Damat bakan Berat Albayrak’ın istifası, istifa mektubu ve istifa sonrasında yaşananlar, öğrenmekten korkmayanlara pek çok şey öğretiyor.

İstifanın öğretileri

Ne yazık ki toplumda öğrenmekten korkanların olduğu biliniyor. Öğrenmeleri tarikat, cemaat ya da partisinin liderinin söylem ve tutumuyla yandaş gazetelerin haberleriyle sınırlı olanların, farklı kanallardan bir şeyler öğrenmekten korktukları görülüyor. Bu kesim çoğu kez gördüklerini görmüyor, duyduklarını duymuyor ya da gördüklerini görmesi veya duyduklarını duyması zaman alıyor. Örneğin muhalefet partisi liderinin Kızılay dahil İzmir depreminde yardıma koşan her kesime teşekkür ettiğini duyan kişiler arasında, iktidarın muhalefet liderini “İzmir’de Kızılay yoktu” diyerek suçlaması üzerine, televizyonda gördüğü ve duyduğuna değil de iktidarın açıklamasına inanların olması, farklı kaynaklardan gerçeği öğrenmekten korkanların varlığını gösteriyor. 

Öğrenmekten korkulsun ya da korkulmasın, istifanın öğretileri pek çok gerçeği içeriyor. Bu arada bugün itibarıyla öğrenmekten korkanların, eninde sonunda gerçekleri öğreneceğini de belirtmek gerekiyor.

İstifa haberinin 28 saat topluma duyurulmaması, ana işlevi toplumu ilgilendiren konular ve o konuların arka planı hakkında haber yapmak olan medyanın, kendisini yok mertebesine indirdiğini, artık bu yandaş medyaya güvenilmemesi gerektiğini öğretiyor. 

Resmi kaynaklarla yandaş medyanın istifa haberi üzerine 28 saat sessiz kalması, bu istifanın iktidar cephesinde derin bir sarsıntı yarattığını gösteriyor.

Albayrak istifa mesajında görevinden affını istemiyor ve açıkça “Artık göreve devam etmeme kararı aldım” diyor. Bu açık ifadeye karşın istifa üzerine konuşma cesareti bulan yetkililer, “Görevinden af talebini Cumhurbaşkanı ya kabul eder ya da kabule etmez” diyerek, topluma AKP anlayışında istifa denen demokratik bir hakkın olmadığını öğretiyor. Daha da vahimi AKP’lilerin bu durumu benimsedikleri anlaşılıyor. 

Normal koşullarda istifa mektupları, kişinin bağlı olduğu makama yazılıyor. Albayrak’ın Cumhurbaşkanlığı'na resmi bir istifa mektubu gönderip göndermediği bilinmiyor. Ancak istifa mektubunu kamuoyuna duyurması, özellikle görevinden af dilemediğinin ve görevine devam etmeyeceğinin toplum tarafından bilinmesini istediğini gösteriyor. 

Albayrak istifa mektubunda, “at izinin it izine karıştığından” söz ederek, bizlere, iktidar mensupları arasında, iyiyi kötüden, suçluyu suçsuzdan, değerliyi değersizden … ayıramayacak kadar karışık bir durumun olduğunu öğretiyor.

Albayrak istifa mektubunda, “Hak ve batılı ayırt etmenin zorlaştığından” (vahiy kaynaklı bilgi ve değerlerle (Hak) vahiy dışı kaynaklardan beslenen bilgi ve değer anlayışlarını (batıl) ayırt etmenin zorlaştığından) söz ederken, bilimsel süreçlerle üretilmiş bilgi ve değerleri tercih etmediğini gösteriyor. Bu açıklama aynı zamanda batılın bu denli yadsınmasının, ekonomideki olumsuz gidişin temel bir nedeni olduğunu da düşündürüyor.

İstifa mektubundan, Albayrak’ın Türkçeye pek önem vermediği anlaşılıyor. 

Albayrak, istifa mesajında, “ülkeme ve ümmete hizmet etmeyi bana nasip eden Rabbime sonsuz hamdolsun” derken de, öğretici oluyor: Bu ülkede yaşayanları TC yurttaşı olarak görmediğini, bizleri ‘ümmet’ yerine koyduğunu öğretiyor. Bu durumda AKP Genel Başkanı’nın da ümmetin lideri olduğunu ima etmiş oluyor. 

İstifanın hemen ardından paramızın yabancı paralar karşısında değer kazanması, Albayrak’ın, dolayısıyla AKP’nin ekonomik politikalarının ülke yararına olmadığını öğretiyor. 

İstifa sonrasında iktidar mensuplarıyla yandaş medyanın sessizliği, AKP iktidarının kendi içinde sıkıyönetim uyguladığını gösteriyor. Sıkıyönetime karşın, AKP’nin fıkır fıkır kaynadığı anlaşılıyor. 

Özetle istifa, tek adam rejiminin ve aile iktidarının iflas ettiğinin kanıtı oluyor; AKP iktidarının sonunun yaklaştığını gösteriyor. 

[email protected]