Dilde dinselleştirmeye direnelim: Vefat değil ölüm

‘Ölüm’ kelimesini özellikle yakınlarını kaybedenlerin tercih etmediğini düşünebiliriz ama vefat son dönemde ölümün daha 'resmi' bir eşanlamlısı olarak görülse de aslında dinsel bir kelime.

soL - Sağlık

Her gün yüzlerce kişinin öldüğü bir salgın hastalıkla mücadelede bilimden uzaklaşmakla kalmadık bu uzaklaşma dilimize de yansıdı. Turkuaz tabloda ölen yurttaşlarımız “vefat edenler” olarak adlandırılıyor. Resmi açıklamalarda ölümü maddi anlamda betimleyen can vermek, hayatını kaybetmek, yaşamını yitirmek gibi ifadeler yerine vefat etmek fiilinin kullanılması tesadüf değil.

Vefat etmek de ölmek anlamına gelmiyor mu?

Hayır gelmiyor. Dilimizde ölümün yerine ikame edilen bir kavram olmakla birlikte köken itibari ile Arapçada sözünü tutmak, borcunu ödemek, görevini tamamlamak gibi anlamları var ve dini bir kullanıma sahip. Görevini yerini getiren, borcunu ödeyen kişi tahmin edilebileceği üzere bir ülkenin yurttaşı değil bir yaratana bağlı kuldur. Türkçede ölümün, maddi anlamda bedenen ölümün, karşılığı “mevt” fiilidir. Yani dilimize başka bir dilden pratik anlamda karışmış bir kelimeden çok, ideolojik bir nüfuz olduğunu görmek gerekir.

İktidar varlığını dil üzerinden de kurar

Dil sadece basit bir iletişim aracı değil, düşünsel alanın da şekillenmesini sağlayan sembolik bir yapıdır. Tercihlerimizin tümü bilinçli olmasa da, pratik akışın içerisinde farkında olmadan şekillense de özellikle siyasi unsurların bu konuda özen göstermesi gerekir. Umarım yerine inşallah kullanılmıyorsa, maşallah, şükürler olsun gibi tanrının varlığına işaret eden sözcükler maddi durumların yerine ikame edilmiyorsa ölüm yerine de vefat etti denilmemesi gerekir.

Türkçe tıbbi yazımda da vefat kavramı yoktur. Ölüm vardır, ölüm riski vardır, ölümcül hastalıklar vardır. Bu fakültelerde eğitim görmüş insanların hatta hâlâ eğitim verenlerin “vefat etti” ifadesini tercih etmeleri de politik, ideolojik bir tutumdur. Gündelik yaşamın maddi koşullardan çok, mistik, idealist öğeler üzerinden inşasıdır. Özellikle bilim alanının bu konuda farkındalık geliştirmesi gerekir.

Ölüm kelimesini kullanmamanın psikolojik yönleri

Birey psikolojisinde, kişinin sevdiklerinin ölümünü kabullenmesinin hızlıca olmadığı belli bir süre ardında gerçekleştiği bilinir. Bu inkar halinin bir çok göstergesi vardır: ölen kişi yaşıyormuş gibi davranmak. Giysilerini tutmak, her gün oturduğu masaya onun için de tabak koymaya devam etmek gibi. Böyle bir psikolojinin kişilerin dilinden “ölüm” kadar güçlü, soğuk ve mesafeli bir kelimenin dökülmesine izin vermemesi oldukça anlaşılır. Daha üstü örtük ibareler tercih edilebilir. İkame edeceğimiz kavramın kendisinin de mümkün olduğunca “maddi” olması yas sürecinin sağlıklı bir biçimde tamamlanmasına yardımcı olur. Aynı şeyin toplum psikolojisi için de geçerli olduğunu düşünebiliriz. Her gün yüzlere varan ölümleri kabullenmek ve bununla bilinçdışı baş etme yöntemleri geliştirmek oldukça anlaşılır. Ölüm yerine vefat etmek gibi mistik, dinsel ve politik İslamcı bir sözcük yerine çok daha maddi, yaratıcı karşılıklar bulunabilir.

Yaşamımızın çok çeşitli başlıklarda dinci gerici, sağcı politikalar tarafından kuşatma altına alındığı bu süreçte dil alanında da mücadele etmek gerekiyor.