Maden yasası şirketlere 'istediğinizi yapın' diyor

Kırsal Çevre ve Ormancılık Araştırmaları Derneği'nden Ahmet Demirtaş, maden yasasında değişiklik planının Meclis'ten geçmesi halinde köyleri, orman alanlarını ve verimli tarım arazilerini büyük bir tehlikenin beklediğine işaret etti.

Haber Merkezi

AKP’nin maden yasasında değişiklik planı Meclis komisyonunda. Kanun teklifine göre, maden şirketleri arama izninden sonra faaliyete hemen geçebilecek, alanı istedikleri şekilde izinsiz büyütebilecek.

Teklifin yasalaşması halinde başta kırsal alan olmak üzere verimli arazileri, ormanlık alanları büyük bir tehlke bekliyor. soL'a konuşan Kırsal Çevre ve Ormancılık Araştırmaları Derneği Onur Kurulu Üyesi Ahmet Demirtaş, şunları söyledi: 

"Maden şirketleri Enerji Bakanlığı'ndan işletme ruhsatlarını alıyorlar. Örnek olarak Ankara, Beypazarı'ndaki Doğanyurt köyündeki durumu konuşabiliriz. Bu köyde maden şirketi, bakanlıktan kalker ocağı ve kırma-eleme tesisi kurmak için, 94 hektar büyüklüğünde bir işletme ruhsatı almış. Ama başvurusunda diyor ki, ben bunun 13,5 hektarında işlem yapacağım. İlk 10 sene burayı çalıştıracağım diyor. 25 hektarın altında olduğu için ÇED raporu gereksiz hale geliyor. İleride burayı genişletiyor. Yani maden şirketleri ÇED raporundan kurtulmak için küçük alanlarda çalışmayı bir uygulama haline getirmişler. Bakanlık artık bu taktik uygulamayı, 'Buna gerek yok, ben size 94 hektar vereyim, istediğiniz zaman bana haber vermeden genişletin' diyor. Bu yasa bunu içeriyor." 

'Şirketler istediği yerde istediğini yapacak'

"Bu alanlara tarım alanları, ormanlar, bozkır, mera giriyor. Hatta bazen köy evleri bile bu alan içinde kalabiliyor" diyen Demirtaş, önceden genişletme için bakanlıktan yeniden izin alındığını hatırlattı. Demirtaş, "Bakanlık da halkın tepkisiyle karşı karşıya geliyordu. Şimdi bunlara gerek olmayacak. Şirketler istediği yerde istediğini yapacak" diye konuştu. Demirtaş şöyle konuştu:

"Maden şirketlerine 'Sizin elinizi kimse tutamaz, istediğinizi yapın' deniyor. Eskiden ruhsat verilecek alanın niteliğine de bakılıyordu. Şimdi bakanlık bunlara da bakmıyor. 

Yine Doğanyurt köyünden örnek verelim, eğer orada kalker ocağına izin verilseydi, önemli kayıplar olacaktı. Sadece ilk incelemede 8 tür ağacın fosiller bulundu orada. Denize canlıların da fosiller var. Belki daha da bulunacak. Yani doğa tarihi açısından son derece önemli bulgular bunlar. Ve bunların hepsi kaybolacak, neyi kaybettiğimizi de bilemeyecektik. 

Köylülerin evleri yıkılacak, tarım alanları zarar görecek, geçim kaynakları da etkilenecekti. Dolayısıyla 'Sermayenin elini kimse tutamaz, hukuksal olarak hiçbir engel bırakmıyoruz' demektir bu."