Al sana 2020, bize sorsan başka, patronlara sorsan başka, hangimize neyin hayal, neyin kabus olduğu değişir.

Uzaktan

Her yılın son haftası,ne yapılıyorsa, yazıp çiziliyor mu, ders mi, yayın mı, toplantı mı her ne ise işte, illa bir tamamlanan yılın değerlendirmesi yapılır, gelecek olana dair öngörüler paylaşılır. Bir bitiş, bir başlangıç tanımlanamayacak da olsa, uysa da uymasa da.

Bende de var bu nedense, takvimde yılın son yazısını hazırlıyorum diye bir 2020 yılı değerlendirmesi yapmam gerektiğini düşündüm.

Şunun şurasında beş altı gün kaldı dayanın bitiyor! 2020’yi değerlendireyim 2021’e birkaç not düşeyim diye oturdum ama hissim buydu. Sonrasında gelecek olandan da beklentim yok ama şu yıl bir bitsin artık!

Ancak elbette kendimi hislerime bırakmayacağım ve 2020’yi bir yere bağlayıp bu haftaki yazımı da tamamlayacağım. Geçirdiğimiz yılın iş, çalışma, emek gündemini pandemi belirledi malumunuz. Sermayenin ne yapıp ne edip bu hastalığı ve salgını küresel ölçekte emekçilerin ve yoksulların hastalığı haline getirdiğini gördük.

Emekçiler açısından, pandemi bir sağlık sorunu ve yaşam tehdidi olmanın yanında ya işlerini kaybetmeleri ya da çalışma koşullarının zorlaşması anlamına geldi. Çalışmaya devam edenlerden önemli bir oran uzaktan çalışmaya geçti. Küresel ölçekte bu oranın yüzde altmışlara yaklaştığına ilişkin sonuçlar açıklanıyor.

Uzaktan çalışma kavramı Türkiye’de evden çalışma ile aynı anlama gelecek biçimde tanımlanıyor. Aslında iki farklı biçimde çalışma için aynı isim kullanılıyor, evde yaptırılan parça işlerle, evden çalışılan işleri birbirinden ayırmak gerek.

Her ikisi de yasal olarak düzenlenmiş durumda, ilki Borçlar Kanunu ile “Evde İş Sözleşmesi” adlandırmasıyla düzenlenen çalışma biçimi. Diğeri ise İş Yasası ile “Uzaktan Çalışma” başlığı altında düzenleniyor ki pandemi ile gündemimize giren biçim de bu.

Yasaya göre uzaktan çalışma, işçinin (çalışan), iş görme edimini işverenin yaptığı iş organizasyonu kapsamında evinde veya teknolojik iletişim araçlarını kullanarak işyeri dışında yerine getireceği çalışma biçimi anlamına geliyor.

Uluslararası literatürde de uzaktan çalışma, işyeri dışı tüm mekanları tanımlıyor. İngilizcesi remote, mesafeli olmayı ama aynı zamanda uzaktan kontrol edebilmeyi de anlatan bir kelime.

Çalışma ilişkilerinin uzaktan olmasında da bu kontrol meselesi önemli. Yasada da tanımlandığı gibi işyeri dışında yürütülecek çalışmanın organizasyonunu, yani kurallarını, koşullarını, zamanlamasını, süresini patron belirliyor.

Bundan henüz daha bir yıl önce, işin işyeri dışında sürekliliğinin sağlanmasında bilişim ve iletişim teknolojilerinin sağladığı altyapının gelişkinliği belirleyici olduğundan, uzaktan çalışma kavramı “ileri teknolojilerin çalışma yaşamına sağladığı olanaklar”, “geleceğin işleri”, “Sanayi 4.0” gibi havalı konuların konuşulduğu toplantılarda, makalelerde falan geçiyordu.

Gel gör ki 2020, tüm bu havalı gündemi yerle bir etti ve uzaktan çalışma yöntemleri patronlar için bir tür acil durum idare aracı haline geldi. Uluslararası Çalışma Örgütü, ILO, Temmuz ayında COVID-19 Ortamında ve Sonrasında Uzaktan Çalışma başlığında bir uygulama kılavuzu yayınladı.

Bu kılavuza baktığımızda sıralanan başlıklardan uzaktan çalışmanın ne menem bir şey olduğunu da anlıyoruz. Bir kere performans ve onun kontrolü ilk sırada geliyor, bunun için de dijitalleşme ve yeni iletişim araçlarına yönelme öneriliyor. Arkasından ise, iş-yaşam dengesi, güven ve etik kurallar gibi başlıklar var.

ILO’nun kılavuzu son dokuz aydır küresel ölçekte milyonlarca insanın yaşamlarının nasıl altüst olduğunun belgesi gibi.

Üretkenliğin ve iş hızının artışı, yeni teknik ve araçlar sayesinde niteliğin iyileşmesi gerçekliği ile, angarya düzeyine ilerleyen iş yükü, özel alanları ve yaşamları istila eden denetim mekanizmaları bir arada ileliyor.

Artık altımızda pijama üstümüzde ceket gömlek, her zamankinden iyi çalışıyoruz. Mesaimiz gözümüzü açtığımızda başlamış oluyor ve amirimiz neredeyse her akşam yatıya kalıyor.

Pandemi döneminden anı kalacak iki uzaktan çalışan fotoğrafı var gözümün önünde: biri kucağında bilgisayarı, kafasında hasır şapka sırtında gezgin çantası ile kumsala uzanmış;  diğeri evinde, mutsuz çocuğu koluna asılı, dağınık masada ekran karşısında notlara gömülmüş.

Al sana 2020, bize sorsan başka, patronlara sorsan başka, hangimize neyin hayal, neyin kabus olduğu değişir.