Haliç Üniversitesi kaybettiği davaya rağmen çalışanların haklarını vermiyor

Parasını ödemeyen öğrencinin derse girmesine izin vermeyen ancak öğretim üyesinin ücretini ödemeyen Haliç Üniversitesi'ne dair anlatılanlar, vakıf üniversiteleri gerçeğini gözler önüne seriyor. 

PATRONLARIN ENSESİNDEYİZ

Patronların Ensesindeyiz Vakıf Üniversiteleri Emekçileri Dayanışma Ağı, Haliç Üniversitesi'nin hak gaspına karşı açtıkları davayı kazanan Nuriye Eracar ile bir röportaj gerçekleştirdi. Parasını ödemeyen öğrencinin derse girmesine izin vermeyen ancak öğretim üyesinin ücretini ödemeyen Haliç Üniversitesi'ne dair anlatılanlar, vakıf üniversitelerinin durumunu apaçık ortaya koyuyor. 

Haliç Üniversitesinde çalıştığınız süre boyunca gördüğünüz çalışma şartlarından ve üniversitenin durumundan biraz bahseder misiniz?

Ben 13 yıl aralıksız çalıştım Haliç Üniversitesinde. Konservatuvarda başladım. Müzik Edebiyatı ve Türk dili dersleri veriyordum. Daha sonra Bilgisayar mühendisliği bölümünde ve Haliç Spor Akademisinde Türk Dili dersleri verdim. Derslerimiz güzel geçiyordu. Bahsi geçen bölümlerde işini iyi bilen eğitimciler bulunuyordu. Çalıştığım 13 yıl boyunca gitmediğim hiçbir ders olmadı. Ben, verdiğim dersler dışında, üniversitede yapılan etkinliklerin (10 kasım, okul koroları konserleri, sene sonu etkinlikleri, diploma törenleri v.b.) sahne sunumlarını da yapıyordum. Ve bu çalışmalarım için hiçbir ödeme yapmıyorlardı. Oysa bize saat ücreti ödemeleri gerekirdi. En büyük sorun özellikle ders saat ücretli öğretim üyelerinin ödemelerinde oluyordu. Başta vaat edilen her ayın beşinde ödeme yapılacak şeklindeydi. Ancak iki, üç ay gecikmelerle ödemeler yapılıyordu. En son hatırladığım sekiz ay ücret almadan çalıştık.

Üniversiteyle ilişiğinizin kesilmesi süreci nasıl gelişti, size nasıl yansıdı ve ne gibi sonuçları oldu?

13. yılın sonunda tatile girdik. Bize hiçbir açıklama yapılmadı. Sözleşme imzalama dönemi geldi. Okulun açılmasına bir ya da iki hafta vardı. Konservatuvar müdürü tarafından bana ve iki arkadaşıma "Bugüne kadar yaptığınız hizmetlere teşekkür eder, yeni hayatınızda başarılar dileriz" şeklinde bir mail gönderildi. Bu kanunen hatalı bir işe son verme şekli imiş. O yıl hepimiz işsiz kaldık. Ve yasal hakkımızı kullanarak dava açtık .

Dava süreci ve sonucunu bizimle paylaşır mısınız? 

Biz iki arkadaş dava açtık. Dava süreci hep lehimize devam etti. Paralarımızın yatırıldığı bankadan istenen dökümler haklı olduğumuzu gösterdi. Şahitler dinlettik. Karşı tarafın şahitleri söyleyecek söz bulamıyorlardı. Sonunda davayı kazandık. Fakat şimdi de hak ettiğimiz parayı ödemiyorlar. Dava icra sürecinde. Hiçbir sonuç alamıyoruz. Toplamda altı yılı bitirdik.

Genel olarak vakıf üniversitelerinde yaşanan bu hak gaspları hakkında neler söylemek istersiniz?

Akademik bir kurumda, yapılan bu haksızlık ve usulsüzlükleri şiddetle kınıyorum. Haliç üniversitesinde parasını yatırmayan öğrencileri derse almamamızı söylüyorlardı. Sınava almamızı istiyorlardı. Ama kendileri ödeme konusunda hiç de adil davranmıyorlardı. Eğitimci bir patronun iki dudağı arasında olursa nasıl çalışır? Benim gibi korkusuz ve bildiği doğruyu söylemekten çekinmeyen bir eğitimci için bu geçerli değil elbet. Başından beri üniversitelerin devlet üniversitesi olması gerektiğini savunan biriyim. Eğitimin hangi yaşta olursa olsun parasız olması gerektiğini savunuyorum. Paralı eğitim eşitsizliktir.