ABD ve müttefikleri emperyalist rekabette kritik gördükleri bir bölgeye cihatçı bir örgüt yaratarak yönlendirmeye başlarlar.
İkinci aşamada örgüt korkunçluğunu adeta şov yapar gibi gösterir.

Mozambik’te cihatçı saldırıların altında ne var?

Bu hafta Mozambik’teki cihatçı bir örgütün katliama varan saldırılarının altında ne var diye soracağız.

Halkımız genellikle olay yeri Türkiye’den ne kadar uzaksa o kadar az ilgilenir, adeta Kepler’in yasaları gibi, mesafenin karesiyle orantılı olarak okuma oranı azalıyor!

Ama nasıl evrenin her yerinde aynı fizik yasaları geçerliyse, dünyanın her yerinde de emperyalizm benzer mekanizmalar geliştiriyor ve burada bunları anlamaya ve genellemeye çalışıyoruz.

Son dört senedir IŞİD’e biat eden radikal İslamcı bir örgüt Mozambik’in kuzeyinde, aşağıdaki haritada görülen Cabo Delgado bölgesinde terör estirmeye başladı.

Şekil 1

Güneydoğu Afrika’da Mozambik’in konumu görülüyor. Hint okyanusundaki uzun sahil şeridi ile dikkat çekiyor ve karasal bağlantısı olmayan diğer Afrika ülkelerinin limanı olarak da işlev görüyor. Ülkenin kuzeyindeki Cabo Delgado bölgesi ise zengin doğal gaz kaynakları ile biliniyor.

Bu örgütün 2017’de başlayan şiddeti nedeniyle 2500 civarında kişinin öldürüldüğü ve 700 binden fazla kişinin bölgeden göç etmek zorunda kaldığı söyleniyor.

Görgü tanıkları, Irak ve Suriye’dekine benzer bir gaddarlıktan bahsediyorlar. Örneğin, 11 yaşındaki çocukların kafalarının annelerinin gözleri önünde kesilmesi gibi.

Örgütün programını kimse bilmiyor ama halkın yoksulluğunu ve adaletsizliğini bir paravan gibi kullandıkları anlaşılıyor.

Örgütle mücadelede çaresiz kalan Mozambik yönetimi Avrupa Birliği’nden yardım istedi. Geçen hafta ise ABD ile yapılan anlaşmada ABD özel kuvvetlerinin Mozambik ordusuna yardımcı olacağı açıklandı.

Şekil 2

Cihatçıların saldırıları ve bölgede yaşanan çatışmalar sonucunda yıllara göre yaşamını yitiren insan sayısı görülüyor.

Yaşanan trajedinin nedenini anlamaya çalışacağız, ama önce ilk kez bu köşede Mozambik’ten bahsedildiği için biraz tarihine bakalım.

Portekizli Vasco de Gama Hindistan yolunu keşfederken Mozambik’e gelir. Afrika’ya ilişkin önyargılarımızın tamamen dışında, Mozambik adalarına da yayılmış denizaşırı ticaretle uğraşan bir kültürle karşılaşır. 

Vasco de Gama belki Avrupa merkezli düşünce için büyük bir kâşif olabilir ama dünyanın bu tarafında çaplı bir katil ve işgalci olarak biliniyor. Mozambik 400 sene Portekiz’in sömürgesi olarak kalır. Yerel halkın insanlık dışı bir muamele gördüğü, köle olarak pazarlarda satıldığı, halkın genel olarak soyulduğu bir 400 yıl, dile kolay. Bu süre Mozambik’in resmi dilinin neden Portekizce olduğunu açıklıyor.

Bağımsızlık mücadelesi geç gelir. Mozambik Kurtuluş Cephesi ancak 1962’de kurulur. Aşağıda 1969’da Portekiz gizli polisince bombalı saldırıyla öldürülen cephenin lideri Eduardo Chivambo Mondlane’nin hatıra pulu var. Geçerken saygıyla analım.

Şekil 3

Mozambik Kurtuluş Cephesi Frelimo’nun ilk lideri Eduardo Chimavambo Mondlane adına 2009’da basılan hatıra pulu.

