Düzen muhalefeti AKP’nin karşıtı değil müttefikidir. Bildiri de, içeriğindeki doğrulara karşılık bu kapsama girdi. Başlığıydı, tarihiydi, bunlar detay.

Kullanışlı ulusalcılar

Darbe tehdidi mi, “Yüce Türk Milleti”ne seslenen bir bildiri mi, yoksa masum bir basın açıklaması mı? Önceki gün, amiral açıklamasının yayınlanacağı tarihin karanlık bir biçimde değiştirildiği ve imza istenen versiyonda öyle bir seslenme başlığının bulunmadığı iddiasıyla kapandı. Bildiriye, listede yer alacak bazı isimlere güvenmediği için imza vermediğini söyleyen bir başka emekli amiral, ekranda ortaya attı bu enformasyonu.

Önemli mi? 

Bir açıdan çok da değil. Geçtiğimiz hafta sonu bir toplantıda, “bir grup asker şu şu şu konularda açıklama yapacakmış, diye duysaydım, yeni mi aklınız başınıza geldi” diye düşünürüm demiştim. AKP’nin Amerikancı manevrasını eleştirmek NATO ordusunda kariyer yapmış, emekli de olsa, ancak düzen muhalefeti denebilecek bir alanın içinde hareket eden kişilere kaldığında, oradan memleketin hayrına bir şey çıkmadığını defalarca gördük. Tersine bu tür girişimler, birinci olarak, AKP’yi meşrulaştırmaya yaradı bugüne kadar. 

Hatırlayın; Anayasa Mahkemesi şeriatçı partiye parmak sallayıp suç odağı olduğuna ama kapatılmasına gerek olmadığına karar verirse, şeriatçılık aklanmış olur. Cumhuriyet mitinglerinde alanları dolduran on binler bir kapalı görüşmede satılırsa, sonuç kitlelerin öfkesinin boşaltılmasından başka bir şey olmaz. Sadece askerlerden söz etmekle yetinmeyeyim; düzen muhalefeti zamanında birinci ağızdan laikliğin tehlikede olmadığını ilan ederken, kitlelere güven vermiş değil şeriatçı partiye “devam et” demiş oluyordu. 

Örneği çok, uzatmaya gerek yok. Düzen muhalefeti AKP’nin karşıtı değil müttefikidir. Bildiri de, içeriğindeki doğrulara karşılık bu kapsama girdi. Başlığıydı, tarihiydi, bunlar detay. Ama düzen siyasetinin zamanında sol bir tını vermek üzere ulusalcı denilen kanadının gericilik için ne kadar kullanışlı olduğunu anlamak açısından biraz üstünde durulabilir. 

Aslında bir grup emekli subayın Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenlik belgelerinden birinin tartışmalı hale getirilmesine itiraz etmek için, üstelik meslekleri gereği gayet de iyi bildikleri bir konu söz konusuysa ortak metin yayınlamaları normaldir. Biz siyasetin zenginlerin, emperyalistlerin, şeriatçıların tekelinde olmadığını savunuyor, tüm topluma yayılmasına uğraşıyoruz. Dahası, siyasal meşruiyetin nerede dışına çıkıldığı “kim demiş” ile değil “ne demişe” bakarak belirlenmelidir. Örneğin sosyalizm toplumu özgürleştirmek için insanın insanı sömürmesini, ırkçılığı, ayrımcılığı, savaş kışkırtıcılığını ve bunların savunulmasını ya-sak-la-ya-cak. Amirallerin Montreux tezi, ABD emperyalizminin karşısında konumlanmıştır ve eğer bildiriyi lanetleyen, kovuşturma açan veya alaya alan boy boy Amerikancıyla karşılaştıracaksak, bunlara göre defalarca daha meşrudur.

Ancak akıllarının şimdi mi başlarına geldiği yine de sorulmak zorunda. Bildiri, yukarıda belirttiğim gibi siyasette belli bir akıma denk düşmektedir ve bu akım AKP’nin yeni-Osmanlı inşa çalışmaları çerçevesinde Batılı emperyalistlerle didişmesinden heyecana kapılmıştı! Bu akımın bir ucu, ülke çıkarları ve ulusal egemenlik dendiğinde büyük güçler arasında denge oyunu veya köşe kapmacadan başka bir perspektife sahip olmayan tuhaf bir Avrasyacılıkla maluldür. Bu akımın içine karışmış samimi yurtseverler de olabilir, ama bir “kanat” oluşturdukları bugüne dek görülmüş şey değildir. Bu akım, AKP’nin karşıdevrim ortağı Fethullahçılarla bozuşmasında antiemperyalist koku keşfetmiş, heyecana kapılmış ve iktidarın yanına koşmuştur. Koşarken de bütün devlet kademelerinde olduğu gibi orduda da Gülen tarikatının AKP tarafından baskılanmasının yalnızca diğer tarikatların önünü açacağını görmemek için gözlerini kapatmıştır. Bu akım, bir türlü bitmeyen “Fetö operasyonlarının” irticaya karşı mücadele olduğunu iddia ederek gerçeklikten kopuşunu tamamlamış ve bir yandaşlık müessesesi haline gelmiştir. İnanılmaz geliyor, ama AKP’nin tasfiye ettiği eski Cumhuriyetin en kalifiye kadrolarının kahvehanede her el dönüşünde “bu kadar da olmaz be” diyecek kalibrede oldukları anlaşılmaktadır. 

Eğer önceki akşam imzasını sakınmış bir emekli amiralin –mantıksız görünmeyen- iddiasının aslı varsa, bildirinin bir siyasal çıkış veya görüş açıklama değil, basitçe bir oyuna gelme olduğu düşünülebilir. AKP Amerikancı dümen kırma operasyonunu güçlendirmek için anti-Amerikancı olarak lanse edeceği birilerine ihtiyaç duymuş ve aralarında boy boy AKP’cinin cirit attığı ulusalcı/Avrasyacı unsurlardan bir grubu kolaylıkla ortaya ittirmiş olmalıdır. 

Olayların böyle mi başka türlü mü aktığı aslında çok önemli değildir; yalnızca düzen içi muhalefetin kullanışlılık derecesine dair fikir vermektedir. Bu arada muhalefet iktidarın Amerikancı manevrası karşısında gözüne far tutulmuş gibi kalakalmıştır.

AKP’ye, emperyalizme, gericiliğe, sömürüye karşı mücadele, biricik versiyonu bu ulusalcılar olmayan, hatta onlardan fazla liberallerin at koşturduğu düzen muhalefetine kalırsa kullanışlılık örnekleri tekrar tekrar piyasaya sürülecektir. 

Bütün bunlarda asıl önemli olan, iktidarıyla muhalefetiyle düzeni karşısına alacak devrimci bir harekete duyulan ihtiyacın açıklık kazanmasıdır.