Kadir Sev Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi'nin kimin tarafından denetlendiğini ve fonun ne olduğunu yazdı.

Varlık fonu ne yapar? Kim denetler?

2016 yılında, 6741 sayılı Yasayla, “Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi” adı verilen, ama ne olduğu pek anlaşılamayan bir şey kuruldu. Ne kamu sayılıyor ne özel; ne yerde var ne gökte... Biz adına “Örgüt” diyelim.

Yasanın, amaç ve kapsam başlıklı Birinci maddesinin Birinci paragrafının Birinci cümlesinde, özelleştirme terminolojisinden aktarılan şu sözler dikkat çekiyor; “yurtiçinde kamuya ait olan varlıkları ekonomiye kazandırmak…” Yasayı çıkaranlar hiç dolandırmadan açıkça, kamunun elinde hiçbir şey bırakmayacağız para eden ne bulursak satacağız demişler.

Aynı cümlede; “sermaye piyasalarında araç çeşitliliği ve derinliğine katkı sağlamak…” yazıyor. Bu sözler, Ülkenin varlıkları ve zenginlikleriyle borsada oyun kuracağız anlamına geliyor.

Yasayla meşru zemini oluşturuldu: Senet ihraç edebiliyor; Ziraat, Halk ve Vakıfbank olmak üzere üç bankası var, sermayeleri daha da güçlensin diye iki gün önce her birine ayrı ayrı 7’şer milyar liralık kâğıt konuldu. VakıfBank, aktiflerine göre Ülkenin 4’üncü büyüklükteki bankası, mallarını sat sat bitmez. Ayrıca emrine Devlet iç borçlanma senetleri; bireysel emeklilik ve sigorta şirketleri verildi. Bunun yanısıra, portföyündeki KİT vb kamu şirketlerinin pay senetleriyle dilediği gibi oynayabiliyor. Çok yakında kurulacağı anlaşılan kıdem tazminatı fonu da sermaye piyasasının araç çeşitlilik ve derinliğine katkı sağlayacak.

Aynı cümlede yazılan son iki amaç ise şunlar; “dış kaynak temin etmek, … stratejik, büyük ölçekli yatırımlara iştirak etmek...

Özel araştırmalarda, Örgütün borç yaratan bir kuruma dönüştüğü vurgulanıyor: 2017’de 37 milyar lira olan borç tutarı, 2018’de iki katı artarak 75 milyar liraya ulaşmış. Dünyanın en büyük 10 bankasından toplam 1 milyar Avro tutarında kredi kullanıldığını biliyoruz. Rusya ile 900 milyon Avro tutarında ortak yatırım fonu kurmak üzereler. Çin İhracat ve Kredi Sigortası Kurumu ile Mart ayının sonlarına doğru 5 milyar dolar (bugünkü kur üzerinden yaklaşık 35 milyar TL) tutarında mutabakat belgesi imzalandı.  Ne kadarı doğru bilinmez ama geçtiğimiz günlerde 1,7 milyar Euro tutarında kredi bulup İstanbul Finans Merkezi yüklenicilerine aktardıkları basına yansımıştı.

Büyük ve stratejik yatırımlara iştirak etmek görevini ise özel şirketlere, ortaklık adı altında para aktarmak yoluyla gerçekleştiriyorlar. Varlık Fonu yöneticileri rahat olsunlar ve başlarına daha sonra iş gelmesin diye TVF Yasasına 16 Nisan günlü 7244 sayılı Yasayla iki küçük ek yapıldı. Birinde ortakların, ortaklık yapısına ilişkin itirazlarında SPK güvencesi kaldırıldı, ötekinde hakim şirketin hak ve yetkilerini kötüye kullanmasının sonuçlarından Fon yöneticilerinden hesap sorulması önlendi.

Gizledikleri için Örgütün yaptıklarına ilişkin çok az şey biliyoruz. Ne kadar başarılı olduğunu günü geldiğinde, hasar tespiti yaparken öğrenebileceğiz.

İnternet sitesinde bakın ne yazıyor; “Fon operasyonlarının raporlanması ve portföy şirketleriyle olan etkileşim süreçleri tam bir şeffaflık içerisinde…yapılacaktır.

Şeffaflıktan vaz geçtik, bilançosunu bile gören yok.

Nasıl Denetleniyor?

