Ekim/2018’de 11, 12, 13 ve 14 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle kurulan İletişim; Milli Saraylar; Devlet Arşivleri; Strateji ve Bütçe Başkanlıkları, Anayasa Mahkemesinin 2020/27 sayılı Kararının 23 Temmuz 2020 günlü Resmi Gazetede yayımlanmasıyla birdenbire bütçesiz kaldı. Daha doğru söyleyişle, bütçelerinin yasal dayanağı ortadan kalktı.

İletişim Başkanlığı ile birlikte dört kamu kuruluşu bütçesiz kaldı

Ekim/2018’de 11, 12, 13 ve 14 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle kurulan İletişim; Milli Saraylar; Devlet Arşivleri; Strateji ve Bütçe Başkanlıkları, Anayasa Mahkemesinin 2020/27 sayılı Kararının 23 Temmuz 2020 günlü Resmi Gazetede yayımlanmasıyla birdenbire bütçesiz kaldı. Daha doğru söyleyişle, bütçelerinin yasal dayanağı ortadan kalktı.

Meclis Genel Kurulunda 28 Temmuz günü internet sansür yasasının görüşmeleri sırasında Saruhan Oluç; “Anayasa Mahkemesi, İletişim Başkanlığının kurulma usulünü reddettiği için Başkanı Fahrettin Altun şu anda kadük bir pozisyonda” olduğunu bile iddia etti.

Normal bir ülkede yaşıyor olsak bu kuruluşlar bir kuruş para harcayamazlar.

Neden mi böyle bir durumla karşılaşıldı? Açıklayalım:

Anayasanın 106’ncı maddesinde yazılı şu kurala göre Bakanlıklar, Cumhurbaşkanlığı Kararnameleriyle (CBK) kuruluyor; “Bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri ve yetkileri, teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir.” 

Anayasanın 123’ncü maddesinde ise; kamu tüzel kişiliği yasa ya da CBK ile kurulabilir yazıyor. Maksat hizmet aksamasın, lüzum ettiğinde milli iradelerden eli boşta olanı kursun…

Kamu tüzel kişiliklerinin hangi bütçede (genel; özel; düzenleyici ve denetleyici kurum; sosyal güvenlik kurumu) yer alacakları 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Yasasına ekli cetvellerde gösteriliyor.

Yeni kurulan birimlere bütçe ve ödenek verilebilmesi için bu cetvellerden birine eklenmesi gerekiyor. Ama bir engel var: Anayasanın 104.maddesinde, Cumhurbaşkanlığı Kararnameleriyle yasalarda değişiklik yapılamaz yazıyor.

Böyle olunca da Cumhurbaşkanının tek başına kullandığı yetkiyle kurduğu kamu tüzel kişiliklerinin hangi bütçeyle yönetileceğine yasayla karar verilmesi gibi garip bir zorunluluk ortaya çıkıyor. Bunu önleyebilmek için 5018 sayılı Yasaya, anayasaya uyum çerçevesinde 2.7.2018’de çıkarılan 703 sayılı KHK ile şöyle bir kural eklediler; “Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle kurulan idarelerin bu Kanuna ekli cetvellerden hangisinde yer alacağı ilgili Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde belirtilir.”

Bu maddeye dayanılarak daha sonra çıkarılan 6 C.K ile aşağıda sıralanan kamu tüzel kişilikleri kuruldu; 5018 sayılı Yasanın (I), (II) ve (III) sayılı Cetvellerine ekler yapıldı. Onlarda Anayasal anlamda hiçbir sorun yok. İşlerini yürütüyorlar.

  • 15.7.2018’de çıkarılan 4 sayılı C.K ile Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü,
  • 13.12.2018’de çıkarılan 23 sayılı C.K ile Türkiye Uzay Ajansı,
  • 2.5.2019’da çıkarılan 34 sayılı C.K ile Türkiye Adalet Akademisi, 
  • 1.6.2019’da çıkarılan 38 sayılı C.K. ile Kapadokya Alan Başkanlığı,
  • 18.10,2019’da çıkarılan 47 sayılı C.K ile Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu,
  • 28.3.2020 tarihinde çıkarılan 57 sayılı C.K ile Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu,

Anayasa Mahkemesinin iptaliyle dört kuruluşun bütçesiz kalma nedeni başka: Kuruluşlarına ilişkin C.K.’larda hangi bütçeyle yönetilecekleri belirtilmemiş. Unutmuşlar ve 19 sayılı C.K. ile düzeltmeye çalışmışlar. C.K’da bu kuruluşların adları sıralanıyor ve “5018 sayılı Yasanın (I) sayılı Cetveline eklenmiştir” deniliyor.

Hangi bütçeyle yönetilecekleri, kurulmalarının öngörüldüğü C.K.’larda belirtilse sorun olmayacaktı. Nitekim CHP, Anayasa Mahkemesine yeni bir kamu tüzel kişiliğinin oluşturulduğu gerekçesiyle başvurmadı: 5018 sayılı Yasanın C.K. ile değiştirilmesinin Anayasanın 104.maddesine aykırı olduğunu savundu. Maddede, Cumhurbaşkanının yürütmeye ilişkin konularda C.K.’lar çıkarabileceği belirtiliyor.

Anayasa Mahkemesi de döktürmüş. Kararda; Cumhurbaşkanı yalnızca yürütme yetkisini kullanmak üzere kararnameler çıkarabilir….yasama organı yerine geçemez…gibi bir dizi güzel sözlere yer verilmiş. Okumuşsunuzdur. Basında “Cumhurbaşkanına kötü haber…ders gibi karar…” başlıklarıyla verildi.

Unutmayıp C.K’larda hangi bütçeyle yönetileceklerini yazmış olsalardı, Cumhurbaşkanı yasama organı yerine geçmiş sayılmayacaktı.

Anayasa Mahkemesi kararıyla bu kuruluşların harcama yetkileri ellerinden alındı. Basında, Meclisin tatilden önce son çıkardığı internet sansürü yasasına bir madde koymaya çalıştıkları bilgisi yer aldı. Görüşmeler 16 saat sürmüştü. Üstelik Genel Kurulda görüşülen bir yasaya madde eklenmesi için önce ilgili komisyonda görüşülmesi gerekiyordu. Komisyona gönderilse birkaç gün daha tatile çıkamayacaklardı. Vazgeçtiler.

Oysa bu sorunun çözülebilmesi için yasaya gerek yok. Cumhurbaşkanı bir kararname ile kapatır; hemen ardından çıkaracağı bir Kararnameye bütçesini de ekleyip yeniden açar.

Garip; tutarsız; mantıksız olayları duyduğumuzda “tam Aziz Nesin’lik” derdik. Bu olay da öyle!..