KENTİN SESİ - ANKARA yazıları
Bizim orada sıkça kullanılır. &ldquoKötü geline düşmüş kaynanaların&rdquo gelinleri için kullandıkları bir  sarfiyattır. Tam karşılığı için deyimler sözlüğüne baktım. Şöyle: Yaradılıştan yeteneksiz olan kişi çaba ile yetenekli kılınamaz ya da temelinde bozuk olan şeylere, birtakım desteklerle çabalarla bir güç kazandırılamaz.
                                               ***
2006&rsquonın başlarında, Şubat ayı olmalı, Tayyip  Erdoğan İstanbul&rsquoa gitmek üzere beklediği  Esenboğa Havalimanı&rsquonda, Hamas lideri Halid Meşal ve arkadaşlarının meydana indiği haberini alınca karşılaşmamak için kendisini ve ekibini zar zor da olsa civardaki bir mobilya fabrikasına atmıştı. Bunu hatırlayacaksınız...
Daha sonra Başbakan Erdoğan ve ekip üyelerinin kaçışlarına dair yapmış olduğum ve dilin kuruyup damağa yapışması anlamına gelen, &ldquokorkudan ağızları çiriş çanağına dönmüştü&rdquo benzetmesinin uzun bir süre Ankara mahfillerinde dolandığını, ayrıca futbolculuk ve belediyecilik dönemlerinden beri izlediğim Erdoğan&rsquoın ilk kez bu kadar samimi ve bizzat &ldquokendi&rdquo olduğuna tanıklık ettiğimi söylediğimi hatırladığım gibi Erdoğan ve samimiyet sözcüklerinin birlikte ve bağlantılı kullanmamı tuhaf bulup, gülüşmelere neden olduğunu not etmiştim... Ben hala Erdoğan&rsquoın samimi olduğuna inanıyorum, takiye yapmıyordu ve ödü büyük bir samimiyetle yarılmıştı!
Nasıl yarılmasın. Hem içeriye hem dışarıya izahı zor berbat bir rastlantı nedeniyle ABD&rsquonin İsrail&rsquoin ve Batının &ldquoterörist&rdquo olarak ilan ettiği bir örgütün siyasi liderini  karşılıyor olacaktı. Öngörülen ise karşılamanın müsteşar yardımcılığı seviyesinde olması idi... Bu kabul edilebilirdi ve bundan zaten bütün dünya haberdardı. 
Erdoğan karşılaşmamak için kaçtı... Erdoğan mobilya mağazasında saklanırken müsteşar yardımcısı konukları karşıladı... Abdullah Gül&rsquoe götürdüler. 
Abdullah Gül Dışişleri Bakanıydı ama Dışişleri Bakanı olarak değil de Kayserili Abdullah, aynı anlama gelmek üzere &ldquoAllah&rsquoın Kayserili kulu&rdquo sıfatıyla Halid Meşal ile parti merkezinde bir dizi görüşme yaptı. İsrail&rsquoin o günkü sert açıklamasını hatırlayacaksınız aynen şöyleydi: &ldquo Biz Abdullah Öcalan ile bir araya gelsek siz ne hissedersiniz?&rdquo 
Ne desin Allahın kulu! Bir yandan  adaşının başına &ldquosayın&rdquo sıfatının eklenmediğine şükür ederken, öte yandan  &ldquobiz sadece tavsiyelerde bulunduk&rdquo diyerek öğretmeninden azar işiten ilkokul çocuğunun kalp kırıklığıyla köşesine çekildiği de yakın döneme ait bellek defterinizde yer edinmiştir...
