Okulların salgın önlemleri alınarak açılması iyi bir planlama ile hiç de zor değil. Bu konuda hevesli olmamalarının tek bir açıklaması var, emekçilerin çocuklarını da eğitimlerini de ve hatta can güvenliklerini de zerre umursamıyorlar.

Okullar açılmalı mı?

Ziya Selçuk’un son açıklamalarına bakılırsa pandemi döneminde eğitim çalışmalarından dolayı bakanlığa yıldızlı pekiyi vermemiz gerekiyor. Öğretmenler için geliştirici ve doyurucu, çocuklar için ise kaliteli bir eğitim için türlü seçenekler sunan gelişkin bir model için her şey hazırmış.

Ufacık bir sorunumuz vardı sadece, çocuklarımız internet erişiminde sorun yaşadığından bir kesim bu kaliteli hizmetten yararlanamıyordu: “16 milyon çocuğun erişimiyle alakalı problem görünmüyor ama yaklaşık 1 buçuk milyon çocuğun erişim sorunu var, bunu biliyoruz” dedi. Oysa bundan üç ay önce meclise sunulan soru önergesine verilen yanıtta 8.7 milyon çocuğun, yani eğitim alması gereken çocukların yarısının bu hizmetten faydalanamadığı ortaya çıkmıştı. 8.7 milyon çocuk ne yapıyordu o sırada, biz de bunu biliyoruz!

Bakan, “Eğitimde asıl yük öğretmen maaşı ile ilgilidir” de dedi. Atanamayan binlerce öğretmenin olduğu, yoksulluk sınırında yaşamaya mahkum edildiği, özel okullarda sömürüldüğü bu ülkenin Milli Eğitim Bakanı’na göre aksayan işlerin sorumlusu öğretmenlerdi! Öve öve bitiremedikleri EBA için öğretmenler ise farklı şeyler anlatıyor: “EBA’da uygulamada yaptığınız her paylaşımdan puan alıyorsunuz…Sisteme girerken, bir öğrencinizin paylaşımını beğendiğinizde dahi puan alıyorsunuz. Bu sebeple öğrenciler ve öğretmenler puan almak için yarışır hale geldiler. Öğretmen arkadaşlarımız öğrencilerine, okul idaresi de bize sürekli EBA’yı kullanma yönünde uyarılar yaptılar. Okullar da EBA’yı kullanım sürelerine göre puan alıyorlar aynı zamanda.”

Çocukların arkadaşlarına, öğretmenlerine, okullarına hasret kaldığı, eve kapandığı ve yalnızlaştığı bu zorlu günlerde bile hizmetten yararlanabilen şanslı kesimin payına düşen de anlamsız bir rekabetin içinde kaybolmakmış demek…

Dünyada da durum farklı değil. UNICEF’in raporuna göre pandemi süresince tüm dünyada 463 milyon çocuk uzaktan öğrenmeye ulaşamadı. En yoksul hanelerde bu oran %70-80 arasında değişiyor. Çocukların tek derdi internet erişimi de değil, ev işlerini yapma ya da çalışma zorunluluğu da öğrenimin devamını engelleyen nedenlerden. İşte bizde de dünyanın geri kalanında da 21. yüzyıl ileri kapitalizminin gerçek yüzü.

Okul çocuklara sadece bilgi akışını sağlayan bir kurum değil, olamaz. Özellikle küçük çocuklar için evlerinden ayrıldıktan sonra en uzun süreyi geçirdikleri ve dolayısıyla yeni bir güvenli alandır okul. Temel bakım verenleri dışında bir başka büyüğe güvenmeyi öğrenir, sever ve bağlanırlar. Kendi dünyalarından çıkıp yaşıtlarını tanırlar, bir arada yaşamayı, bir başkasının sınırlarına saygı duymayı öğrenirler. Okul, bir çocuğun sağlıklı fiziksel, zihinsel ve ruhsal gelişimi için vazgeçilemez bir uğraktır. 

Bugün dünya çapında yapılan çalışmaların sonuçları okulların açılması ile salgının yayılması arasında doğrudan bir bağlantı kurulamadığını söylüyor. Özellikle ilkokul çağındaki küçük yaş gruplarının virüsü erişkine bulaştırma oranının çok düşük olduğu, ergenliğe yaklaşırken bu oranın erişkine benzer bir biçimde arttığı da iddia ediliyor. 1

Uzmanlar çocukların hem beden hem de ruh sağlığı açısından okulların açılması gerektiği konusunda uzlaşıyor, gerekli önlemler alındığı takdirde diye ekliyorlar. Buna okulların kapanması ardından çocuklarını bırakacak yer bulamayan, bu nedenle işini bırakmak zorunda kalıp ciddi geçim sıkıntısı yaşayan ya da çalışmaya devam edebilmek için çocukları evlerde yalnız bırakan milyonlarca emekçiyi de katalım. İşyerlerinde, toplu taşıma araçlarında, kafe-restoranlarda, alışveriş merkezlerinde salgın yokmuşçasına bir serbestlik yaşanırken çocukların ve ebeveynlerin böylesi bir çıkmaza itilmesini açıklayacak hiçbir bilimsel veri yok ortada. 

Okulların salgın önlemleri alınarak açılması iyi bir planlama ile hiç de zor değil. Bu konuda hevesli olmamalarının tek bir açıklaması var, emekçilerin çocuklarını da eğitimlerini de ve hatta can güvenliklerini de zerre umursamıyorlar. Ayakta kalanlarla yola devam edecekler. En başından beri taktikleri bu. Daha fazla izin vermeyelim! Okullar açılmalı, çocuklar öğretmenlerine ve arkadaşlarına kavuşmalı. En az erişkinler kadar onların da sosyalleşmeye ve paylaşmaya ihtiyaçları, bunun da ötesinde hakları var.

  • 1. Yazıdaki bilimsel verilerin sonuçlarına ilişkin değerlendirmede Türk Tabipleri Birliği tarafından 18 Ağustos 2020’de hazırlanan “Pandemide Okul Sağlığına İlişkin Uzman Görüşleri” başlıklı metinden yararlanılmıştır.