Başbakan ve Çocukları

KENTİN SESİ - ANKARA yazıları

Cebrail, emmisinin kızının evinde uyumakta olan Muhammed'in yatağına sessizce yaklaşıp göğsünü yardıktan sonra, göğüs boşluğunu zemzem suyu ile yıkar içini iman ve hikmetle doldurduktan sonra da onu ata bindirir atın sağrısına bir şaplak, doğru Beytül Makdis... Miraç başlamıştır...

Bu ilahi yükselişte onun en büyük yardımcısının ise boz renkli bir arap atı olduğu söylenir.

Adı: Burak...

Tayyip Erdoğan hazretlerinin büyük oğlunun adının Burak olması rastlantı değil ise ne kadar hoş.

Beygir Burak'ın, Muhammed'i sırtlayıp arşa doğru ağıp yükselmesinden iştahlanıp, çocuk Burak'ın da ağıp yükseleceği bokuna bakılarak öngörülmüş ise bunu, "ne kadar hoş" diye tariflemek eksikli olacaktır. Hani derler ya ismiyle müsemma... İşte ona bağlayın, İlahi kaynaklı "hissi kalben vuku"yu da ilave edin yorumlayın. Bu arada ben de yapılan bu isabetli ve hoş yoruma, "Burak senin için uçacak/ Aç gözlerini ya Habibullah" diyerek, hem derinlik katmış hem de nereye kadar uzayacağını bilemediğim bu paragraftan yakamı kurtararak Bilal faslına geçmiş olurum.

***

Bir de Bilal var.

İlk Müslümanlardan. Habeşistanlı köle bir ailenin çocuğu. Muhammed'in çarşı-pazar işlerini yürütür her türlü akçeli işine bakardı. Doğuştan tacir bir kafa taşıdığı bu nedenle de Muhammed'in hazinedarlığını yaptığı yazılanlar arasındadır.

Vakit gelip de ölüm döşeğine uzandığında, zevcesi "ah ne acı" dedikçe Bilal'in "oh ne tatlı" diyerek, kendisinden önce bu dünyayı terk eden Muhammed ve diğer sahabelere kavuşacağı randevu saatini sevinç içinde beklediği, İslam biyografi yazarlarınca teslim edilir.

Bir de sesi...

Sesi güzeldir. Kendisine ezberletilen sözleri, Mescit-i Şerif'in yanında bulunan yüksek bir dama çıkıp "beyati makamı"nda okuyandır.

Tayyip Erdoğan Hazretlerinin küçük oğlunun adının Bilal olması rastlantı değil ise ne kadar hoş.

Bilal-i Habeşi'nin"randevu saatini" beklerken duyduğu "tatlı heyecanı" duyumsayıp anne-babanın çocuklarını bu adla taçlandırdıklarını düşünmek uygun olmaz. "Yaşı benzemesin" demek daha yerinde olacaktır. Zira Bilal-i Habeşi'nin sevdiklerine kavuşmak için biraz ivecen davrandığı ve genç denebilecek bir yaşta bu dünyadan veda edip ötekine geçtiği biliniyor. Geriye anne-babanın fikrini çelen iki özelliği kalıyor Bilal-i Habeşi'nin "ses"i ve akçeli işlere olan yatkınlığı... Sesini duyamadık ancak babasının sesinin "ezani" olduğunu mevcut müzik bilgime ve kulak yatkınlığıma dayanarak söyleyebilirim.

"Ses babaya kız halaya!" özdeyişinin rehberliğine itiraz etmez buna da az önce belirttiğim müzik bilgimi ve kulak yatkınlığımı ilave ederseniz, "Bilal'in sesi"nin en azından kasaba camilerinde hatırı sayılır bir cemaati toplayacak kıvamda olduğunu tahmin etmek cesaretini nereden aldığımı da ortaya çıkaracaktır. Bu cesaret ve tahmin gücüyle Bilal'in de, Burak gibi, "ismiyle müsemma" olduğunu söyleyebilirim. Ancak bu husus ticari alana girildiğinde cesaret ve tahmine yer bırakmayacak ölçüde aşikârdır.

***

Beygir Burakla adaş olanın burslu olarak okurken arkadaşı Mert Mecit Çetinkaya ile birlikte denizcilik şirketi kurmaları eskinin hikâyesidir. Eski dediysem 2007 olmalı... Hani bunlar "güzel isimlerine aşıklar" ya, Mert'in "M" sini, Burak'ın "B"sini almışlar "MB Denizcilik" adını verdiler...

Babası köpürdü... Kızıp köpürmesini, el kesesinden burslu okuyan oğlunun densizliğine, zamane bebelerinin babalarının yüzlerini nasıl eğdirdiklerine yorup babaya acıdık da bir eyyam... Meğer kızması oğluna değil, bizim dilimize imiş! Hatırlayacaksınız elbet,"gemicik" diye tutturmuştu: "...Küçük gemi de küçük gemiciklerden biri. Ödeme koşulları da gayet iyi, kalkar 300,400,500 bin dolar peşinatla bir gemi alınabilir. Ondan sonra bu gemi taksitlerini kendi ödeyebilir..."

Ödemiş.

Beygir Burak'la adaş olan şimdi ikinci şirketini kurdu. Amcası Mustafa ve eniştesi Ziya'yı da yedekleyerek. "Güzel isimlerine âşıklar" ya Burak'ın "Bu"su, amcası Mustafa'nın "M"si, Erdoğan'ın "ER"ini enişte Ziya'nın da "Z"sini almışlar "Bumerz Denizcilik" adı çıkıvermiş ortaya...

Bir de Sema çıktı!

Sema Hanım, Beygir Burak'ın adaşının eşi... O altıncı... Altıncı dediğim, altın düşkünü... Başbakanı'ın yakın arkadaşı Cihan Kamer ile ortak Atagold'un satış mağazasını kurmuşlar... Sema Hanım oyalanmak için gidip geliyormuş işte...

***

Öyle ya bir de Bilal!

O da burslu.

"Hollywood yıldızlarının nasıl her zaman pürüzsüz bir cilde sahip olduklarını hiç merak ettiniz mi?

Hollywood makyaj sanatçıları, mineral pudranın inanılmaz kapama özelliğinden büyük bir coşkuyla bahseder(...) Siz de Bellapierre Mineral Fondöteni'yle elde edeceğiniz mükemmel ve doğal kapatma özelliği karşısında hayrete düşeceksiniz."

Bilal, "Bellapierre Mineral Fondöten"in Türkiye temsilciliğini alarak en güzelini en mükemmelini ve ailesi için en hayırlı olanını yapmış!

Ancak ben hiçbir makyaj uzmanın bunca yüzsüzlüğü fondötenle kapatabileceğinden emin değilim...