Kemal Okuyan devletin ücretsiz maske dağıtmasını, toplum açısından değerlendirdi.

Komünist işi maskeler… 

Salgından korunmak için gerekli maskeleri devlet ücretsiz sağlayacakmış. Mükemmel karar, buna kim itiraz edebilir ki? Varsın geliyorum diyen bir salgın için önceden önlem alınıp maske stoklanmamış, sağlık çalışanlarına verilmemiş olsun. Buraların insanının aklına sonradan geldiği söylenir. Bir, bir buçuk aylık gecikmeyle de olsa devlet maske işine el attı ya…

Güzel!

Böylece maske, iktidarımızın ve daha önceki cümle hükümetin ölesiye nefret ettiği planlamanın konusu haline geliverdi.

Kimse satamayacak, kimse bakkaldan eczaneden alamayacak; devlet ihtiyaç sahiplerine ücretsiz verecek. 

Ne o komünizm mi geldi ülkeye?

Komünizm gelmedi de salgın geldi, yalnız Türkiye’de değil bütün dünyada sağlık sistemini çökertti. Özel sağlık sistemi vitamin haplarına, estetik ameliyatlarına, olur olmaz tomografi çektirmeye odaklandığından toplumun sağlığını ilgilendiren bir sorun karşısında derhal beyaz bayrağı çekiverdi. 

Yatak sayımız süper ama özelin elinde ve sisteme entegre edilemiyor! Saçmalığın daniskası.

Ne yapsın hükümet özel hastanelere el koyamıyor, Sağlık Bakanı’nın hastanesine mi kıyacak? 

Hastanelere el koyamayınca maske işine el koydu.

E ama planlama dediğin sürecin tamamını kapsamak zorunda. Yalnızca dağıtımda plan olmuyor. Asıl üretimin planlanması lazım. Şu ana kadar devletin yaptığı bütün benzer işler “yandaş” şirketlere kamudan kaynak artırmak üzere gerçekleşti. Şimdi de yakın firmalara sipariş veriliyor, halka bedava dağıtıldığı söylenen maskeler için kamudan maske üreten firmalara kaynak aktarılıyor.

Maske sadece bir örnek, kolonya ve diğer malzemeler için de bu geçerli. 

Ha diyelim ki, iktidar özel şirketlere “bunu bağış olarak yapacaksınız” dedi. Kuşkusuz bunun sınırı var. Kapitalist düzende büyük patronlar bu tür jestlerin karşılığını teşvikler, özel ihalelerle fazlasıyla alır zaten. Tekellerin hayır işinden zarar ettiği hiç görülmemiştir!

Oysa mantıklı olan, bütün kaynakların merkezi olarak planlanması. Üretimden tüketime… Toplumcu bir ekonomik sistemde stokçuluk olmaz, yatırımlar kârlı ama aptalca alanlara yönelmez, ani bir gereksinimde işletmelerin ihtiyaç duyulan ürünlere yönelmesi için gerekli idari ve teknolojik dönüşüm hemen gerçekleşir. 

Ayrıca kâr belirlenimli piyasanın dağıtım mekanizmaları ile planlı bir ekonominin dağıtım mekanizmaları farklı farklıdır. Şu anda ne Türkiye ne de başka bir kapitalist ülkede tüm topluma bir ürünü sağlıklı biçimde ulaştıracak bir mekanizma yoktur. Bu nedenle halkın maske ihtiyacı karşılanmayacak, ahali farklı kanallardan maske bulmak zorunda kalacaktır.

Ve son olarak, planlı bir ekonomi örgütlü bir toplum demektir. Örgütlü bir toplum kolay üretir, kolay dağıtır, zor bencilleşir, felaketler karşısında çabuk toparlanır.

Örgütlülük iyidir, plan iyidir.

Neymiş planlı ekonomi verimsizmiş!

Hadi oradan!

Gördük veriminizi… Yıllardır giderek artan eşitsizliklerin üzerine bir virüs karşısında düşülen inanılmaz acizlik de eklendi. 

Piyasa çöktü. Hem de ne çöküş.

Sağlık parayla alınıp satılamaz diyorduk, ne oldu maskelerinizi bile satamıyorsunuz!

Eğitim parayla alınıp satılamaz diyorduk, ne oldu özel okullarınıza! Salgın herkesi eşitleyip oturttu mu devlet televizyonunun karşısına!

Doğanın da, toplumsal yaşamın da sopası yok. Her ikisi de bangır bangır “piyasa ekonomisi ile, kapitalist düzen ile buraya kadar” diyor.

Azıcık alaturka, altı piyasa üstü sosyalizm ama yine de takın maskelerinizi, komünist işi olsun!