Görüşme!

Geçen hafta 13 Kasım Çarşamba günü ABD’de Trump ile Erdoğan görüşmesi gerçekleşti. 

Ne konuştular? Hangi kararları aldılar?

Suriye hakkında konuştuklarını biliyoruz. Trump Başkan Yardımcısı Pence ve ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun önceki haftalarda Ankara’da gerçekleştirdikleri görüşmeye dayanan övgüsünü “iyi iş çıkardılar” anlamında dile getirdi. Yani, kendisi açısından başarılı bir diplomasi yürütülmüş, sonuçta 17 Ekim’de Ankara’da “Suriye'nin Kuzeydoğusuna İlişkin Türkiye-ABD Ortak Açıklaması” imzalanmıştı. Bunun ardından, 22 Ekim’de Soçi’de bu kez Rusya ile Türkiye arasında bir “Mutabakat Zaptı” imzalandı.

Görüşmede iki başkan arasında Suriye konusu ele alınırken Türkiye’nin Rusya ile yaptığı “mutabakat zaptı”nın gündeme gelmediği anlaşılıyor! Öte yandan S400, Patriotlar ve F35 uçakları konularının görüşmede önemli bir yer tuttuğu iki tarafın açıklamalarından anlaşılıyor. 

Suriye konusunda olduğu gibi silah satışı/alımı konusunda da yeni bir uzlaşı olduğuna dair bir veri yok. Ankara Patriotları almak isteriz derken, Trump S400'leri aktif hale getirmeyin noktasında. 

İki taraf da S400 sisteminin Nisan 2020’ye kadar aktif hale getirilmeyeceğini biliyor, Patriot alımının ise ABD’de Senato ile Trump ilişkisine bağlı olacağını, bu konunun halledilmesi için azil soruşturmasından tutun başka birçok mesele gündemde olduğu için Patriot alım/satım işleminin zamana yayılacağı biliniyor. Bu konularda yeni bir durum olmadığını iki taraf yüz yüze söylemiş oldu.

ABD Temsilciler Meclisinde iki konuda alınan yaptırımlar kararının Senato’ya taşınması aşamasında Senatörlerin bunları baskı aracı olarak kullanmak niyetiyle ötelediklerini, böylece bu görüşmede ne Trump’ın ne de Erdoğan’ın elini güçlendirecek manevraya izin vermeyeceklerini, bu araçları ileride Trump ile kongre arasındaki gerginliklerde ve Türkiye ile pazarlıklarda kullanmak istediklerini gösterdiler. Bunu yapanlar Senatörlerdi. Elbette, bu, yeni bir durum olmamakla birlikte, giderek öne çıkan bir durum. 

Mektuplar meselesinin, şimdilik iki taraf için de, çok germeyelim kıvamında geçiştirildiğini gözlemek mümkün. 

Bütün bunlar ne anlama geliyor?

ABD yönetimi Türkiye yönetiminin Rusya’ya daha fazla yakınlaşmasından endişe duyuyor, buna karşın Türkiye yönetimi de ABD ile daha fazla karşı karşıya gelmekten çekiniyor.

Trump ve Erdoğan birbirini bu noktada iyi anlıyorlar. İkisi de aralarındaki gerginliği en azından Nisan ayına kadar artırmak niyetinde olmadıklarını, mümkünse bir modus vivendi yakalamak istediklerini dolaylı, fakat yüz yüze ifade ettiler. 

Fakat ortada o kadar çok sorun var ki, hayal ettikleri modus vivendiyi gerçekleştirmek hiç kolay olmadığı gibi, sürdürebilmek de bir o kadar zor gözüküyor.

Emperyalizme karşı emperyal bir strateji böyle birşey galiba…