Aziz Nesin aramızdan ayrılalı 25 yıl oldu...

Bugün büyük aydın ve mizahçımız Aziz Nesin’in ölümünün 25. yılı. Yazdığı yüzün üzerinde kitapta ülkesinin ve dünyanın halini keskin mizahıyla gözler önüne seren Nesin, aydınlanma ve sosyalizm mücadelesinin yıkılmaz bir anıtı olarak entelektüel varlığını sürdürüyor.

Haber Merkezi

Büyük mizahçımız, büyük aydınımız Aziz Nesin hakkında Boyun Eğme gazetesinde bu hafta yayımlanan bir anma yazısını okurlarımızla paylaşıyoruz.

Yaşamını, halkını aydınlığa çıkarmaya adamış bir aydın: Aziz Nesin

Emperyalist paylaşım savaşının ortasında hayata gözlerini açar Aziz Nesin. İşgali, Anadolu’da ateşlenen kurtuluş mücadelesini görür o çocuk gözleri. İstanbul’da İngiliz himayesinde hüküm süren saltanatla ve o saltanatın halkın üzerine boca ettiği karanlıkla da çocukluk yıllarında tanışır. Sonra bağımsızlık, Cumhuriyetin kuruluşu ile Anadolu’ya yayılan aydınlık Aziz Nesin’in yaşamı Cumhuriyet tarihine tanıklıktır. Geçen on yıllar içinde Cumhuriyet’in kazanımlarının nasıl tek tek yok edildiğine de tanıklıktır. En çok da Cumhuriyet’in başlattığı aydınlanmanın Anadolu’nun yoksul halkından nasıl kaçırıldığını görür ve dert eder.

Dert eder ve hayatını halkının aydınlanması mücadelesine adar. Sadece yazdıkları, söyledikleri ile değil, yaşamı ve duruşu ile de hep bunun kavgasını verir ömrü boyunca. Gericiliğin aydınlık düşmanı yüzü ile karşı karşıya gelişi, 1940’lı yıllarda çalıştığı Tan Gazetesi’nin o dönemin iktidarı eliyle yönlendirilen faşist gerici bir güruh tarafından basılmasıdır. Aynı yıllarda Aziz Nesin, Sabahattin Ali ile birlikte Marko Paşa isimli mizah dergisini çıkarır. Aziz Nesin’in gerçekleri söylemekten çekinmeyen, halkı uyaran, sömürücü asalakları ve iktidarlarını tüm çıplaklığı ile gözler önüne seren aydın tavrı ile halk o yıllarda tanışır. Aziz Nesin, halkını aydınlatma ve uyarma sorumluluğu ile üretmektedir. Herkesin anlayabileceği sadelikte bir dille ama büyük bir zekanın hüneri incelik ve gelişkinlikle yazar. Doğruyu söylemekten ve göstermekten hiç vazgeçmez, milim geri adım atmaz. 1955 yılı 6-7 Eylül olaylarında bir kez daha sermaye iktidarının gerici yüzüne tanıklık eder ve iktidarın hışmına uğrar.

Hayatını ve emeğini halkına adamış bir aydın olarak Aziz Nesin eşit ve özgür günlerin umudu ile yaşamış ve halkının bu günlere bir an evvel ulaşması için mücadele etmiştir hep. Türkiye’de eşitlik ve özgürlük mücadelesinin en önemli değerlerinden biridir. 12 Eylül faşist askeri darbesi sonrasında tüm ülkeyi zifiri bir karanlık kaplamışken ilk ve en güçlü çığlığı atan aydınlardan biri olur Aziz Nesin. 1984 yılında Aydınlar Dilekçesini imzaya açan aydınların en başındadır. Aklıyla, yüreğiyle ve elbette mizahı ile meydan okur darbecilere.

Türk İslam sentezi adı altında ülke gericiliğe teslim edilirken yine Aziz Nesin vardır gericilikle kavga edenlerin en ön sırasında. Daha 90’lı yılların başında aydınları ve halkı uyarır, harekete geçmeye çağırır. Bahriye Üçoklar, Turan Dursunlar, Uğur Mumcular katledilmekte, Türkiye’de gericilik emperyalizmin ve sermaye iktidarının
onayı ile aydınlık ne varsa hepsini yok etmekte ve yayılmaktadır.

Halkın aklına, emeğine büyük bir saldırıdır yaşanan ve Aziz Nesin daha baştan bu kuşatmaya boyun eğmeyeceğini ilan eder yine. 2 Temmuz’da yaşanan katliamın hedefinde Aziz Nesin vardır. Ama asıl
hedef bu boyun eğmeyen aydın duruşu ve taşıdığı halkçı aydınlanmacı değerlerdir.

Aziz Nesin buna da boyun eğmez. Yüreği yanar, ömründen ömür gider ama halkına bağlılığından, onu aydınlatma sorumluluğundan milim geri basmaz.

“Ben bugünkü yerimi –ki halkımın gönlündedir ve en yüce yerdir- bugünkü adımı ve konumumu, işçi sınıfımızın ve halkımızın hizmetinde, hiçbir çıkar ummadan, hiçbir ödün vermeden –hatta halka bile ödün vermeden-, yazdıklarımın zaman içinde doğrulanması gibi en gerçek sınavlarla geçmiş, namuslu bir savaşın sonunda, hem de söke söke kazandım ve hep bu yolda yürüyüp tükeneceğim” (Aziz Nesin)1

Sivas Katliamında yobazların hedef aldığı Nesin'in Sıvas Acısı şiiri:

Sıvas Acısı

Ben tanırım

Bu bulut bizim oranın bulutu

Hemşeriyiz ne de olsa

Benim için kalkmış ta Sıvas'tan gelmiş

Yurdumun bulutu

Başımın üstünde yeri var

Ben bilirim

Bu rüzgâr bizim oranın rüzgârı

Hemşerimiz ne de olsa

Benim için kopup gelmiş yayladan

Yurdumun rüzgârı

Kurutsun diye akan kanlarımı

Ben anlarım

Bu acı bizim ora işi hançer acısı

Bir ülkedeniz ne de olsa

Aynı dili konuşsak da

Anlamayız birbirimizi

Hançerin nakışı

Tanıdım acısından Sıvas işi

Ben duyarım duyumsarım

Bizim oranın sızısı bu

Binip kara bir buluta Sıvas ilinden

Sıvas rüzgârında uçup gelmiş

Helallik dilemeye

Ey yüreğimin onmaz acıları

Ey beynimin dinmez sancıları

Suç ne bende ne de sende

Suç seni karanlıklara gömenlerde

Ne de olsa yurttaşımsın

Kapalı olsa da bütün vicdan kapıları yüzüne

Bilmelisin bir yerin var canevimde

  • 1. Bu yazı haftalık siyasi gazete Boyun Eğme'nin 227. sayısında yayımlanmıştır.