Almanya’da kadınların 2020 yılı ve pandemi süreci zor geçti

Almanya’da pandemi öncesi de çok iç açıcı olmayan koşullar, 2020 yılında pandemiye bağlı kısıtlamalar nedeniyle kadınlar açısından daha da ağır geçti. 

Haber Merkezi

Almanya’da pandemi öncesi de çok iç açıcı olmayan koşullar, 2020 yılında pandemiye bağlı kısıtlamalar nedeniyle kadınlar açısından daha da ağır geçti. 

Dünya Ekonomik Forumu (WEF) , her yıl düzenli olarak hazırladığı saglık, eğitim, iş koşulları ve kadının siyasi olarak güçlendirilmesi gibi kriterlere bağlı olarak belirlediği “Küresel Cinsiyet Eşitliği Endeksi 2020” raporunda Almanya’ya işe yerleştirmede ve ücretlerde cinsiyet farkını kapatması için hızlı adımlar atması çağrısında bulundu.(1) Raporda, cinsiyet eşitliğinin en yüksek olduğu ülke Izlanda olurken, Almanya sıralamada ilk beş ülkenin içinde yer almıyor. (Ruanda 9., Almanya 10. sırada) Almanya’da özellikle ekonomik alanda kadın-erkek eşitliğinde önemli ayrılıklar olduğu belirlendi. WEF’in raporuna göre, Almanya’da kadın ve erkek gelirleri arasındaki farkın kısa sürede kapatılamayacağına dikkat çekildi. WEF raporda, Almanya’nın cinsiyet eşitliğinde, kadınların daha fazla siyasi katılımı alanında az da olsa ilerleme kaydettiğini, federal mecliste ve eyaletlerde bakanlık görevlerinin yüzde 40’ının kadınlar tarafından temsil edildiğini, ancak parlementerlerin ise sadece yüzde 30,9’unun kadınlardan oluştuğunu ortaya koydu. 

Pandemi öncesi Almanya’da kadınların çalışma koşulları dezavantajlı olarak sürmekteydi. İstihdam edilmede kadınların oranı yüzde 55 ile erkeklerden (yüzde 78) oldukça düşüktü. Sosyal alanlardaki mesleklerde aşırı sayıda kadın istihdam edilirken, teknik alanlarda çok düşük sayıda kadın istihdam edildi. Gelir farkı ise, kadın örgütleri ve sendikaların verilerine göre yüzde 22-23 , resmi dairelerin verilerine göre yüzde 19 oldu. 

Çocuk bakımı kadınlara kaldı                           

Anne ve babaların haftalık çalışma saatleri açısından da farklılık ortaya çıkıyor. Çalışan annelerin üçte ikisinden fazlası yarı zamanlı işte çalışırken, babaların neredeyse tamamı tam zamanlı çalışıyor. Kadınların yarı zamanlı işlerde çalışmaları bir tercihten değil, zorunluluktan kaynaklanıyor. Almanya’da çocuklar için yeterli sayıda ve tam gün anaokulu, kreş ve bakım evlerinin olmaması, okul çağındaki çocuklar için tam gün eğitim yapılan okulların yetersiz oluşu, kadınları pandemi döneminde de evde tüm işleri yüklenmek zorunda bıraktı. Çocuk bakımı kadının istihdam edilmesinde engelleyici bir durumken, pandemi döneminde işten çıkarılmalarda çocuklu kadınları öncelikli grup haline getirdi. Pandemi öncesi 18 yaş altı çocuğu olan babaların istihdam oranı yüzde 83 iken, kadınlarda bu oran yüzde 61’de kalırken, pandemi döneminde ise kadın istihdamı daha da düştü. Ancak en küçük çocuk okula başladığı zaman (yarı zamanlı olarak) çalışmaya başlayabilen annelerin toplam oranı yüzde 75 iken, pandemi sürecinde bu oran geriledi. 

Kadın çalışanların emekliliği yoksulluktur

İstihdam ve çalışma yaşamında olduğu gibi, kadın ve erkek arasında emeklilik ücretlerinde de büyük farklar olduğu WEF’in raporunda belirtildi. Kadınların çocuk ve yaşlı bakımı nedeniyle uzun süreler evde kalmaları, iş hayatına dönüşte düşük ücretli ve kısa süreli işlerde çalışmaları emeklilikte yoksullaşmalarının nedeni olarak raporda teyit edildi.

Kadınların eşlerinin iş gücünün yeniden üretilmesi için harcadıkları emek “ücretsiz emek” olarak kalarak, değişiklik yapılan emeklilik yasası kadınlara hiçbir şey getirmedi. Pandemi sürecinde emekli kadınlar sosyal yardımlara bağlı yoksulluk içinde yaşamaya devam etti.

Kadına şiddet arttı                                                          

Pandemiye bağlı olarak evde geçirilen sürenin artmasıyla kadına karşı ev içi şiddet olayları arttı. Kadınların şiddet gördüklerinde acil dayanışma ve destek yardımı alabilecekleri kurumlar pandemi nedeniyle erişilemez duruma geldi. Polis kayıtları, doktor raporları ve telefon, online başvurular şiddetin pandemi sürecinde arttığını belgeledi. Kadın örgütleri, yerleşik göçmen kadınlar ile mülteci kamplarında kalan kadınların dil engeli ve yardıma erişim zorluğu nedeniyle , belgelenebilen sayının çok daha üstünde kadının cinsiyetçi şiddete maruz kaldığının altını çiziyorlar. 

