Yeni faşizm, ABD’de Trump’la son bulamaz; 2024 seçimlerinde güçlenerek iktidara dönebilir.

Trump’ın darbe girişiminde son perde

Trump’ın darbe girişimi üzerine Sol Portal’da iki yazım yayımlandı (Trump’ın Anayasal Darbe Girişimi, 2 Ekim ve Trump’ın Yenilgisi ve “Yeni Faşizm”, 11 Kasım 2020). 

İlk yazıda Trump’ın, olası seçim yenilgisini izleyecek darbe girişimi hazırlığını, çeşitli öğeleriyle açıklıyordum.

İkinci yazı ise seçim sonuçları belli olunca yayımlanmıştı. Biden, eyaletlerde ve toplam oylarda öylesine açık farkla öndeydi ki, darbe girişimini sürdürmek fiilen imkansız görünüyordu. Ben de “anayasal darbe girişimi tutmamıştır” tespitini yapıyordum. Yanılmışım. Trump pes etmedi; darbe girişimini 6 Ocak 2021’ye kadar sürdürdü. 

Bu yazıda bu girişimin sonraki aşamalarını değerlendireceğim. 

Niçin bir 'darbe'? 

Türkiye’de Saray iktidarı ve yandaşları, bugünlerde bir “darbe psikozu” içinde… 6 Ocak’ta Washington’daki Kongre Binası’nın (“The Capitol’un) Trump taraftarlarınca işgalinden de (nedense) tedirgin oldular. Tuhaf bir itirazları da var: “Bu nasıl darbe; asker nerede?” 

Eski Sovyet blokunda, Latin Amerika’da emperyalizm tarafından desteklenen, sivil, hatta anayasal darbeleri göz ardı ediyorlar.  

Trump’ın son darbe girişimi de, “anayasal darbeler türü”ne bir katkı olacaktı: Yasal, meşru bir seçimi açıkça yitiren bir başkan, devlet aygıtını ve faşist kalabalıkları kullanarak anayasal kurallar içinde iktidarını korumaya çalıştı; başaramadı.

Devlet aygıtı nasıl kullanıldı? Cumhuriyetçi Parti’nin yönetimde olduğu eyalet valileri seçimleri yürütecek; sonuçların denetimini ise ve Trump’ın atadığı yüzlerce federal yargıç, sağcı üyelerin (6 / 3 farkla) çoğunlukta olduğu Yüksek Mahkeme üstlenecektir. 

Ne var ki, sayısız itiraza rağmen seçimin yürütülmesinde, oy sayımlarında Turmp’ın atadığı yargıçlar dahi hiçbir usulsüzlük belirleyemedi. Oylar tekrar, tekrar sayıldı; mahkemeler tüm itirazları geçersiz buldu. ABD Yüksek Mahkemesi de iki başvuruyu reddetti. Seçmen Kurulları belirlendi; Cumhuriyetçi valiler tarafından da onaylandı; kesinleşti. 

Anayasal darbe girişimi başarısız oldu.

Anayasal, yasal sınırlar aşılıyor

Trump yenilgiyi kabul edemezdi. Darbe girişimini anayasal sınırları da açıkça çiğneyerek sürdürdü. 

Georgia’nın Cumhuriyetçi Eyalet Sekreteri’ne açtığı telefon nereye kadar gideceğini gösterdi. Washington Post’ta yayımlanan ses kaydında Trump’ın şöyle konuşuyor: “Georgia’da kazandık; ama bana 11.780  oy gerekiyor; bizim oylardan bir fazlası…” Trump’ın tepkisi, ister istemez Mart 2019 İstanbul Belediye Başkanı seçimine, “mutlaka bir şeyler var; ama nedir, bilemiyoruz…”  gerekçesiyle itiraz eden AKP yetkilisini hatırlatıyor.