Saygıyla anacağımız bir diğer konu ise 1974’te Portekiz’de gerçekleşen Karanfil Devrimi. Devrimciler ve Mozambik Kurtuluş Cephesi arasındaki anlaşma sonucunda Mozambik bağımsızlığını kazanır ve 1975’te Mozambik Halk Cumhuriyeti kurulur. Sovyet dostu olan Mozambik sosyalist-halkçı bir yönelime girer. 

Ancak Mozambik halkı yine de huzura kavuşamayacaktır. Emperyalizm ve o zaman ırkçı Güney Afrika rejimi tarafından desteklenen anti-komünist Renamo’nun yol açtığı iç savaş yıllarca sürer.

1990 sonrası kapitalizme geçiş ile iç savaş sonlanır.

Artık Mozambik’in daha önce Nijerya’da gördüğümüz gibi giderek palazlanan bir burjuvazisi vardır. 

Ama Mozambik emekçi halkının başı yine beladan kurtulmaz. Çünkü dev kömür rezervlerinin, alüminyum, altın gibi maden yataklarının yanı sıra Mozambik’in kuzeyinde Afrika’nın üçüncü büyük petrol ve doğal gaz kaynakları keşfedilir. Bütün uluslararası enerji tekelleri bölgeden pay kapmak için yığılırlar. LNG (sıvılaştırılmış doğal gaz) olarak ihraç edilen doğal gazdan Mozambik’e ancak %15 gibi bir pay kalacaktır.

Mozambik ile zaten tarihsel bağları olan Çin bu aşamada devreye girer. Çünkü zengin kömür yataklarının yanı sıra doğalgazın da asıl müşterisidir. Ayrıca Afrika pazarının başlıca kapılarından biridir Mozambik.

Çin usulü ucuz kredili borçlar, ikili anlaşmalarla demiryolu, liman ve baraj inşaatları hızlanır. 2016’da Mozambik Devlet Başkanının Çin’e yaptığı beş günlük ziyarette çok başlıklı bir ikili anlaşma imzalanır. Askeri işbirliğinden endüstri bölgelerine kadar geniş bir anlaşma. Ve Çin kuzey Mozambik’te doğal gaz çıkarma işine de girmek ister.

Aşağıdaki grafik 2013’ten 2017’ye Çin’in Mozambik’e yatırımlarındaki artışı gösteriyor.

Şekil 4

Çin’in Mozambik’e yaptığı yatırımların nasıl 2017’de birden arttığı görülüyor. Sonraki yıllarda da artarak devam ediyor.

Şimdi Şekil 2’de artan terör saldırılarının başlangıcı ile 2017’de Çin’in fırlayan yatırımlarını bir arada düşünün. Bütün bunlar cihatçı örgütün ABD tarafından yönlendirilebileceği şüphesini doğuruyor.

Elimizde sağlam bir kanıt olmadığı söylenebilir, doğru.

Ancak daha önce Nijerya’daki Boko Haram örgütünün benzer bir şekilde kullanılabileceğinden bahsetmiştik. Afganistan’dan Suriye’ye bu konuda büyük bir kanıt yığını birikti.

ABD ve müttefikleri emperyalist rekabette kritik gördükleri bir bölgeye cihatçı bir örgüt yaratarak yönlendirmeye başlarlar.
İkinci aşamada örgüt korkunçluğunu adeta şov yapar gibi gösterir. Suriye’de turuncu elbise giydirilmiş esirlerin kafasının kesilmesi gibi.

Sonra artık medya aracılığı ile korkunçluğu herkesin kafasına kazınmış örgüte karşı ABD ve müttefikleri savaş açarlar, siyasi ve askeri hegemonyalarının bahanesi ve meşru gösterilen zemini ortaya çıkar.

Nasıl renkli “devrim”ler emperyalizmin geliştirdiği bir teknoloji ise, cihatçı terör de benzer bir teknoloji olarak icat edilmiş ve uygun olan her yerde kullanılıyor gözüküyor.