Büyük mizahçımız, büyük aydınımız Aziz Nesin hakkında Boyun Eğme gazetesinde bu hafta yayımlanan bir anma yazısını okurlarımızla paylaşıyoruz.
Yaşamını, halkını aydınlığa çıkarmaya adamış bir aydın: Aziz Nesin
Emperyalist paylaşım savaşının ortasında hayata gözlerini açar Aziz Nesin. İşgali, Anadolu’da ateşlenen kurtuluş mücadelesini görür o çocuk gözleri. İstanbul’da İngiliz himayesinde hüküm süren saltanatla ve o saltanatın halkın üzerine boca ettiği karanlıkla da çocukluk yıllarında tanışır. Sonra bağımsızlık, Cumhuriyetin kuruluşu ile Anadolu’ya yayılan aydınlık Aziz Nesin’in yaşamı Cumhuriyet tarihine tanıklıktır. Geçen on yıllar içinde Cumhuriyet’in kazanımlarının nasıl tek tek yok edildiğine de tanıklıktır. En çok da Cumhuriyet’in başlattığı aydınlanmanın Anadolu’nun yoksul halkından nasıl kaçırıldığını görür ve dert eder.
Dert eder ve hayatını halkının aydınlanması mücadelesine adar. Sadece yazdıkları, söyledikleri ile değil, yaşamı ve duruşu ile de hep bunun kavgasını verir ömrü boyunca. Gericiliğin aydınlık düşmanı yüzü ile karşı karşıya gelişi, 1940’lı yıllarda çalıştığı Tan Gazetesi’nin o dönemin iktidarı eliyle yönlendirilen faşist gerici bir güruh tarafından basılmasıdır. Aynı yıllarda Aziz Nesin, Sabahattin Ali ile birlikte Marko Paşa isimli mizah dergisini çıkarır. Aziz Nesin’in gerçekleri söylemekten çekinmeyen, halkı uyaran, sömürücü asalakları ve iktidarlarını tüm çıplaklığı ile gözler önüne seren aydın tavrı ile halk o yıllarda tanışır. Aziz Nesin, halkını aydınlatma ve uyarma sorumluluğu ile üretmektedir. Herkesin anlayabileceği sadelikte bir dille ama büyük bir zekanın hüneri incelik ve gelişkinlikle yazar. Doğruyu söylemekten ve göstermekten hiç vazgeçmez, milim geri adım atmaz. 1955 yılı 6-7 Eylül olaylarında bir kez daha sermaye iktidarının gerici yüzüne tanıklık eder ve iktidarın hışmına uğrar.
Hayatını ve emeğini halkına adamış bir aydın olarak Aziz Nesin eşit ve özgür günlerin umudu ile yaşamış ve halkının bu günlere bir an evvel ulaşması için mücadele etmiştir hep. Türkiye’de eşitlik ve özgürlük mücadelesinin en önemli değerlerinden biridir. 12 Eylül faşist askeri darbesi sonrasında tüm ülkeyi zifiri bir karanlık kaplamışken ilk ve en güçlü çığlığı atan aydınlardan biri olur Aziz Nesin. 1984 yılında Aydınlar Dilekçesini imzaya açan aydınların en başındadır. Aklıyla, yüreğiyle ve elbette mizahı ile meydan okur darbecilere.
Türk İslam sentezi adı altında ülke gericiliğe teslim edilirken yine Aziz Nesin vardır gericilikle kavga edenlerin en ön sırasında. Daha 90’lı yılların başında aydınları ve halkı uyarır, harekete geçmeye çağırır. Bahriye Üçoklar, Turan Dursunlar, Uğur Mumcular katledilmekte, Türkiye’de gericilik emperyalizmin ve sermaye iktidarının
onayı ile aydınlık ne varsa hepsini yok etmekte ve yayılmaktadır.
Halkın aklına, emeğine büyük bir saldırıdır yaşanan ve Aziz Nesin daha baştan bu kuşatmaya boyun eğmeyeceğini ilan eder yine. 2 Temmuz’da yaşanan katliamın hedefinde Aziz Nesin vardır. Ama asıl
hedef bu boyun eğmeyen aydın duruşu ve taşıdığı halkçı aydınlanmacı değerlerdir.
Aziz Nesin buna da boyun eğmez. Yüreği yanar, ömründen ömür gider ama halkına bağlılığından, onu aydınlatma sorumluluğundan milim geri basmaz.
“Ben bugünkü yerimi –ki halkımın gönlündedir ve en yüce yerdir- bugünkü adımı ve konumumu, işçi sınıfımızın ve halkımızın hizmetinde, hiçbir çıkar ummadan, hiçbir ödün vermeden –hatta halka bile ödün vermeden-, yazdıklarımın zaman içinde doğrulanması gibi en gerçek sınavlarla geçmiş, namuslu bir savaşın sonunda, hem de söke söke kazandım ve hep bu yolda yürüyüp tükeneceğim” (Aziz Nesin)1
Sivas Katliamında yobazların hedef aldığı Nesin'in Sıvas Acısı şiiri:
Sıvas Acısı
Ben tanırım
Bu bulut bizim oranın bulutu
Hemşeriyiz ne de olsa
Benim için kalkmış ta Sıvas'tan gelmiş
Yurdumun bulutu
Başımın üstünde yeri var
Ben bilirim
Bu rüzgâr bizim oranın rüzgârı
Hemşerimiz ne de olsa
Benim için kopup gelmiş yayladan
Yurdumun rüzgârı
Kurutsun diye akan kanlarımı
Ben anlarım
Bu acı bizim ora işi hançer acısı
Bir ülkedeniz ne de olsa
Aynı dili konuşsak da
Anlamayız birbirimizi
Hançerin nakışı
Tanıdım acısından Sıvas işi
Ben duyarım duyumsarım
Bizim oranın sızısı bu
Binip kara bir buluta Sıvas ilinden
Sıvas rüzgârında uçup gelmiş
Helallik dilemeye
Ey yüreğimin onmaz acıları
Ey beynimin dinmez sancıları
Suç ne bende ne de sende
Suç seni karanlıklara gömenlerde
Ne de olsa yurttaşımsın
Kapalı olsa da bütün vicdan kapıları yüzüne
Bilmelisin bir yerin var canevimde
- 1. Bu yazı haftalık siyasi gazete Boyun Eğme'nin 227. sayısında yayımlanmıştır.