KENTİN  SESİ - ANKARA yazıları
Belko, yollara asfalt dökmek ve kömür dağıtmak için kurulmuş bir şirket. Ankara Büyükşehir Belediyesi&rsquone bağlı. Genel müdürünü Melih Bey tayin etti.
Belpa, özürlülere ve yaşlılara hizmet ile çeşitli aktiviteler için kuruldu. Büyükşehir Belediyesi&rsquone bağlı Genel müdürünü Melih Bey tayin etti.
Belso, Ankara halkına ucuz meyve suyu özellikle de portakal suyu içirmek için kurulmuş bir şirket. Büyükşehir Belediyesi&rsquone bağlı. Genel müdürünü Melih Bey tayin etti...
Şu anda bu üç şirketin Genel müdürleri ve bunlara bağlı üst düzey bürokratlar hakkında &ldquoGörevi kötüye kullanmak, rüşvet, şirketin içini boşaltmak, haksız mal edinmek&rdquo gibi iddialarla açılan soruşturmalar, yargılamalar devam ediyor.
                                               ***
&ldquoBir ceket isterem beli dar ola
Bir çubuğu yeşil biri al ola
Kadir Mevlam senden bir yar isterem
Ölene dek o yar bana yar ola mal ola
Hele yar yar
Dinsiz yar imansız yar mürvetsiz yar
Al hançeri vur sineme iki yar
Gör ki benim bu sinemde neler var...&rdquo
Ben en çok Çetin Cin&rsquoi merak ediyorum. Belso&rsquocuyu...&rdquoGörevden alınma haksızlığına&rdquo uğramadan önce (ki bunu şimdilerde &ldquo Ergenekon&rdquo a bağlıyor), sıkça demeçler verdiğini yazılanlardan öğreniyoruz. Demeçleri portakal ve &ldquoc&rdquo vitamini içerikli. Şunları söylüyor: &ldquoBu konuda çok hassasız. İçerisinde herhangi bir katkı maddesi olması insan sağlığına zarar vereceği için önce bizi etkiler. Gıda ve ziraat mühendislerimiz bu konuda yetkili. Sağlık Daire Başkanı&rsquona her hafta örnekler gönderiyoruz ve uygun olup olmadığına dair rapor alıyoruz...&rdquo 
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek&rsquoe de her sabah bir litre portakal suyu gönderdiğini, kendisinin de her sabah bir litre portakal suyu içtiğini gazetecilere anlattığını öğrendiğim o günden bu güne tetkik için gönderilen numune ile kendi içtiği ve Melih Bey&rsquoe gönderdiğinin halka sunulandan farklı olabileceği dürtüsü ile  bir fincan olsun Belso portakal suyu içmediğimi de bu araya sıkıştırmalıyım...
Bir yılda 5 bin ton portakal Kıbrıs&rsquotan, Mersin&rsquoden, Adana&rsquodan Ankara&rsquoya taşınmış. Bir bu portakalları koymak için kasa gerekli, bu biliniyor. İki içine portakal konmuş olan kasaların Ankara&rsquoya taşınması gerekiyor, bu da biliniyor. Üç bu işleri kim yapacak bu bilinmiyor. Daha açıkçası bu sadece Çetin Cin tarafından biliniyor da bizler bunu çok sonra öğreniyoruz... Şöyle oluyor, Çetin Cin kasa temini işini de üstlenen bir nakliye şirketi kuruyor. Öyle paravan filan değil ortakları arasında kendisinin de adıyla sanıyla yer aldığı bir şirket... Şirket üç ortaklı, üç cin Çetin Cin, Selçuk Cin, Halil Cin... Çetin Cin, Genel müdürlüğünü yaptığı şirketin nakliye işlerini yapıyor çok para kazanıyor.
Kim aklına girmiş olabilir... Şimdilik muamma da orta yerde bir de albüm var... CD... Yemin ediyorum herif  sıkılmadan utanmadan bir de albüm yapmış. Tam on adet türkü var içinde. İster misiniz yukarıya bir bölümünü aldığım Diyarbakır türküsüne bir de klip çeksin!                   
                                                ***
Neden olmasın.
