Burger King işçileri çalışma koşullarını anlatıyor

Dünyanın en büyük fast-food zincirlerinden Burger King’in Türkiye şubelerinde çalışan işçiler, hak gaspları, mobbing, taciz ve kötü çalışma koşullarını anlattı.

Patronların Ensesindeyiz

Burger King’teki hak gaspları, mobbing, taciz ve kötü çalışma koşullarının gündeme gelmesinin ardından geçtiğimiz günlerde Patronların Ensesindeyiz Burger King İşçileri Dayanışma Ağı kurulmuştu. Emekçilerin taleplerini gündeme getirmesi üzerine bir grup işçi işten çıkarılmıştı. SoL Haber olarak işçilerle sorunlarını konuştuk.

Öncelikle merhaba, ne zamandır Burger King’te çalışıyorsunuz?

A: Ben dört aydır çalışıyorum

B: Ben üç aydır çalışıyordum.

C: Ben altı aydır çalışmama ragmen part time olduğumu ve ücretimin saatlik yirmi altı gün üzerinden hesaplandığını yeni öğrendim. İşe girerken bize farklı şeyler söylemişlerdi.

İşe başlarken size maaş ve çalışma koşulları konusunda neler vaat etmişlerdi?

B: On iki-dokuz çalışma saati ve ayrıca yaptığımız mesailerle asgari ücretin de üzerinde alacağımızı vaat etmişlerdi. Buna bir de AGİ eklenecekti. 

D: Ayrıca tam zamanlı çalışacağımız söylenmişti, sonradan maaşımızı aldıkça aslında bize part time çalıştığımızı söylediler. 

A: 5 ay boyunca haftada elli dört saat çalıştım, meğer part time çalışıyormuşuz! Patronsa biz haklarımızı talep ettiğimiz zaman bize “Sizi istediğim kadar çalıştırırım!” dedi. 

B: Bu ay bana bin dokuz yüz doksan lira yattı. Ben bu ay kiramı bile ödeyemedim! İş yerinde mobbing ve baskı da vardı öyleyse?

D: Evet, çok çok az kişiyle çok fazla iş yaptırıyorlar. En sonunda biz patlayınca da biz suçlu oluyoruz.

A: En yoğun günlerde, bayram günlerinde bile dört kişiyle bir dünya insanı doyurmaya çalıştık. Yapamayınca da biz suçlu oluyoruz. 

C: Bir arkadaşımızın fiziksel bir rahatsızlığı var…

B: Zaten Burger King’te en az bir tane engelli personel çalıştırılması gibi bir uygulama var…

'Arkadaşlarımızı işten çıkardılar'

C: Molalarımızı ve izinlerimizi kısıtladıklarından dolayı restoranın yoğunluğunu kaldıramayan bu arkadaşımız kalorifer peteğine yaslanarak uyuya kalmış aslında… Onun fotoğrafını çekip iş grubuna atmışlar.

A: O gün iş grubuna fotoğrafını atıp “böyle bir davranış sergileyen hiç kimseyle çalışmayacağız” deyip aynı gün o arkadaşımızı işten çıkarttılar. 

C: Başka bir arkadaşımıza da yemek molasında içeceğini büyük bardağa koyduğu için baskı uyguladılar ve orta boy bardağa koymasını istediler. Bizden on beş dakikada yemek yememizi bekleyen ve sağlıklı yemek hakkından mahrum bırakan yönetim bize büyük bardakla içeceği bile fazla görüyor. 

B: Arkadaşımız da bu şartlara dayanamayıp istifa etmek zorunda kaldı. 

D: Şimdi bütün şartlar buyken bir de müdür bizi “az çalışıp çok para kazanmak istemekle” suçluyor, ben pazar sabahları ailemle kahvaltı bile yapamıyorum, artık mahalledekiler “Bu nasıl iş, sürekli nereye gidiyorsun” diyorlar.

B: Hiçbir zaman haftasonu izni alamadım şu ana kadar.

A: Ben abimin kınasına bile gidemedim. Zaten istedikleri zaman maaştan kesmek için izin yazıyorlar, izin günlerimizi asla kendimiz belirleyemiyoruz.

C: Şimdi de bu şartlar altında çalışmak istemediğimi söylediğimde bana karşı tavırları hemen değişti. 

D: Zaten işte kimsenin bir araya gelmesini, arkadaş olmasını istemiyorlar. Biz haklarımızı talep ettikçe birbirimizi örgütlediğimizi söylediler.

B: Hepimizi çekip bizi birbirimize düşürmeye çalıştılar. Bize para bile teklif ettiler! Bu şartları Kabul etmeyince “yaygara” çıkarmamamız için sizin maaşınızı sabitleyip düz iki buçuk yapalım, puantajınızı hesaplamayalım dediler. Sanki lütüfmuş gibi!

A: En sonunda iki kişiyi de dün işten çıkarttılar.

