Su Tasarrufu İçin Gökçek'e Önerimdir

KENTİN SESİ- ANKARA yazıları

Su tatsız, kokusuz ve renksiz bir maddedir. Dünyamızda değişik "hallerde" bulunduğunu bu hallerin suyun buhar hali, suyun katı hali, suyun "su" hali gibi adlandırmalarla sınıflandırıldığını ilk mektepten beri biliyoruz. Suyun katı halden eriyerek sıvı hale, ardından buhar haline dönüşmesi buhar halinden yeni baştan suya dönüşmesi döngüsünün hem bilimsel hem de tanrısal açıklamalarının olduğu da biliniyor. İşte su denilen bu hayati sıvı döngü sarmalının Ankara durağında, kokusu bataklık gazı, rengi söylemesi ayıp çocuk kakası olan başka bir hale evriliyor. İşte ben, kokusu bataklık gazı, rengi pastel söylemesi ayıp çocuk kakası gibi olan bu maiye "suyun Melih hali" demeyi, ucu açık olarak önerme cesaretini gösteriyorum.

Yalandan mundar... O nedenle dünyanın en pahalı musluk suyu demeyi uygun bulmam, ancak şu güzel memlekette satılan en pahalı musluk suyu olduğunu yüksek sesle dillendirmekte sakınca görmediğimi, bunun ikinci kez yapılan cesur bir önerme olarak kabul göreceği umudunu taşıdığımı ayrıca belirtmeliyim.

Bu ülkede insanlar kiralarını, telefonlarını, elektriklerini, plastik kart borçlarını aylık ödeme esasına göre yaparlar. Ankara'da da öyledir, su hariç...

Su faturası 45 günde bir gelir. 45 günü aşıp 60 güne uzanan faturalar dahi vardır ki bu faturalardan kısmetlerine isabet etmiş olan yurttaşların delirip ASKİ önünde halaya durmaları bu ay, olmadı öteki ay mukadderdir. Bu arada Melih Gökçek'in sokağa çıkması halinde gadre uğramışlar tarafından kulak memesi kıvamına gelinceye kadar dövüleceği haberinin de kulağıma geldiğini not etmeliyim.

Orta yerde İçişleri Bakanlığı'nın su faturalarının aylık olarak düzenlenmesine ilişkin bir genelgesi varsa da bunun hükümsüz olduğu, hamamın ve tasın aynı olmasından anlaşımaktadır.
Aynı hamam aynı tas kokusu bataklık gazı, rengi pastel sıvının olağanüstü fahiş fiyatla satılarak Ankaralının soyulması ve onun aklıyla alay edilmesi demektir.

Asıl tarifede suyun fiyatı 20 metre küpe kadar 3,84 TL, sonrası için 5,63 TL'dir. Faturaları ikinci tarifeden düzenleyebilmek için süreyi 60 güne kadar çeken ASKİ'nin şikayetlere vermiş olduğu yanıt ise Ankaralının aklına hakarettir.

Yanıt aynen şu: "Kurumumuz, suyun tasarruflu şekilde kullanılmasının sağlanması amacıyla uzun yıllardır fiyatlamada kademe uygulaması yapmakta olup, su faturaları da yine uzun yıllardır 45'er günlük dönemlerde düzenlenmektedir."
Ya işte böyle... Tasarrufu teşvik...

***

"Genel Müdürlüğümüz, yaşam kaynağı olan suyu geleceğe taşıma hususunda, içinde yaşadığımız dünyaya ve Ankara halkına karşı sorumluluk içerisindedir" cümlesine, "faturaların kredi kartı ile ödenebileceği"ni ekleyince Gökçek'e karşı niye oldu, nasıl oldu bilemiyorum artık, tuhaf iyicil duygularla içim doluverdi.

Melek yüzlünün Ankaralıyı su tasarrufuna özendirmek için kullandığı yöntemin ilgi çekme düzeyi, bilişsel, duyuşsal ve psiko-motor davranışlara uygunluğu aşikar iken bir de buna "kredi kartı ile sürdürülebilir modeli" eklenince bize artık "hem şamdan paklandı hem de pilav yağlandı" deyip köşeye çekilmek düşerdi ama ahh yakamı bırakmayan bu iyicil duygular!

***

Gökçek'e ilkin kendisinin sınayıp, ardından Ankaralıları kullanmaları için teşvik etmesinin iyi olacağını düşündüğüm öneri son derece basit bir düzenekten ibaret. "Düzeneğin tıpkı doğalgaz sayaçlarındaki gibi halka yüksek fiyatlarla satılıp yeni soygun kapılarının açılmasına büyük katkılar getireceği pek açıktır" deyip ortalıkta dolaşanlara kulak asılmayıp ciddiye alınacağından kuşku duymuyorum.

***

Geliştirmiş olduğum sistemin adı "Damla Yıkanma Sistemi"dir. Biliniyor, evlerde önemli gider unsurlarından biri de "su" adı verilen maidir. Su evlerde çeşitli alanlarda kulanılır. Yemek yapılır. Yemek yediğin kap-kacak yıkanır. Çamaşır yıkanır. Çay demlenir. Rakının hem içine hem de yanına soğuk olarak konulur ve içilir. Çiçek sulanır, aptes alınır, vs...

Sistemin saydığım ve "vs" olarak geçiştirdiğim hiçbir alanda kullanılmaması, sadece "kişisel temizlik ve bakım" setinin bir unsuru olması onun en zayıf yanını teşkil eder. Ama kullanım alanının kısıtlığına karşın sağladığı yarar ziyadesiyle fazladır.

Ucunda hareketli, delikli bir aparat bulunan dikine konulmuş bir borunun altına girilip şarıl şarıl yıkanmanın anlamı yok. En doğrusu Damla Sistemi'dir...

Genellikle apartmanların bodrum katlarında bulunan depolara basılmış olan su, bilgisayar kontrollü olarak hane kişi sayısı ve kişilerin ayak tabanı su kullanım kapasitelerine göre dairelere dağıtılır.
Duş kabininde ayak tabanının temas edeceği yüzeyde açılacak deliklerden suyun ayak tabanına verilmesi Damla Yıkanma Sistemi'nin esasını teşkil eder. Burada basıncın düşük olmasına dikkat edilmelidir. Aksi takdirde basınçlı su güldürür.

İlk sınamanın Melih Bey tarafından yapılacağını anımsattıktan sonra devam ediyorum: Genellikle insanların ayak başparmakları (iki adet) olgunlaşıp dalından düşünce yamulan Malatya kayısısı gibi daha kaba ve basık olduğundan, duşa girdiklerinde bu ikisini yüzey deliklerinden toplu iğne başından biraz daha büyükçe olanlarına denk getirmeleri salık verilir. Serçe parmak olarak adlandırılanın ise deliğe denk gelmesi şart değidir.

İlk sınamanın Melih Bey tarafından yapılacağını bir kez daha anımsattıktan sonra devam etmeyi sürdürüyorum: Duş tabanının sağ önündeki tahliye borusuyla tekrar bodruma, bodrumda konuşlanmış olan depoya intikal edecek olan su en az kayıpla yeniden kullanım olanağı sağlayacaktır.

Belediye Başkanlarına ve yardımcılarına verilecek suyun tam otomatik filitre istasyonlarında temizlenmesi gerekir. Bunun nedenini onların ekonomik değerlerinin yüksekliğine bağlamanız isabetli olur.