 
                                              ***
Şimdi gelinen noktada Erdoğan&rsquoı izlerken yazının başlığı aklımı tırmalayıp duruyor. Erdoğan haklı ve takiye yapmak zorunda!  İsrail&rsquoin Gazze&rsquoye, Filistin halkına yapmış olduğu barbar saldırı başlamadan önce Erdoğan&rsquoın, bu saldırının yapılacağından haberdar olduğu hususunda kimsenin zerre-i miskal kuşkusu olmasın. Elimizde iki basın açıklaması var. Biri,  Başbakanlık Basın Merkezi&rsquoninki şöyle ve İsrail Başbakanı ile yenilen  &ldquoçalışma yemeği&rdquonin hemen ardından geliyor:
&ldquoSayın Başbakanımız, dün akşam İsrail Başbakanı Ehud Olmert ile verimli ve kapsamlı bir görüşme yaptı (...) İki lider, ikili ilişkilerin yanı sıra Gazze&rsquode ki durum, ateşkes ve Filistin- İsrail barış sürecini ele almıştır...&rdquo
İkincisi, saldırıdan sonra Erdoğan&rsquoın yapmış olduğu açıklama oluyor o da şöyle:
&ldquoGörüşmeleri yaptıktan 3-4 gün sonra Gazze&rsquoye yapılan bu acımasız operasyonlar bize karşı bir saygısızlıktır.&rdquo
Takiye yapıyor. Sözlerinde samimi değil, gerçekten samimi ise, İsrail ile olan askeri anlaşmaları iptal etme cesaretini gösteremiyorsa bile en azından İsrail elçisini çağırıp &ldquotatlı talı barış süreci konuşulmuşken ne demeye azdınız, bu bana saygısızlıktır&rdquo yollu uyarmalı ve &ldquonezaket&rdquo dersi vermeli Erdoğan! 
Bu dahi yapılamıyorsa birçok insan  Erdoğan&rsquoın üzüntüsünü, &ldquodüğüne gidiyordunuz stratejik ortağıma haber verdiniz, Mısır&rsquoa haber verdiniz, FKÖ&rsquo ne haber verdiniz de bana neden haber vermediniz,  Kambersiz olur mu?&rdquo serzenişine  bağlamak durumunda kalacaktır. 
Eğer böyle ise, teessüf son cümleden ise, acil durum var demektir ve tıbbi müdahale zorunludur. 
Erdoğan&rsquoın akli melekelerinin yerinde olup olmadığının kontrolü için derhal müşahede altına alınmalı, olmazlanırsa  nazikçe kafasına çuval ya da başka bir şey geçirmeli. Buna rağmen direnirse &ldquoorantısız güç&rdquo kullanarak karga- tulumba hastaneye kaldırılmalıdır... Başka ne yapılabilir, açıkçası aklıma gelmiyor!
Saldırıdan 24 saat önce 167 milyon dolarlık roket satışı yapacaksın, İsrailli pilotları yıllardır Konya&rsquoda eğiteceksin, bir dizi askeri anlaşma yapacaksın, Ortadoğu&rsquoda İsrail&rsquoin patronu ABD stratejik ortağın olacak, sonra da İsrail&rsquoin bunları Gazze üzerinde denemesine pek üzüleceksin! Bizim de  başbakanımızı kazıklamışlar diye dövünmemizi bekleyeceksin!
                                        ***
Şimdi tartışılan ve 1996&rsquoda yapılan Türkiye-İsrail Silah Modernizasyonu Anlaşması&rsquonın altında sık sık &ldquosizi gidi siyonistler&rdquo diyerek meydan meydan din tacirliği yapan  Erbakan&rsquoın imzası olduğu, Abdullah Gül&rsquoünde o günlerde Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü olarak hükümette görev yaptığı notunun yanı sıra Serbest Ticaret, Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması, Çifte Vergilendirmelerin Önlenmesi, Ekonomik ve Teknik İşbirliği, İstihbarati İşbirliği  anlaşmalarına dair notlar önüme düşünce, Tayyip Erdoğan&rsquoa biraz  haksızlık yaptığımı düşündüm. Bu haksızlığı bir nebze olsun  onarmak için de yazının başlığını sonuç cümlesi  olarak sarf etmekte bir sakınca görmüyorum: Allah&rsquotan sıska ne yapsın muska!