'Özel hayatımıza kadar karışıyorlar'

C: Olaylar şöyle başladı. Bu işyerinde hak gaspı var, taciz var… Ben bir gün sevgilimle geziyordum, bizi öpüşürken görmüşler. Bunu gören yönetim bu meseleyi iş yerine taşıdı, “Size ne, ne alaka, size ilgilendirmiyor” dedim ben. Sonra saçma sapan sorular sormaya başladılar “Nasıl öpüşüyor sevgilin, öpüşmeyi biliyor mu?” gibi rezil sorular sormaya başladılar. Hayatımda duyduğum en saçma şeydi. Bu olayı konuşacaklarına biz işçilerin sorunları gündeme getirseler! Sonra da inkar ediyorlar yaptıklarını. Özel hayatımıza kadar karışıyorlar.

A: Restoranda çalışan evil çocuklu bir üstümüz tarafından sürekli taciz edildim, sürekli çay kahve içmeye davet ediyor, gitmeyince trip atıyor, durmadan mesaj atıyordu. Ve bunu işe yansıtıp bize iş yerinde kötü davranıyordu. Sürekli emirler veriyor, hakaretler ediyor. Neden böyle yaptığını, böyle olmaması gerektiğini söylediğimde “Sen benimle dışarıda bir kahve, bir çay içmeye bile gelmiyorsun, bundan sonra sana karşı tavrım böyle” dedi. Ben bunu müdüre şikayet ettiğimde konunun üzerini örtmeye çalıştı. Daha sonrasında bir arkadaşıma gidip bizim aramızda bir şeyler geçip geçmediğini falan sordu. Güya suçlu benmişim, suçu benim üzerime atmaya çalıştı yani!

C: Bana da ben işle ilgili bir şey söylediğimde “sen bilmediğin b...klara karışma” diyorlardı. 

D: Yöneticiler tarafından sürekli tehdit ediliyoruz. Bize sürekli “senin kafanı ezerim” “ayağımın altına alırım”, “siz kaşarsınız” falan diyorlar.

A: Bu taciz konularının üzerinde daha fazla durursak da olan onlara değil, bize olurmuş! 

'Hak ettiğim maaş yatmadı'

E: 3 Ekim Cuma günü tüm bunların yanı sıra maaşımın az yattığını söylediğimde gel konuşalım dediler. Hak ettiğim maaş yatmadı, diğer arkadaşlarımızın da durumu aynıymış. Sonra bize ibraname imzalatmaya, haklarımızdan vazgeçtiğimizi beyan etmeye zorladılar. 

A: Biz de onları zor durumda bırakmamak için bunu imzalamak zorunda kaldık.

C: Biz haklarımızı ve iş yerindeki çalışma koşullarının düzeltilmesini talep ettik. Bunları talep ettiğimiz için iki gün önce bana dayattıkları belgeyi de imzalamadığım için beni işten çıkarttılar.

A: Ben de arkadaşımın peşinden gittim ne olduğunu öğrenmek için, o sürede ben de kovuldum. Daha sonra müdür yanıma gelip ikimizin de kıyafetlerini yukarı bırakmamızı söyledi.

D: Zaten bize verdiği kıyafetler ikinci el bile değil, dördüncü eldi.

C:  Hiçbir zaman normal gelmedi bana bu, önceki çalışanların kıyafetini giymek… Zaten mesai yoğunluğu ve verdikleri ayakakbıdan dolayı ayaklarım sakatlandı artık. Artık canım acıyor, doktora gitmem lazım. İşten dolayı ona bile gidemiyordum, artık gidebilirim.

'Ciddiye alınmayınca bir araya geldik'

Siz geçtiğimiz günlerde bir Burger King İşçileri Dayanışma Ağı kurdunuz. Süreç nasıl gelişti?

C: Onların dayattığı şartlar bizi bir araya gelmeye itti aslında.

A: Hatta ben daha da hırslandım onların bu işçi düşmanlığı karşısında

C: Dün gece o kadar sinirlendim ki uykumdan uyandım.

E: Ben artık öyle bir haldeydim ki gece rüyamda bile hamburger hazırlıyordum!

C: Tek başımıza olduğumuzda bizi ciddiye almadıkları için bir araya gelme kararı aldık. Dayanışmaya tahammülleri yok çünkü. Biz birbirimizi savunduğumuzda “sen onun avukatı mısın” diye üstümüze yürüdüler.

D: Çünkü birlik olmamızdan korktular.

C: İnsani şartlar altında çalışmak lüks oldu da bizim mi haberimiz yok?

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

D: Biz olaya çözüm odaklı bakıyoruz ve hem bizden sonraki emekçiler, hem de girdiğimiz iş yerlerindeki şartların düzelmesi için çabalıyoruz. 

C: Haklarımızın bu kadar kolay bir şekilde gaspedilmemesi için uğraşıyoruz!

A: Diğer Burger King’teki arkadaşları, hatta bu sektördeki bütün arkadaşları da bu dayanışma ağına katılmaya çalışıyoruz.