Kendilerini Fon A.Ş konusunda konuşmaya yetkili görenler, bir şeyin değişmediğini, kamu işletmelerinin (Bankalar; BOTAŞ; PTT vb) önceden olduğu gibi kendi organları eliyle yönetildiğini söylüyor. Sayıştay Başkanı da aynı görüşte, 4 Haziran 2016’da şunları söylemiş; “Varlık Fonunun portföyünde yer alıp normal şartlarda Sayıştay’ın denetimine tabi olan kurumlar, yine tarafımızca denetlenmeye devam edecek. Fonun idari işlemleri dışında Sayıştay denetimini etkileyen bir husus yok

Yetkililerden bu sözleri duyunca ister istemez insanın aklı karışıyor: madem her şey aynı kalacaktı, neden devredildi? Sayıştay’ın denetim yetkisi kısıtlanmamış ki; neden milyarlarca liralık kamu varlığı denetlenemiyor diye yakınılıyor? Sayıştay’ın denetleyemediği Varlık Fonu Yönetimi A.Ş ile kurulacak şirketlerin portföyündeki yüz milyarlarca lira tutarındaki varlık nedir, nelerden oluşuyor?

Birisi çıkıp bu soruları yanıtlamalı…

Sayıştay Başkanı bile Sayıştay Denetimine inanmıyor. 4 Haziran 2016 tarihinde bütün haber sitelerinde aynen verilen şu sözlerden başka ne anlaşılır: “…fonun, mevzuatı uyarınca kendisini bağımsız bir denetim firmasına denetlettirmesi gerektiğini, uluslararası yatırımcı açısından bağımsız denetim raporunun önemli olduğunu kaydetti…

Sayıştay’ın varlık nedeni, TBMM’nin bütçe hakkını kullanabilmesini sağlamak. Bunu biliyordur elbette. Demek ki, Kamu kaynaklarının yasalara uygun ve kamu çıkarları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını hiç umursamıyor.

6741 sayılı Yasada T. Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi ile kurulacak diğer şirketlerin, bağımsız denetçiler eliyle denetlenmesi öngörülüyor. Böyle büyük şirketlerin denetimi için uluslararası arenada kurulmuş çok sayıda devasa şirket var. Onlardan birine parayı bastırıp şirketinizi denetlettiriyorsunuz.

Sıra ikinci aşamaya geliyor. Yasanın 6’ncı maddesinde özetle; “bağımsız denetimden geçmiş yıllık mali tablolar ile faaliyetleri Cumhurbaşkanınca görevlendirilecek konularında uzman üç merkezi denetim elemanınca, bağımsız denetim standartları çerçevesinde denetlenir” yazıyor. Yazdıkları rapor, Cumhurbaşkanına sunuluyor. Cumhurbaşkanı da her yılın Ekim ayında Meclise gönderiyor. Plan ve Bütçe komisyonunda görüşülüyor ve Şirketler denetlenmiş sayılıyor.

Bu kadarını bile yapmadılar ya da yapamadılar. Plan ve Bütçe Komisyonunda, Devlet Denetleme Kurulu raporu neden gelmiyor diye eleştirildi. Oysa Yasaya göre Meclise gönderilecek raporlarında DDK yetkili değil. Cumhurbaşkanı isterse denetletir ama Meclise sunulacak raporların üç merkezi denetim elemanınca hazırlanması gerekir. DDK üyeleri denetlemişse bile “bağımsız denetim elemanı” sıfatıyla imzalanıp gönderilmesi gerekir. Dahası, Meclise gönderilen raporların milletvekillerinden aylarca gizlendiği ortaya çıktı.

İki gün önce basında Varlık Fonunun denetimi sonucunda hazırlanan bağımsız denetim raporundan alıntılar yayımlandı. Haberlerin “Varlık Fonu denetimden sınıfta kaldı” gibi başlıklar altında yayımlanması dikkat çekiyordu.

Çok önemsemeyin. Denetim bulgusu diye yazılanlar, denetleniyor algısı uyandırmaya yarıyor. Gerçekte neler olduğunu bu raporlardan öğrenemeyiz. “…yeterli denetim kanıtı yok…” ve benzeri cümleler bu tür raporların klasiğidir.

Biz asıl şunlara bakalım. Sayıştay’ın kamu işletmeleri denetim raporları nerede? Önceleri yayımlıyorlardı; vazgeçtiler. Üstelik yayımladıklarını da sitelerinden kaldırdılar. Meclis adına denetliyoruz onlar yayımlasın diye bir gerekçe gösteriyorlar. Meclisin onayından geçen raporlar nerede? Neden yayımlanmıyor? Cumhurbaşkanlığınca Plan ve Bütçe Komisyonuna denetlenmek üzere gönderilen raporlar da yayımlanmıyor.

Denetim raporları gizlenmek için mi yazılıyor?