Georgia’da Cumhuriyetçilerin itirazları nedeniyle oylar iki kere tekrar sayılmış; Biden’ın 11.799 farkla eyalet seçimini kazandığı kesinleşmiştir; ama Trump eyalet yönetiminden bir fazla sayıda sahte oy istemektedir. Sonucun kesinleştiği, yasal olarak değiştirilemeyeceği anlatılır. Trump da son adımını atmaya karar verir. 

Anayasa’ya göre, eyaletlerdeki Başkanlık seçim sonuçları Kongre’nin ortak oturumunda biçimsel olarak onaylanır ve kesinleşir. Bu toplantının Başkan Yardımcısı tarafından yönetilmesi öngörülmüştür. Trump, Başkan Yardımcısı Mike Pence’i bu son aşamada anayasal ihlali yürütmekle “görevlendirir”: Pence, 6 Ocak 2021’de Kongre toplantısını yönetmeye başlayacak; ancak “seçim sonuçları şaibelidir” gerekçesi ile tamamlamayacak; oy dökümü tutanaklarını geriye (eyaletlere) yollayacaktır. 

Trump, faşist güruhları da harekete geçirecektir. Kongre toplantısıyla aynı gün, taraftarlarını Washington’da mitinge çağırır. Sloganı “stop the steal (“oyların çalınmasını önleyin”) olan miting, Kongre toplantısını baskı altına alacak; Pence “olmayan yetkisini” kullanarak toplantıyı sonuçlandırmayacak; Biden’in başkanlığı kesinleşmeyecek, Trump görevine devam edecektir. 

Mike Pence bu aşamaya kadar Trump’ı desteklemişti. Ancak, sistemin güç odakları, bu adıma onay vermedi. 

Kritik bir hamleyi ABD’nin halen hayatta olan Cumhuriyetçi ve Demokrat on eski savunma bakanı yaptı. Washington Post’ta ortak imzalı bir makale yayımladılar. Aralarında Trump’ın önceki iki bakanı (Jamie Mattis, Mark Esper) da yer aldı.

Makale ciddi bir uyarı içerdi: “Seçim sonuçlarını sorgulama zamanı geçmiş; Anayasa’nın öngördüğü aşamayı tamamlama zamanı gelmiştir. ABD silahlı kuvvetlerini seçim ihtilaflarına karıştırmak anayasa-dışıdır. Bu tür önlemlere karışan sivil ve askerî görevliler cezaî sorumluluk taşıyacak; hesap vermek zorunda kalacaktır.”

Mike Pence bu noktada tavır değiştiriyor. Kongre toplantısını anayasal olarak tamamlamak zorunda olduğunu açıklıyor.

Kongre Binası’nın işgali

Senato ve Temsilciler Meclisi’ni içeren Washington’daki Kongre Binası her türlü olasılığa karşı eğitimli, tam teçhizatlı 2300 polis tarafından korunmakta imiş. Demokrat Partili Washington Belediye Başkanı, miting günü Kongre’nin güvenliğini sağlamak için ulusal muhafızlardan destek istemiş; Pentagon kabul etmemiş. 

Trump seçmenlerinin, ırkçı, aşırı-sağ tüm örgütlerin yer aldığı; büyük bir kalabalığın katıldığı mitinge, Trump hitap eder; konuşmasının sonunda “Kongre’yi işgal” çağrısı yapar: “Zayıf kalırsak ülkemizi geri alamayız. Şimdi Kongre Binası’na yürüyeceğiz.  Ben de sizinle geleceğim. Orada kahraman senatörlerimizi, temsilcilerimizi   alkışlayacağız. Mike Pence’in yapması gereken tek şey onları [tutanakları] eyaletlere geri göndermektir. Biz de kazanmış olacağız. Yap şu işi Mike! Aşırı cesaret göster.”

Kalabalık Kongre Binası’na yürür; çok sayıda insan kolaylıkla binaya, “Pence asılmalı” sloganlarıyla girer; Demokrat Parti’den temsilcileri aramaya başlar; ofislerini talan eder.  