İstanbul Sözleşmesi                                                                                                     

Sözleşmeye çekince koyarak devam eden Almanya’da da sözleşmenin yaptırımları bir sorun olarak duruyor. Özellikle göçmen ve mülteci kadınların hayatını zorlaştıran çekince, yasal oturum alma konusunda sözleşmeye göre değil yabancılar yasasına göre hareket eden göç dairesi, eşlerinden bağımsız oturma izni alamayan kadınları sınır dışı edilmekle yüz yüze bırakıyor. 

Mülteci kadınlar iltica başvurusunda bulunduklarında kadın olmalarından kaynaklanan sorunlara bağlı olarak reddedilmeyle karşı karşıya kalarak, ya şiddet gördükleri evliliklerini sürdürmek zorunda bırakıldılar ya da savaş ve politik nedenle ilticası kabul olmuş bir erkekle evlenmek zorunda kaldılar. 

Kürtaj yasası                                                                                                                

Almanya’da tutucu gruplar ve muhafazakar politikacılar kürtajın tümden yasaklanması için çalışmalar yaparken, kadınlar da “Benim Vücudum, Benim Kararım” sloganıyla eylemliliklerini sürdürdüler. Kürtajla ilgili 218 Sayılı yasayla, kürtajın yaptırılabileceği süre sınırlandırılması sürdü ve uymayan kadınlara cezai yaptırımlar uygulandı. Aynı şekilde 219A sayılı yasada ise sadece Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı bir liste ile kürtaj yapan klinik ve doktorların adresleri verilerek yapılan bir değişiklik dışında yasanın genel yapısı korundu. Doktorların çoğu tutucu kesimin tepkilerinden ve saldırılarından çekinerek isimlerinin yayınlanmasını istemediler ya da kürtaj işlemini yapmayı bıraktılar. Yasaya uymayan doktorlar da para cezasıyla karşı karşıya kaldılar. Özetlersek; 2020 yılını kadınlar Almanya’da da çocuk doğurup doğuramayacaklarına ilişkin kararı vermelerinin önündeki yasaklarla geçirdiler. 

Kadınların çalışma şartları                                          

Almanya’da kadınlar pandemiye rağmen özellikle “kadın mesleği”olarak görülen işlerde çalışmaya devam ettiler. Sağlık ve bakım personeli, kreş çalışanları, satış ve temizlik alanında, üretim bandında çalışan kadınlar bulaş riskine rağmen çalıştılar. Sağlık ve bakım personeli olarak çalışanlar bolca alkış alırken, dişe dokunmayan pandemi ikramiyesi dışında ücret artışı almadılar ve çalışma koşulları pandemi öncesine göre daha ağırlaştı. Sağlık ve bakım alanında çalışan personele bulaş riskine karşı koruyucu materyeller yetersiz sayıda dağıtıldı ve öğrenciler de dahil olmak üzere tüm yaşlı ve hasta bakım personeli covid-19’lu hastalarla yeterli koruyucu önlemler alınmadan çalıştırıldı. 

Kadınlar evden çalışma şekliyle birlikte çocuk bakımı ve ev işlerini de yapmaya devam etti. Mini Job diye adlandırılan kısa zamanlı ve düşük ücretli işlerde çalışan kadınların çoğu yaşamlarını sosyal yardımlara bağlı olarak devam ettirmek zorunda kaldı. 

Pandemi döneminde toplumun kadını konumlandırdığı açı da giderek daraldı ve kazanılan hakların kenarından ucundan tırpanlandığı bir dönem oldu. Ev ve bakım işlerinin kadının üstlenmesi daha doğal karşılanır hale geldi. Her iki eşin çalıştığı ailelerde ev işlerini üstlenen erkeklerin oranı yüzde 11’de kaldı. Alman Sendikalar Birliği yayınladığı raporda, pandemi döneminde İş Kurumunun iş yerleri kapanarak işsiz kalan eşlerden sadece erkekleri yeni bir iş e gönderdiğine ve kadınların evde ve işsiz kalmasının daha normal karşılandığına dikkat çekti. 

35 milyon yetişkin kadının yaşadığı Almanya’da kadın sağlığıyla ilgili (ilk kez) Robert Koch Enstitüsü’nün yayınladığı rapora göre; kadınların yakalandığı öldürücü hastalıkların başında meme kanseri oldu. Meme kanserini takiben kalp ve beyin hastalıklarına bağlı ölümlerde de kadın sayısında artış olduğu bildirildi. (2) 

2020 yılında pandemi yasakları başlamazdan önce bir çok eyalette kadınlar 8 Mart’a ilişkin eylemler yaptı. 8 Mart’ın resmi tatil ilan edildiği Berlin’e dikkat çekilerek diğer eyaletlerde de aynı uygulama talep edildi. 20 bine yakın katılımın olduğu Berlin 8 Mart eylemlerinde, kadınlar ev ve bakım işlerinin toplumsallaştırılmasını, cinsiyet eşitsizliğinin sonlandırılmasını, eşit işe eşit ücret, eşit istihdam talep etti ve emeğin sömürüsüne karşı mücadele çağrısı yaptı.  

1) https://www.neues-deutschland.de/artikel/1130250.feminismus-noch-jahre-…

2) https://www.rki.de/DE/Content/Gesundheitsmonitoring/Gesundheitsberichte…

Sebahat Kalkan 

Almanya