İşçi Partisi'nde Starmer’ın zaferi tartışılıyor: Zaman ayağımızı pedaldan çekme zamanı değil

İşçi Partisi'nin liderliğine partinin sağ kanadından Keir Starmer seçildi. Morning Star, 2105 ve 2016'da Corbyn'i destekleyen on binlerce parti üyesinin Starmer'ı desteklemesinin rahatsız edici olduğunu ama bu üyelerin önceki dönemde izlenen politikalardan geri adım atılması durumunda oturup seyretmeyeceklerini belirtiyor.

Mornıng Star (Çeviri)

Keir Starmer’ın İşçi Partisi’nin liderliğine gelerek elde ettiği zafer, Parti’ye beş yıl boyunca bir sosyalist tarafından önderlik edilmesinin ardından, sol için ciddi bir başarısızlık.

Fakat bu gelişme, ne bu yılların silinmesi, ne de İşçi Partisi’nin devasa üye tabanının sahip olduğu sosyalist hareketi inşa etme ve kapitalist sisteme meydan okuma potansiyelinin boşa çıkması anlamına geliyor.

Starmer daha ilk turda kazandı ve elde ettiği destek, Jeremy Corbyn’in 2015 ve 2016’da elde ettiği desteğe çok yakındı. Bu sonuç, Corbyn’in zaferlerinin, İşçi Partisi’nin geleneklerine yabancı olan devrimci sosyalistlerin partiye “sızması” dolayısıyla gerçekleştiğine yönelik yalanları çürütüyor. 

Ancak sosyalist bilincin kitlesel düzeyde yeşermesine de işaret etmiyor.

Rahatsız edici olan şey, 2015 ve 2016’da Corbyn’i destekleyen on binlerce İşçi Partisi üyesinin, bu yıl Starmer’ı desteklemiş olması. 

Öte yandan, Corbyn yıllarının tutanaklardan çıkarılmasını görmek isteyen partinin sağ kesimi için en az bu kadar rahatsız edici olan bir başka şey de, bu üyelerin Corbyn’le ilgili bir pişmanlık göstermemeleri. Bu üyeler, kamu mülkiyeti, iklim değişikliğiyle ilgili gerçek eylemler (bu, tekelci iktidara meydan okumak anlamına gelecek) ve servetin yeniden dağıtılması konularında geri adım atılırsa, muhtemelen bunu oturup seyretmeyecekler. 

Starmer elbette bu tür bir şey yapmadı. Ancak geçmişi, partinin sol kesiminde olduğunu düşünmemize olanak vermiyor. 

Kendisinin başsavcı olduğu dönemdeki başarısızlıklarına da işaret edenler de var. Jean Charles de Menezes ve Ian Tomlinson’ı öldüren polislerin yargılanmasında savcılık yapmayı reddetmesi, 2013’te, Iain Duncan Smith’in (dönemin Muhafazakâr Partili Çalışma Bakanı – ç.n.) en zor durumdaki Britanya yurttaşlarına açtığı savaş doruğunda iken “sosyal yardımlarla ilgili yanlış bilgilendirme”nin cezalandırılması için yeni ve sert bir talimatname yürürlüğe koyması bunlardan bazıları. 

Corbyn’in gölge kabinesinin üyesi olduğu dönemde, “tavuk darbesi” (Corbyn’i parti liderliğinden uzaklaştırmak amacıyla ortaya çıkan parti içi hareket – ç.n.) ile birlikte bu görevinden istifa etti ve Corbyn’i alaşağı etmek isteyen diğer İşçi Partililere katıldı. Gölge Brexit bakanı olarak, “Brexit’i engelleme” stratejisinin mimarı oldu. Bu strateji seçim sandığında çok kötü geri tepti ve partisinin daha önce görülmemiş bir yenilgiye uğramasına yol açtı.

Bu, Starmer’ın zaferinin işaret ettiği gerçek siyasi sorunu açıkça gösteriyor. Seçimde Muhafazakârlara kaptırılan 54 seçim bölgesinin 52’si, AB’den ayrılmak yönünde oy kullanmıştı. İşçi Partisi Orta İngiltere (Midlands) ve Kuzey İngiltere’nin büyük bölümünde bozguna uğramıştı. Bu seçim felaketi karşısında üyeler, AB’de kalma davasıyla neredeyse özdeşleşmiş olan Londralı bir lideri tercih etti. 

Bu, çok sayıda insanın son üç yıldan tam anlamıyla yanlış ders çıkardığını gösteriyor. Bu insanlar partinin sağ kesiminin, sıra dışı bir siyasi değişkenlik ve artan radikalizm döneminde daha “ılımlı” bir lidere ihtiyaç duyulduğu propagandasına kanıyorlar. Öte yandan, 2017 yılında yaşananlar, sosyalist bir programın kitlesel bir çekiciliği olduğunu kanıtlıyor ve bu insanlar, 2019’daki yenilgide Halkın Oyu kampanyasının ve İşçi Partisi’nin AB’de kalma çizgisine kaymasının oynadığı rolü göz ardı ediyorlar. 

Ancak neoliberal inanışları paramparça eden bir küresel pandemi varken ve Britanya’yı, ekonomide devletin (kapitalizmin iktidarının enstrümanı olmaya devam eden bir devletin) rolünün artmasını giderek daha fazla kabul eden Muhafazakâr bir hükümet yönetiyorken, Brexit öncesi ve Corbyn öncesi “normlara” geri dönüş, daha az gerçekçi görünüyor. 

Starmer, “Blair’e geri dönmek” istese bile, dünya, bunu olanaksız kılacak kadar değişmiş durumda. Yine de, İşçi Partisi liderliğinin, bu ülkede radikal bir değişikliğin itici gücü olabileceğini düşünmek artık mümkün değil. 

Ama bu, emek hareketinin böylesi bir değişimin itkisi olma potansiyelinin tükendiği anlamına gelmiyor. Covid-19 krizi yerel dayanışmayı, toplumsal ve sendikal örgütlenmeyi, yeni kolektivizm biçimlerini zorluyor. Buna odaklanmalıyız. 

İşçi Partisi’nin içinde ve dışındaki on binler bu gelişmelere yüzünü çevirmiş durumda. Mevcut düzene karşı bir sosyalist alternatif arayışı güçleniyor. Zaman, ayağımızı pedaldan çekme zamanı değil. 

Çeviri: Murat Akad

Bu makale, 4 Nisan 2020 günü, Britanya’da yayımlanan sol gazete Morning Star’da çıkmıştır. İşçi Partisi’nin liderliğindeki değişimi, parti içindeki sol kanadın bakış açısından ele almaktadır.