Milyarlarca dolarlık fonları üleşenler halka, sanat emekçilerine sıra gelince “taş kemirin” diyorlar.
15 bin sanat emekçisi çaresizlikler içinde kıvranırken IBAN yoluyla halktan topladıklarını “sanatçı” dedikleri bir avuç tapınmacı sürüye güzellediler.

Taş kemirin…

Beşinci ay bitiyor, virüs milyonlarca insana bulaştı, binlercemiz öldü, bela yüzünden yüreği ağlamayan ülke yok.

Gördük ki insan hayatlarının paraya eş değer olduğu bu kahrolası dünya düzeninde yaşam hakkı yok.

Bakın dünya haritasına kırmızıya boyanmamış ülke göremezsiniz.

Salgının bitirildiği işaretinin olduğu tek ülke Küba.

AKP’nin ülkemize yaşattığı ise koca bir yalan.

Ta ilk günden ‘süreci iyi yönetiyoruz her şey kontrol altında’ diye en üst perdeden yapılan tüm açıklamaların karşılığı olmadığı belliydi.

Açıklanan rakamlarla halkın yaşadıkları hiçbir zaman örtüşmedi.

Vatandaşına maske bile dağıtamayan bir akıl yönetiyor ülkeyi.

Bu günlerde yaşadığımız ise normalleşme filan değil anormalleşme. Batan gemilerini emekçilerin alın-terlerini buhar yaparak yürütmenin peşindeler.

Ekonomik iflasın tüm faturasını yoksullara, işçilere, emekçilere kesenler salgını da fırsata çevirip milyonerlerin kasalarının dolması için ülkenin tüm kaynaklarını seferber ettiler.

Bu yalan imparatorluğunun talan düzeninde ezilenler işçiler, yoksullar, işsizler ve sanat emekçileri oldular.

Milyarlarca dolarlık fonları üleşenler halka, sanat emekçilerine sıra gelince “taş kemirin” diyorlar.

15 bin sanat emekçisi çaresizlikler içinde kıvranırken IBAN yoluyla halktan topladıklarını “sanatçı” dedikleri bir avuç tapınmacı sürüye güzellediler.

Esnaf, köylü borç batağında çaresiz kalmışken onlar yandaş şirketlerin ceplerini doldurmayı öncelediler.

Halka ‘kredi kolaylığı sağladık’ deyip insanlığın geleceklerini ipotek altına aldılar.

Halen geçilmeyen köprülerin, yolcu güvenceli havaalanlarının ve hasta garantili şehir hastanelerin parasını halk ödüyor.

Devletin kasasının tamtakır olduğunu, sürekli para basıldığını, kredi almak için dünyada dilencilik yapıldığını, hiçbir ülkenin tek kuruş vermediğini, Katar ile özel anlaşmalar yapıp topraklarımızın bir avuç kan emici Katar sermayesine peşkeş çekildiğini sizler de okuyorsunuzdur. Kendi ülke topraklarının üç katı kadar memleketimizden toprak satın almışlar.

Maden arama için verilen ruhsatlara karşılık aldıkları üç kuruşluk kan parasıyla dağlarımız, ormanlarımız talan ediliyor.

Kanal İstanbul olmuş Katar İstanbul.

Halk kıvranıyor, pahalılık, işsizlik altında can çekişiyor.

Bunları yazınca ‘sanatçılar ağlaşıyorlar’ diyorlar.

Hayır, ağlaşmıyoruz ama ant olsun ki bu sömürü düzenini başınıza yıkacak milyonlarca insan meydana çıktıklarında, asla yalnız kalmayacaklar.

Virüs denen belanın, düzenin ta kendisi olduğunu halen anlamamış olanlara ise iyi seyirler.