İsveç Başbakanı Ulf Kirstersson, Washington'da yaptıkları görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

İsveç'in katılımıyla NATO'nun artık daha da güçlü olacağını söyleyen Blinken, "Bu İsveç için tarihi bir an, İttifak'ımız için tarihi bir an, NATO müttefiklerimizle transatlantik ilişkilerimiz için de tarihi bir an" şeklinde konuştu. "Rusya’nın öngörülebilir gelecekte Avrupa-Atlantik güvenliği için tehdit olmaya devam edeceğini" söyleyen Kristersson da “Tüm NATO müttefiklerinin yüksek beklentilerini karşılayacağız. Sorumlulukları ve riskleri diğer müttefiklerle paylaşacağız” ifadesini kullandı. Kristersson, "Rusya’nın öngörülebilir gelecekte Avrupa-Atlantik güvenliği için tehdit olmaya devam edeceğini" söyledi.

İttifaka katılan İsveç'in bayrağı, 11 Mart 2024'te gerçekleştirilen törenle birlikte NATO karargahında göndere çekildi.

Türkiye'nin NATO üyeliği

Türkiye NATO'ya üyelik için ilk resmi girişimini 1950 yılında Demokrat Parti ve Adnan Menderes iktidarında yaptı.

Bunun için sırasıyla şu olaylar yaşandı:

  • Kore'de ABD'nin işgal girişimine destek vermek üzere 5 binden fazla asker Adnan Menderes hükümeti tarafından Kore'ye gönderildi.
  • Kore'ye gönderilen Türk askerlerinden 741'i hayatını kaybetti, 2 binden fazla asker yaralandı.
  • Türkiye ABD çıkarları için verdiği bu kayıpların ardından 18 Şubat 1952'de resmen NATO'ya üye oldu.

Erdoğan'ın "demokrasi kahramanlarından" olan Adnan Menderes, askerlerin kanıyla Sovyetler Birliği'ne ve Kore halkına karşı atılan bu adımı şu sözlerle savundu:

"Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Kore’ye askeri kıta gönderme kararını verdiği zaman başta Birleşik Amerika Devleti olmak üzere diğer bâzı üye devletlerin kuvvetleri Kore’de mütecavizlere karşı fiilen harekâta çoktan başlamış bulunuyorlardı. Görülüyor ki Hükümetimiz, bahis konusu kararını verirken kendisiyle ayni durumda bulunan ve Birleşmiş Milletler Teşekkülüne karşı ayni mükellefiyetlerle bağlı olan diğer üye devletlerin hukuki anlayışlarına ve bu anlayışa dayanan hareket ve tedbirlerine imtisal ve iştirak etmiş ve Devletimizin her devirde farik vasfını teşkil eden ahde sadakat “Ahde sadakat” vasfını bir kerre daha belirtmekten başka birşey yapmış değildir. (Bravo sesleri, alkışlar)"

Menderes, kararın asil bir karar olduğunu, bin defa daha bu konuda toplanılsa yine aynı kararı alacaklarını açıkladı.

Sonuçta Menderes istediğini aldı: 741 asker hayatını kaybetti, 2 binden fazla asker yaralandı, Türkiye'nin birçok noktasına NATO üsleri inşa edildi, NATO desteğiyle ülkede solcu avına çıkıldı, NATO desteğiyle yapılan darbelerde ülkenin solcuları hedef alındı.

Nâzım Hikmet'in dizeleriyle NATO üyeliğine giden yol

Menderes'in askerlerin kanıyla elde ettiği "başarıya" karşı o dönem en yüksek sesle mücadele eden isimlerin başında komünist şair Nâzım Hikmet geliyordu.

Nâzım, Türk askerinin çok ucuza mal olduğunu söyleyen bir Amerikalıya ve destekçilerine şu yanıtı veriyordu:

23 Sentlik Asker

"Mister Dalles,

sizden saklamak olmaz,

hayat pahalı biraz bizim memlekette.

Mesela iki yüz gram et alabilirsiniz, koyun eti,

Ankara'da 23 sente,

yahut iki kilo kuru soğan,

yahut bir kilodan biraz fazla mercimek,

elli santim kefen bezi yahut,

yahut da bir aylığına

yirmi yaşlarında bir tane insan.

erkek,

ağzı burnu, eli ayağı yerinde,

üniforması, otomatiği üzerinde,

yani öldürmeğe, öldürülmeğe hazır,

belki tavşan gibi korkak,

belki toprak gibi akilli

belki gençlik gibi cesur,

belki su gibi kurnaz

(her kaba uymak meselesi) ,

belki ömründe ilk defa denizi görecek,

belki ava meraklı, belki sevdalıdır.

