Duruş ve tavır

Maalesef 2020’ye kötü bir başlangıçla girdik. ABD yönetimi, üçüncü bir ülkede, Irak’ta, İran’ın çok önemsediği “Devrim Muhafızları Kudüs Gücü” komutanı Kasım Süleymani ve İran taraftarı Iraklı komutan El Mühendis’le birlikte yaklaşık 35 kişinin ölümüne yol açan suikastını 3 Ocak sabaha karşı Bağdat’ta gerçekleştirdi. Trump, saldırı talimatını kendisinin verdiğini böbürlenerek duyurdu.

ABD yönetimi Süleymani ve El Mühendis’in ABD’nin Irak ve bölgede bulunan diplomatik, askeri misyonlarına saldırı düzenleyeceğini, bunun istihbarat bilgisine ulaştıklarını, bu kişilerin terörist olduğunu, bu nedenlerle önleyici suikast yaptığını ileri sürdü. Buna karşı İran yönetimi, ABD yönetiminin bu hamlesinin terörizm olduğunu, bunun intikamının alınacağını duyurdu. 

Şimdi ABD yönetimi İran yönetiminin intikamcı bir hamle yapmasını bekliyor, buna nasıl karşılık vereceğini tasarlıyor.

İkisi birbirini terörist olarak tanımlıyorlar! 

İki tarafın yaptığı da illegal. ABD Irak’ta ve bölgede cirit atıyor, İran yönetimi Irak’ın günlük siyasetini biçimlendiriyor, ABD ve İran yönetimleri Irak’ta bazen ortak tavır alıyorlar (Kerkük’te IŞİD karşıtı ortak harekât) çoğunlukla birbirine karşı suikastlar düzenliyorlar. 

Bu gidişle kimse dışarda kalmayacak, böylece herkes birbirini terörist olarak tanımlayıp, terörizmi normalleştirecekler! 

Terörist teröristi terörizmle suçluyor!

Karşılıklı tehditler bol keseden.

Elbette bu bir terörizm meselesi değildir. Kimse yanılsama içine düşmesin! 

Medeniyetler, kültürel, dini ve mezhebi farklılıklar üzerinden okuma yapanların saplantılı kimlik analizleri burada yaşanan çatışmanın niteliğini gizlemektedir.

Burada yaşananlar, emperyalist hiyerarşi içinde yaşanan gerilimler ile alt emperyalizm heveslilerinin cüretkâr hamlelerinin sınırları zorlaması sonucu ortaya çıkan çatışmanın yansımalarındandır. Kapitalist/emperyalist sistem içi rekabetin görüntüleridir. 

Maalesef burada da yük emekçilere fatura edilmektedir. Bu kez sömürünün ötesinde, hayatlarına mâl olmaktadır.

2018 yılı Mayıs ayında Trump nükleer uzlaşıdan çekildi ve İran’a karşı “azami baskı” politikası uygulayacağını ilan etti, siyasi ve iktisadi yaptırımlar vb..

İran yönetimi Avrupa Birliği’nin İran’ın yanında yer alacağını bekleyerek ABD’yi yalnızlaştıracağını umdu, böylece Avrupa üzerinden iktisadi yaptırımlardan kaçınmayı hedefledi, fakat tutmadı. Bunun üzerine, Mayıs 2019’da, İran, nükleer uzlaşıya riayet etmesinin anlamı kalmadığını ilan etti. Yaz aylarında İran Körfezinde yaşanan gerginliklere Eylül ayında Suudi Arabistan’da bulunan petrol tesislerine yönelik saldırılar eklendi, ABD ve ortaklarının çıkarları zedelendi.

Putin zevkle izledi, hatta “Patriotlar korumuyor, S400 verelim Suudi Arabistan’a” diyerek silah pazarında şov yaptı.    

İran’ın bölgesel ihtirası, Irak, Suriye ve Lübnan’ın ötesine Yemen’e uzandı. İsrail’in alt emperyalizm hevesi bitmek tükenmek bilmez durumda, işgal ettiği Suriye’nin Golan tepelerinin ilhakını Trump marifetiyle ilan etti. 

ABD ve İsrail yönetimleri siyaseten birbirlerini beslediler. Büyük ihtimalle Süleymani ve El Mühendis gibi iki etkili ismin yok edilmesi hamlesi ABD ile İsrail yönetimlerinin ortak arzusu ve dayanışması ile gerçekleşti. 

Büyük olasılıkla ABD ve İsrail yönetimleri, İran yönetiminin Irak ve Suriye üzerinden Lübnan’a askeri mühimmat sevkiyatında etkili olan komuta kademesine zarar vererek İran’ın etkisini azaltacaklarını hesapladılar.

Süleymani ve El Mühendis’in öldürülmeleri bazı aksamalara yol açabilir, fakat İran’ın bunu telafi etmesi çok zaman almaz. Öte yandan ABD yönetimi (kendi içinde dahi çelişkili açıklamalar oldu) Irak’ta bulunan üslerini boşatmak zorunda kaldılar. Irak Parlamentosu ABD askerlerinin üsleri boşaltması için Pazar günü karar aldı ve Irak hükümeti henüz durumu ABD’ye bildirdiği esnada ABD yönetimi (NATO üssü dâhil) askerlerini dün itibarıyla Kuveyt ve başka yerlere taşımaya başladı. An itibarıyla, ABD için öncelikli mesele, Irak’ta kurdukları ilişkiyi nasıl kurtaracaklarıdır. Irak’tan tamamen dışlanmamak için ABD yönetimi yeni arayışlara girebilir, bölgedeki ortaklarına yeniden sarılabilir veya küresel düzlemde gücünün azalmasına bağlı olarak bölgesel düzlemde uzun erimde yere çakılma dahi yaşayabilir. Elbette bunların hepsi oldukça kanlı olur. 

Bunun anlamı, ABD yönetimi İran’dan ciddi bir misilleme bekliyor, buna karşı önlem almaya çalışıyor.

Karşılıklı rövanşist saldırılarda kimler hayatını kaybedecek? Elbette silah tekellerinin sahipleri değil. Kim kazanırsa kazansın, bu tür savaşlar emekçilerin çıkarına olamaz. 

Çatışmanın esası iyi kavrandığında duruş ve tavır da net olarak ortaya çıkar.