Mekke&rsquode yedi yıldızlı Kabe manzaralı Zemzem Tower&rsquode sahibi olduğu iki devre mülkün geniş ve ferah terası klip çekim mekanı olarak kullanmasının ne sakıncası olabilir. Önde hacı adayları kuğular gibi süzülüp dalgalanırken, arka planda çölün na mütenahi görünümü belli belirsiz soluk bir vaha ve çölün çilekeşi develer, sis bulutu içinde  beyaz harmanisi ile bir çift Türkan Şoray göz&hellip Dümbelekte kendi ifadesiyle &ldquoçaktırmadan kutsal toraklara sık sık kaçıyorum&rdquo diye demeçler veren melek huylu Köprülü Melih Gökçek Paşa, zurnada Belpa Genel Müdürü Yalçın Beyaz Efendi, tefte Belko Genel Müdürü Murat Taşer Beyefendiler, bunların gerisinde aynı yerde devre mülkleri olduğu ortaya çıkan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı Genel Sekreteri Zübeyir Arık, Danışman Cemal Şen, Anket Genel Müdürü Mehmet Taşar ve diğer bürokrat takımı ki eller havada iki yana açılmış başlar sola meyilli dön babam dön... Ve tabii Cin Çetin gayet yanık:
&ldquoHele yar yar                          
Dinsiz yar imansız yar mürvetsiz yar
Al hançeri...&rdquo
                                                     ***
 
Önümüzde seçimler var ve önce  namazında niyazında olanlara bir çift söz hazırladım: Bir oylarınızı bu adamlara vermeyin. İki darda kalmadıkça abdestinizi cami avlularındaki çeşmelerde almayın, alırsanız   bu adamlara ceketi kaptırmanız mukadderdir. Üç ayakkabılarınıza gelince, bu adamları cami avlusuna bile sokmayın. Aksi takdirde ayakkabılarınız da gitti gider olur. Dört ayakkabılarınızın gitti gider olması mukadder olduğuna göre, çıkartın ayaklarınızdan kafalarına fırlatın. Sonradan &ldquosen de söylemedin canım&rdquo deyip beni zora sokmayın. 
Bir de &ldquoBu adamlardan kurtulmak için başka bir seçenek yok en iyisi oyumuz cehape&rsquoye&rdquo diyenler var ki onlara hazırlanmış sözüm yok. Yıllardır söyleye yaza bende söz möz kalmadı. Kalmadı da bir fıkra var, Azmi Toğuzata&rsquodan. 
Adam gecenin bir vakti  kafası hafif hoş, hüzzam makamında evine giderken belediye marifetiyle açılıp kapatılması unutulan, esasen neden ve hangi amaçla açıldığı da muamma olan  çok sayıdaki çukurdan birine  düşünce, böyle bir durumda her aklı başında kişinin yapması meşru olan tepkimeyi gösterdikten, yani mahallesinin bağlı bulunduğu belediyenin reisine bir güzel küfür ettikten sonra çukurdan çıkmanın yolunu aramaya koyulmuş. Nafile... Çukur derince ve tutunacak ne bir dal ne bir taş. Duvarları yoklamış, zeminde kendine bir yükselti aramış... Olacak gibi değil. Zıplamış sıçramış bir destek umuduyla ancak her defasında söylemesi ayıp, şeyinin üstüne düşmüş... Çırpınmanın faydasız olduğunu anlayınca da çöküp, sesini duyurabileceği birilerinin  geçmesini beklemeğe koyulmuş. Yatsı ezanı için camiye gitmekte olan imamın ayak seslerini duyan çukurzede yorgunluktan enikonu kısılmış bir sesle başlamış bağırmaya: İmdat, orda kimse yok mu?.. Orda kimse yok mu?
İmam dönmüş, çukura doğru yönelmiş, eğilmiş aşağıya doğru ve ancak bir imamın sorabileceği o anlamlı soruyu yöneltmiş: 
&ldquoOrada ne işin var?&rdquo
Adamcağız çukurun dibinde bulunuyor olma nedenini izah etmeye çalışırken sesin sahibini tanıyan imam:
&ldquoŞimdi elime geçtin&rdquo demiş içinden ve keyiflenerek:
&ldquoBildiğim kadarıyla namazla niyazla başın pek hoş değil, cemaatin içinde seni hiç görmüyorum Allah bilir ya orucu morucu da pek umursamıyorsun, şimdi seni çıkaracağım ancak bazı şartlarım olacak&rdquo deyince, ne yapsın çukurzede çaresizlik içinde kuyunun dibinden ses vermiş:
&ldquoHele de bakalım &rdquo demiş, &ldquo neymiş şartların?&rdquo
İmam:
&ldquoBundan böyle içki içmek yok Beş vakit namaz camide kılınacak ve gözüm de üstünde olacak. Her sene kurbanını keseceksin&hellip Ne yapıp ne edip hacca gitmenin de bir yolunu bulacaksın&rdquo
Şartları dinleyen çukurzede bağırmağa başlamış:
&ldquo Başka kimse yok mu?. Başka kimse yok mu?..