Kamu kaynaklarının, halkın kaynaklarının kendi bekası, kişisel çıkarları için kullanılması mı, yoksa buna itiraz eden işçi mi suçlu? 

Maltepe Belediyesi Başkanının itibarı

Geçtiğimiz günlerde Maltepe Belediyesi'nde çalışan bir işçi Belediye Başkanı Ali Kılıç tarafından iki ay uzaklaştırma cezası aldı. 

Disiplin kurulu kararı, belediye yetkilileri ve yetkili sendika DİSK'e bağlı Genel İş'in temsilcileri tarafında "oy birliği" ile alınıyor. Yetkili işçi sendikası da işçi aleyhinde oy veriyor. 

Karar böyle olunca düşünmeye başlıyorsunuz, neden bu karar çıktı diye?

Sonuçta CHP'li belediyelerde yaşananları biliyoruz ama yine de soruyorsun tabi bu işçinin suçu ne ki uzaklaştırıldı?

Hırsız mı, mesai arkadaşına zarar mı verdi, işini mi yapmadı, belediye kaynaklarını usulsüzce mi kullandı, siyasi rant elde etmek için kamu kaynaklarına mı göz dikti?

Hiçbiri değil. 

İşçi arkadaşımız Belediye Başkanının itibarını zedeledi! 

Belediye başkanının itibarını zedeleyince sendika da dayanamamış, “sen bizim belediyemizin itibarını nasıl zedelersin” diyerek işçinin aleyhinde oy kullanmış ve "oy birliği" ile işçiyi 2 ay ekmeksiz bırakmışlar. 

Sendikanın işçi aleyhine, utanç verici bir karara imza atıp, bu kararı kayıtlarına sokmasına neden olan olay şöyle oluyor: 

Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç kendi imzası olan bir mektupla birlikte CHP'li milletvekillerine ve bazı Parti Meclisi üyelerine hediye ayakkabı gönderiyor. Konu gündem olunca "kamu kaynaklarını bu şekilde kullanamazsınız" diye tepki oluşuyor, haberler çıkıyor, hatta belediye önünde eylem yapılıyor. 

Temizlik işlerinde çalışan belediye işçisi yaşanan bu olaya sessiz kalamıyor, sosyal medya hesabından, işçilerin eldivenlerinin yetersizliğinden, tüm bunlara sendikanın sessiz kalmasından bahsederek eleştirel bir paylaşım yapıyor. 

Hediye olayı yalanlanmıyor. Hatta CHP'li Özgür Özel hediye edilmesini doğru bulmadıklarını belirterek ayakkabıları reddettiklerini söylüyor.

Ancak işçi hakkında bu olaylardan kısa süre sonra bir disiplin soruşturulması başlıyor. Disiplin soruşturmasına gerekçe olarak işçinin sosyal medyada yaptığı paylaşımın "işvereni kamu nezdinde küçük düşürücü nitelikte” olduğu belirtiliyor. 

Sonra toplanılıyor, işçiden savunma isteniyor ve iki ay uzaklaştırma veriliyor. Bu kadar!

Hiç gözlerini kırpmadan belediye ve sendika böylesi bir karara imza atıyor. 

Bu kepazeliği “AKP'den kurtuluyoruz, o yüzden itibarımızı düşünüyoruz” diyerek açıklamaya kalkmak, bir başka kepazeliktir. 

Kamu kaynaklarının, halkın kaynaklarının kendi bekası, kişisel çıkarları için kullanılması mı, yoksa buna itiraz eden işçi mi suçlu? 

Örgütlü olduğu işyerinde, halkın kaynaklarını işçilerin çıkarları için kullanmayıp, siyasi ilişkileri için kullanan birine tek söz söylemeyen ve işçiyi suçlu bulan sendika mı suçlu, yoksa buna ses çıkaran işçi mi suçlu? 

Maltepe Belediyesi, Erdoğan karşısında yer alan Millet İttifakı’nın başını çeken partinin belediyesi. Kimse burada böyle bir olayın yaşanmasını normal karşılamamızı beklemesin. 

Sicili hayli bozuk bu belediye başkanının geçtiğimiz yıllardaki Toplu Sözleşme Döneminde grev kırıcılık yaptırdığını, Maltepe halkına işçileri kötülediğini biliyoruz. Sorun bu zihniyetin kabul görmesidir.

Yaşanan olaya kimse “aman seçimlere doğru giderken, tam da AKP'den kurtulacakken neden susmuyoruz, böyle bir şey yapılır mı” demesin. Bu olay kabak tadı veriyor artık.

Böyle diye diye, işçiler kaybediyor, düzen devam ediyor.  

Örneğin geçtiğimiz hafta İstanbul'da binlerce Trendyol kuryesi kontak kapattı, zam talep etti, mücadele etti ama AKP karşısında yer alan düzen partilerinin gündemine dahi girmedi. Girmedi çünkü bu konular onların ilgi alanında değil. 

Uzun süredir halkın tepkisine, işçilerin huzursuzluğuna karşı büyük bir sansür hali var. Toplumun örgütlü olması, kendi başına tepki vermesi istenmiyor.

Mesele Erdoğan karşıtlığı olunca muhalefetin etkisinin hiçbir şekilde düşmemesini istiyorlar. Ancak bunun emekçi halka maliyeti Erdoğan'ın yaptıklarından hiç de aşağı kalmıyor.

Hayat pahalılığının arttığı, faturaların yüksek geldiği bir dönemde, temizlik işçisini kış günü itibar diyerek 2 ay aç bırakan zihniyeti kabul etmeyiz. Bu çürümeye boyun eğmeyiz.  

Asıl suçlu Maltepe belediyesi başkanıdır. İktidarı, düzen muhalefeti, sendikaları, patronları bu çürümeyi normalleştirmeye çalışmaktadır. 

Neyseki Maltepe belediyesindeki işçi gibi bu ülkenin işçileri var. Bu suçu gizlemelerine izin vermiyorlar.