QAnon liderlerinden Jake Angeli, Kongre Binası işgalcileri arasında

Senato toplantı halindedir. Görevliler salona girişi kilitler; Mike Pence, senatörler, izleyiciler gizli bir geçitten güvenli bir mekâna geçirilir. Bir gazeteci, bu süreci ve üç kutudaki seçim tutanaklarının Kongre görevlileri tarafından güvenceye aldığını aktarıyor (Andrew Taylor, AP, 8 Ocak 2021). Bir hafta sonra Demokrat Parti’den üç temsilcinin korona testleri pozitif çıkacaktır. 

Çatışmalarda biri polis beş kişi ölür. Bu noktada Mike Pence devreye girer; Trump’ın yetkilerini üstlenir. Adalet ve Savunma bakanlıklarına talimat verir; federal güçler (Ulusal Muhafızlar, FBI vd) Kongre Binası’nı boşaltmaya çağrılır. Dört saat sonra işgal son bulur. Kongre toplantısı yeniden başlar. 

Sabaha doğru Mike Pence, Seçmenler Kurulu (“Electoral College”) tarafından Joe Biden’ın başkanlık seçimini kazandığını belgeleyen kararın Kongre’de onaylandığını duyurur.

'Yeni faşizm'in geleceği?

ABD sermayesi, kolektif iradesini oluşturdu; devlet aygıtı devreye girdi; Trump’ın darbe girişimi anayasal sınırları zorlamaya başlayınca önlendi.  

Beyaz Saray’dan, kabineden istifalar gerçekleşti. Sonuna kadar Trump’ı destekleyen Cumhuriyetçi Parti de büyük ölçüde “hizaya geldi”. Demokrat Parti, Trump’ın yargılanarak azil (“impeachment”) sürecini başlattı. Temsilciler Meclisi’nde on Cumhuriyetçi’nin oylarını da aldı. Cumhuriyetçi Senato Başkanı McConnell de karşı çıkmamakta; sadece gündemi 20 Ocak sonrasına taşımaktadır. 

Kongre Binası işgaline katılan “ayak takımı”nın linç çağrıları, “tüm siyasetçileri lanetleyen” şiddete dönük tepkileri, Kongre üyelerinin çoğunu ürkütmüştür. 

Farklı senaryolar tartışılabilir: Trump, Biden’a değil de sosyalist Sanders’a karşı yarışsaydı veya Biden’in seçim galibiyeti tartışmalı sınırlarda kalsaydı ne olurdu?  

Daha önemli bir sorun da var: Anketler Trump’a oy veren seçmenlerden dörtte üçünün, 50 milyonluk bir kitlenin, “seçimlerin “çalındığı”na kesinlikle inandığını ortaya koymuştur. Bu kızgın, çoğunluğuyla emekçi kalabalık, ABD siyaset kurumlarına inancını yitirmiştir. Sınıfsal kaynakları olan kızgınlığını, “elitlere, liberallere, Washington’a, devlete” yöneltmektedir.   

2020 ortamında yeni-faşizmin (Trump’ın, Cumhuriyetçi Parti’nin) sahiplendiği bir kitle… Büyük sermaye tarafından sahipsiz bırakılabilir mi? Adım adım yeşermekte olan sosyalist solun boşluğu doldurma tehlikesi önlenmelidir. 

Yeni faşizm, ABD’de Trump’la son bulamaz; 2024 seçimlerinde güçlenerek iktidara dönebilir. Temsilcisi Cumhuriyetçi Parti’dir. Herhalde Trump kadar faşist, daha dengeli bir aday bularak seçime gidecektir. ABD’deki yeni-faşist örgütlerin Avrupa’daki gibi partileşerek siyasete doğrudan ağırlığını koyması güçtür. İşlevleri, gerektiğinde (6 Ocak’taki gibi) meydanlara, kritik mekânlara hâkim olmaktır.