'Akbabalar insanlık dışı düzenin kurbanı olan emekçilerin üzerinde uçmuyor, ABD emperyalizminin üzerinde uçuyor.'

New York’un üzerinde akbabalar uçuyor!

Akbabaları Amerikan Vahşi-Batı filmlerinden biliriz. Eğer uzaktan dairesel uçuşlar yapan akbabalar görürseniz orada bir leş var demektir.

Şimdi New York’un üzerinde uçarken görüntülendiler.

Uzaktan bakıp şunu anlıyoruz:

Akbabalar insanlık dışı düzenin kurbanı olan emekçilerin üzerinde uçmuyor, ABD emperyalizminin üzerinde uçuyor.

ABD ekonomisinde %5’lik bir daralma bekleniyor. Ama bu iyimser bir tahmin, tahminler kapitalist merkezler tarafından yapılıyor ve çarpan etkisini, oluşacak kısır döngüleri göremiyorlar.

Daha birkaç hafta önce bu köşede işsizlik fonuna başvuranların sayısı 6 milyonu buldu demiştik, şimdi 30 milyonu geçti. Bu da başvurabilenler! Başvurmayan ve vuramayanlarla birlikte durumun çok feci olduğunu anlayabiliyoruz.

ABD emperyalizminin sonu geliyor.

ABD işçi sınıfı bu süreçte artan öfkesi, bilinci ve örgütlülüğü ile son noktayı koyacak. Bunu şu anda hiçbir aktüel haber kanalı yazmıyor, tarih bilimi söylüyor.

Ayrıca ABD güdümündeki son birkaç yıldır Latin Amerika’yı kontrol etmeyi başaran sağ iktidarların da emekçi halkların kalkışmasına direnemeyeceğini söyleyebiliriz.

Ancak siyasi olaylar, “iktisadi kriz çıktı ve emekçiler ayaklanıp düzeni yıktılar” sadeliğiyle gelişmiyor. Birçok ara durak, düğümler, ileri-geri hamleler, açılıp kapanan meşruiyet krizleri ile ilerliyor süreç.

Bu düğümlere ilişkin birkaç aday var.

Bunlardan biri, petro-dolar egemenliğinin tehdit altında olmasıyla ilgili. Bu tehdit yeni değil, 2008 krizinden bu yana emperyalist sistemde dolar zaten bir basınç altındaydı.

Çok kısaca; 1973 petrol krizinde ABD diğer emperyalist devletler karşısındaki açık ara gücüne güvenerek bir hamle yaptı, hem doların altın karşılığını iptal etti, hem de Suudi Arabistan’ı koruma karşılığında petrol ticaretini dolara bağladı. Bu şekilde aslında karşılıksız olarak basılabilen doların emperyalist dünyanın rezerv parası olma iddiasını korudu.

Şimdi pandemiye bağlı çöküşün petrol fiyatlarını dibe vurmasıyla sürece yeni bir dinamik ekleniyor. ABD’nin kaya-petrolü ve gazı üreten şirketleri sırayla iflas ediyorlar. Bütün stoklar ağzına kadar dolmuş durumda. Petrol şirketleri ABD yönetimine Suudi Arabistan’dan petrol alımını durdurması için baskı yapıyor.

Bunu göze alamayabilirler, ama bu bağlantının kesilmesinin çok boyutlu sonuçları olacaktır. Bunlardan biri doların emperyalist mali düzenin başat parası olmaktan çıkmasıdır.

İkinci düğüm ise, gözümüzün önünde gerçekleşiyor: ABD ve müttefikleri, Avustralya, Almanya, Fransa ve Hindistan, Çin’i pandemiden dolayı suçluyorlar ve yaptırımlar öngörüyorlar.

Avustralya Çin’in rolünü araştıracak bağımsız bir kurul istedi. Trump Çin’de bu virüsün üretildiğine dair kanıtlar var elimde diye insanların gözüne baka baka uydurdu. Bazıları ise ABD’nin Çin’e olan borçlarının silinmesini tazminat olarak talep etti.

Biliyorsunuz, günümüz emperyalist düzeninde ABD yüksek tüketimi nedeniyle dış ticaret açığı veriyor ve bunu başta Çin’den olmak üzere borçlanarak kapatıyor. En borçlu olduğu ülke ABD devlet tahvillerini alan Çin, 1 trilyon 250 milyar dolar civarında bir borçtan bahsediliyor.

Tabi ki savaşsız hiç kimseye tazminat ödetemezsiniz bugün.

Trump yönetiminin Çin ile olan gerilimi iç siyaset malzemesi olarak kullanması çok olası. Ne de olsa 2020 başkanlık seçimlerinin yapılacağı yıl.

Ama ya şeytan dürterse, Rusya’nın petrol krizinden dolayı zayıf düşmesini, ABD, AB ve Hindistan arasındaki ittifakın pandemi esnasında pekişmesini son bir şans olarak görürse Çin’den kurtulmak için…

Nereye varacağını görmek için daha fazla veri biriktirmek gerekiyor.

Ama beklemiyoruz, düzenin çöküşünü karşılamak için her yerde örgütleniyoruz.