Korkmaz, Türkiye’nin aydınlık gençlerinden biriydi. En deli çağlarımızda bizim gözümüzde yarı kahramandı. Eylemleri ve mücadelesiyle de örnek olmayı başaran özel biriydi.

Korkmaz Tedik'in adını silip yerine IŞİD teröristlerinin adını mı vereceksiniz?

“1830, yarı yolda durdurulmuş bir devrimdir. Yarı ilerleme; yarım hak. Oysa mantık ‘aşağı yukarı’ diye bir şeyi yok sayar; tam da güneşin mumu yok sayması gibi. Devrimleri yarı yolda durduran kimdir? Burjuvazi. Neden? Çünkü burjuvazi demek, çıkarların tatmin noktasına ulaşması demektir. Dün iştah olan, bugün bolluk olur, yarın tatmin olacaktır” (Cilt II. /S:1001)1.

Victor Hugo zamanın üzerimize ağır bir örtü çekmesine izin vermiyor. Sınıf mücadelelerinin keskinleştiği devrim anlarından bizi birleştiren ve ayrıştıran yönleri yeniden hatırlatıyor. Devrimler dini, dili ve milliyeti olmayan ortak deneyimlerdir. Yerel etkilere bağlı olduğu kadar, enternasyonal etkilere de bir o kadar açıktır. Bu yüzden devrimlerden edindiğimiz deneyimler tüm insanlığın ortak mirasıdır. 

1830’larda Fransa’da yaşanan devrim bu yüzden bizim Cumhuriyetimize çok benziyor. Yarım kalmıştır; yarım kaldığı için bu devrimin bir yüzü aydınlığa diğer yüzü karanlığa bakmaktadır. Ne tam bir kopuş ne de tam bir eşitlik getirmektedir. Burslarla başarı kazanan yoksul Anadolu çocukları, geçmişin rahatsız edici imgesinden başka bir şey değil artık. Burjuva, haklarını paylaşmaktan ya da bunu yapmak zorunda olmaktan nefret ediyor.

Burjuva cumhuriyeti nefret ettiği çocukları acımasızca yiyor. 10 Ekim Ankara saldırısı barbarlığa doğru ilerleyen bir rejimin, halkın evlatlarına karşı giriştiği cüretkâr bir terördü. O günden beri adı konulmamış bir terör rejiminde yaşamaya çalışıyoruz. Rejim bu yüzden özellikle gençlerden nefret ediyor ve onları hedef alıyor. İşçi sınıfını ayağa kaldıracak en ufak emareden hemen irkiliyor ve terör estirmeye başlıyor. Bunun sadece Türkiye’ye özgü bir şey olduğunu düşünüyorsanız Victor Hugo’nun satırlarını yeniden okumanızı öneririm. 

Antalya Konyaaltı Belediyesi’nin aralık ayı meclis toplantısında burjuvalarımızın kutlu temsilcisi AKP ve MHP barbarlığın yeni bir örneğini daha sergilediler. Ankara Garı’nda IŞİD tarafından düzenlenen bombalı saldırıda hayatını kaybeden 103 kişiden biri olan Emek Partisi Genel Yönetim Kurulu Üyesi Korkmaz Tedik’in isminin Konyaaltı’nda bir parka verilmesine karşı çıktılar. AKP ve MHP’li meclis üyeleri o parka bir IŞİD teröristinin adı verilseydi eminim bu derece rahatsız olmayacaklardı. Korkmaz, Türkiye’nin aydınlık gençlerinden biriydi. En deli çağlarımızda bizim gözümüzde yarı kahramandı. Eylemleri ve mücadelesiyle de örnek olmayı başaran özel biriydi. Küçük bir an için bile ölümü yakıştıramadığımız Korkmaz, mücadele azmiyle ve asla unutulmayacak hatıralarıyla kalbimizde yaşamaya devam ediyor. İktidara haydut gibi çöreklenen yasa tanımaz burjuvazinin temsilcilerinin onun adını silmek isterken kullandıkları tek bir bahane var: ‘HDP’. Bu üç harfi yan yana getirdiğinizde halka karşı işleyeceğiniz tüm suçlara eşsiz bir bahane ya da kılıf yaratmış oluyorsunuz. AKP Konyaaltı ilçe başkanı ‘Tayfun Bayar’ yaptığı açıklamada Korkmaz Tedik adının bir parka verilmesine karşı olduklarını duyurmuş. Bu zavallı siyasi organizasyon, isim silmekle bir şeyleri halledebileceğini düşünüyor. Bunun böyle olmadığını göstermek zorundayız…

Bir gazeteci olarak onlarca röportaj yaptım ve tanımadığım onlarca insanın acısına ortak oldum. En zoru ve dayanılmaz olanı arkadaşımın babası ile yapmak zorunda olduğum röportajdı. Aşağıdaki fotoğrafta Erdoğan ağabeyle yaşadığımız derin acının izlerini gözlerimizden okuyabilirsiniz. Korkmaz yaşasaydı bizlerin güçlü olmasını ve mücadeleye devam etmesini isterdi. Bu yüzden bir an bile tereddüt etmeden fotoğraf makinam ve kayıt cihazımla Erdoğan Tedik’in yanında buldum kendimi. Ölene dek aklımdan çıkmayacak olan ifadeleri not alırken, bir iktidarın barbarlığa doğru nasıl emin adımlarla yürüdüğüne yeniden ve yeniden tanık oluyordum. Victor Hugo ile başladım, onunla bitireyim. Belki bu son satırları okuyanlar gerekli dersi çıkaracaklardır. Bizler devlet adamlarının ne demek olduğunu yüzyıllar öncesinde bilen bir geleneğin temsilcileriyiz. Devlet adamları bir hainler grubudur. Onlar burjuvazinin eli kanlı temsilcileridir. Devlet adamları gençlere, işçilere ve topluma karşı sürekli ihanet içerisindedirler. Asrımızın uyanıkları devlet adamı unvanını kendi kendine aldı ve bu devlet adamı sözcüğü nihayetinde bir argo sözcük haline dönüştü. Aslında uyanıklığın olduğu yerde, illa ki bayağılık da olduğunu unutmamak gerekir. Uyanıklar demek, aynı zamanda vasatlar demektir. Aynı biçimde, devlet adamları demek de, bazen hainler demekle aynı anlama gelir” (Victor Hugo-Sefiller/II.Cilt-S:999).

 
 

  • 1. Victor Hugo Sefiller Türkçesi: Birsel Uzma (Oğlak Klasikleri/Beyoğlu-İstanbul).