Yahut da aynı hesapla Mister Dalles

(tanesi 23 sentten yani)

satarlar size bu askerlerin otuz beşini birden

İstanbul'da bir tek odanın aylık kirasına,

seksen beş onda altısını yahut

bir çift iskarpin parasına.

Yalnız bir mesele var Mister Dalles,

herhalde bunu sizden gizlediler:

Size tanesini 23 sente sattıkları asker

mevcuttu üniformanızı giymeden önce de,

mevcuttu otomatiksiz filan,

mevcuttu sadece insan olarak

mevcuttu, tuhafınıza gidecek,

mevcuttu hem de çoktan mı çoktan,

daha sizin devletinizin adı bile konmadan.

Mevcuttu, işiyle gücüyle uğraşıyordu,

mesela, Mister Dalles,

yeller eserken yerinde sizin New-York'un,

kurşun kubbeler kurdu o

gök kubbe gibi yüksek,

haşmetli, derin.

Elinde Bursa bahçeleri gibi nakışlandı ipek.

Hali dokur gibi yonttu mermeri,

ve nehirlerin bir kıyısından öbür kıyısına

ebemkuşağı gibi attı kırk gözlü köprüleri.

Dahası var Mister Dalles,

sizin dilde anlamı pek de belli değilken henüz,

zulüm gibi,

hürriyet gibi,

kardeşlik gibi sözlerin,

dövüştü zulme karşı o,

ve istiklal ve hürriyet uğruna

ve milletleri kardeş sofrasına davet ederek,

ve yarin yanağından gayri her yerde,

her şeyde,

hep beraber,

diyebilmek için,

yürüdü peşince Bedreddin'in

O, tornacı Hasan, köylü Mehmet, öğretmen Ali'dir.

Kaya gibi yumruğunun son ustalığı:

922 yılı 9 eylülüdür.

Dedim ya Mister Dalles,

Herhalde bütün bunları sizden gizlediler,

ucuzdur vardır illeti.

Hani şaşmayın,

yarin çok pahalıya mal olursa size,

bu 23 sentlik asker,

yani benim fakir, cesur, çalışkan, milletim,

her millet gibi büyük Türk milleti."

'NATO insanlığı 75 yıldır tehdit ediyor'

Örgütün 75. yıldönümü nedeniyle Türkiye Komünist Partisi (TKP) de bugün bir açıklama yayınladı. "NATO insanlığı 75 yıldır tehdit ediyor" başlıklı açıklamada, "NATO bir koruyucu şemsiye değil, başta ülkemiz Türkiye olmak üzere, tüm dünya için bir numaralı güvenlik tehdididir" denildi.

Açıklamada NATO'nun insanlığın başına gelen en kötü şeylerden biri olduğu vurgulanırken, tarihi boyunca yalnız “düşman” bellediği halklara değil, bünyesine kattığı her ülkeye de sayısız zarar veren, insanları katleden, şehirleri yerle bir eden örgütün bugün de insanlığın başına yeni katliamlar açacak planlarını sürdürdüğüne işaret edildi.

Türkiye’nin iplerini ABD ve NATO’ya teslim etme çabasıyla Vaşington ve Brüksel arasında mekik dokuduğu, AKP hükümetinin her geçen gün daha da NATO’cu bir pozisyona yerleştiği, Meclis “muhalefetinin” ise NATO’nun genişleme girişimlerine noterlik yaparak NATO Parlamenterler Asamblesi ile NATO’nun kanlı planlarına figüran olduğu ifade edilen açıklamanın bir bölümü şöyle:

"Sermaye sınıfının kâr hırsıyla her yöne yayılmaya çalıştığı ve emperyalistler arası rekabetin şiddetlendiği günümüzde, NATO sürmekte olan savaşlara yeni ve daha büyüklerini eklemenin planlarını yapıyor.

Ülkemizi kanlı terör örgütü NATO’ya üye yapabilmek için askerlerini Kore’ye ölüme gönderen Menderes geleneğinin günümüzdeki temsilcileri, yani iktidarıyla muhalefetiyle düzen partileri ve patron sınıfı, bugün de NATO’yu Türkiye’nin güvenliği için koruyucu bir şemsiye olarak sunmaya çalışıyor."

Emperyalizmin terör örgütü: NATO

soL TV, 2022 yılında emperyalizmin saldırı ve terör aracı NATO'nun kanlı tarihini hazırladığı dosyayla aktarmıştı. soL okuyucularına bu dosyayı hatırlatma amacıyla paylaşıyoruz: