Siz daha ne kadar buradasınız? Replikas

Evet, henüz onlar burada değilken söylenmiş şarkılar olduğu ayan beyan ortada zira hiçbir Replikas üyesinin kaleden kaleye şahin uçurduğunu sanmıyorum.

Replikas’ı son albümü “Biz Burada Yok İken”i dünyaya getirmeden az önce toprak kokusu çekmiş. Derlenip toparlanıp köklere doğru bir seyahat yapalım heyecanı salmış. Oturmuşlar

1965 ile 1974 arasındaki dönemden seçilmiş bir repertuara kolları sıvamışlar. İkişer şarkıda verilen tekmille, alınan hizayla Erkin Koray ile Cem Karaca’ya torpil geçilmiş. Repertuarın diğer tarihi kahramanları Haramiler, Moğollar, Siluetler, Ersen, Barış Manço, Timur Selçuk ile Mazhar ve Fuat olmuş.

Bilirsiniz, kavır albümlere genellikle dudak bükülür, ama Replikas’ın hatırı sayılır bir maruzatı var. Onlar sanki kavır yapıyormuş gibi üzerlerine hiç alınmamışlar Anadolu pop döneminin o vakitler için yenilikçi ve çağdaş bulunan ruhunu esas almışlar. O dönem sıkça başvurulan surf gitarlarını, onların fazlı pedallı soundlarını öne çıkararak, dinleyenlerinin önüne mahkeme delili babından bir çeşit sadakat sözleşmesi koymuşlar.

Karacaoğlan dizesinden alınan ilhamla “Biz Burada Yok İken” koymuşlar adını. Ancak isminin bize anlatmaya çalıştığından azade, bu işin ne kadar keşif olduğu konusu tam bir muamma. Anadolu Pop’un ana rahmine düşüşü, Altın Mikrofon zamanları bir türküyü Batı çalgılarıyla düzenlemek ve çalmakla senkronize. Replikas da yöntem açısından Amerika’yı yeniden keşfetmeye kalkışmamış. Türkülerin o vakitlerde yorumlanmış halini esas alarak, üzerlerine azıcık kendilerini katmış, ufak tefek yerlerine dokunmuş bizim mahalleden bir çıkıkçı edasıyla.

Albümün üzerinde en çok düşünüldüğü izlenimi yaratan kısmı repertuarı. Dönemin ticari şarkılarını değil, çok bilinip bilinmediğine bakmaksızın müziğin gelişimine katkısı olduğunu düşündükleri eserleri seçmişler. Bu açıdan bakılınca, albümün olası en güzel faydasının, dönemin, sanatçıların ve şarkıların yeniden yeni bir bakış açısı ve ruhla dinlenmesini ve araştırılmasını sağlaması olmasını dileyelim. Neyse bu başka bir konu…

Cem Karaca yorumlamak büyük cesaret! İtimat uyandırmayan, ciddiyetsiz zıpır vokaliyle Ece Özey’in eşliği bir yana, albüm sınırları belli vokalini gelişmeye zorladığı için en fazla şarkıcı Gökçe Akçelik’e yaramış gibi görünüyor her ne kadar yanık genizle yakılan Anadolu şarkılarını, alternatif rock delikanlısı ağzıyla eze eze söylese de.

Şüphesiz ortaya çıkan iş bir Deja-Vu değil. Replikas üyeleri o dönemin müzisyenlerinin ruhunu taşımıyor onların koşullarında, onların tarzında da yaşamıyor. Hatta aralarında bazılarıyla ciddi bir sınıf ve ideoloji farkı olduğunu söylemek de yanlış olmaz. Ancak öte yandan bu albümün bir özenti eseri olduğunu iddia etmek de haksızlık olur. Çünkü “Biz Burada Yok İken” albümü, her sınıf tarihi yeniden yazar tespitini destekliyor. Her ideoloji tarihi yeniden yorumlar görüşünü onaylıyor.

Replikas, Anadolu Rock’ın yetmişli yıllarını özlemekle, onları bugüne taşımak arasında ciddi bir ikilem yaşıyor. Üyelerinin romantik bir ütopyacı olarak özlüyor kendi müzikal renkleriyle onları buluşturarak, onları adı tam olarak konmamış bir misyon olarak bugüne tahvil etmeye yelteniyor.
Replikas, plakların cızırtılı seslerinden imgelemlerine yansıyan fotoğrafı, mp3’lerin lo-fi soundundan imgelemlerinde oluşan hülyayı yeniden yaşamak istiyor bu dönemi (popülizmle marjinallik arasına sıkışan) izole edilmiş bir dünya içinde yeniden yaşamak istiyor.

Anadolu Pop yorumlamak, kavırlamak çok ciddi birikim ve enstrümantalite isteyen bir iş. Peki! Replikas tarihi böyle yorumlama hakkına sahip mi? Bilemem. Yeniden yazılan tarihin doğruluğu ve haklılığı, yürütülen sınıf mücadelesinin başarısına bağlı. Hele önce şu şahini kaleden kaleye bi yol uçuralım bakalım, gerisine sonra bakarız…

[email protected]