İntihal, bir başkasının birikimi, kurgusu, analizi araştırması sonucu ortaya çıkardığı değere el koymaktır. Akademik aşırmadır, ürün hırsızlığıdır.

“...Hem dersini bilmiyor hem de şişman herkesten…”

Başlıktaki dize, Ülkü Tamer’in Konuşma şiirinden. Melih Bulu’nun hakkındaki intihal iddialarına karşı verdiği yanıtı okuduğumdan beri bu dize kafamda. Bulu, Habertürk’e “bazı şeyleri tırnak içine almamış olabilirim, ama kaynakları sonuna ekledim daha ne istiyorsunuz?” demeye getiren bir açıklama yapmış.

Boğaziçi Üniversitesi’ne kayyum rektör atanma süreci, atananın kimliği, tepki eylemleri, dayanışma, karşısına dikilen orantısız müdahale, demir kapıya vurulan kelepçe, gecekondu duvarlarını delerek gencecik insanların gözaltıları, üstüne bu açıklama, kafamda Tamer’in şiirini döndürmeye başladı.

Şiirin tümü şöyle:

“Konuşma
Aman, kendini asmış yüz kiloluk bir zenci,
Üstelik gece inmiş, ses gelmiyor kümesten;
Ben olsam utanırım, bu ne biçim öğrenci?
Hem dersini bilmiyor, hem de şişman herkesten.

İyi nişan alırdı kendini asan zenci,
Bira içmez ağlardı, babası değirmenci,
Sizden iyi olmasın, boşanmada birinci...
Çok canım sıkılıyor, kuş vuralım istersen.”

            Ülkü Tamer, Güneş Topla Benim İçin

Şiirin doğru okuması ve yorumu bu mudur bilmem ama bende şiddetli duygular uyandırıyor, tüm yaşananlara uygun bir hiciv olduğunu düşünüyorum.1

AKP’li Melih Bulu hakkında birden fazla intihal iddiası var. 3 Ocak’ta Cumhuriyet Gazetesinde yayınlanan Gizay Çelik’in haberine göre, kayyum rektörün uluslararası hakemli bir dergide 2011 yılında yayınlanan makalesinde, yedi yıl önce bir başka akademik yayında yer alan çoklu imzalı bir yazıdan intihale girdiği iddia edilen biçimde alıntı yaptığı ortaya çıktı.

Aynı yazıda Bulu’nun doktora tezinde de “kopyala yapıştır” yöntemi ile yer alan intihal niteliğinde alıntıların oldu iddia ediliyor. Bu haberler üzerine, kronos haber sitesi, Bulu’nun tezlerinin YÖK sisteminde erişime kapatıldığını belgeleyen bir haber yayınladı.
Bu haberler için kayyum rektör, iftira diyor ancak, ironi falan da değil Melih Bulu gerçekten dersini bilmiyor.

İntihal, ürün hırsızlığıdır

İntihal, yani kelime anlamı ile aşırma, bilimsel ya da sanatsal ürünlerin tümü ya da bir kısmını kaynak göstermeden kendi ürününde kullanmaktır. Diğer bir deyişle, bir başkasının birikimi, bilgisi, kavrayışı, görüşü araştırması, deneyi, analizi, kurgusu, okuması, yazması, araştırması sonucu ortaya çıkardığı değere el koymaktır.

İntihal, ürün hırsızlığıdır.

Akademik üründe hiç mi alıntı olmaz diye sorabilirsiniz. Olur elbette, sonuçta, bilginin, araştırmanın, önermelerin, varsayımların sorgulanması, yeniden ele alınması, hipotez ve anti-tezlerin geliştirilmesi ile ortaya çıkar bu ürünler, bir diğerinden esinlenir, referansla tartışarak devam eder. Kuramlar, etkileşimle, birikimle gelişir, diyalektikle ilerler.

Ancak, bilimsel bilgi ve yönteme dayanmayan yöntemlerle, kopyala kes yapıştır ile ürün çıkarmaya çalışırsanız bunun adı alıntı değil, düpedüz çalıntı olur.

Akademik bir yayını okurken, yazarının temel sorusunu bulmayı beklersiniz, metodolojisini anlamak istersiniz. Yani, ne diyor, hangi kavramlarla konuşuyor görmek istersiniz. Önünüze koyduğu bilginin, kavramın, olgunun, iddia ettiğinin, görüşünün, kurgusunun o yazar ya da yazarlara ait olduğunu varsayarak ilerlersiniz. Esinlenilen, alıntılanılan ya da referans gösterilen diğer kişileri de bilmeniz, o kaynaklara ulaşabilmeniz gerekir.

Akademik ürünün değeri bu noktadadır, yazarı ve okuyucusu arasındaki etkileşim de buradadır. Her bir paragrafın, tablonun şeklin arkasındaki o değerli emeğin karşılığı sahibinin olmalıdır.

Tırnak içine almak, italikle belirlemek, atıf ve referans listeleme kuralları, teknik ayrıntılar değil, o ürünün içerisine gömülü bilimsel emeği görünür kılma, belgeleme yöntemleridir.

Melih Bulu ise, intihal iddialarını teknik ve biçimsel detaylar olarak göstermeye çalışıyor, hiç mi hiç olmuyor, herkesten şişman kalıyor...

Aşırmacılık adeti yeni değil

AKP’li yıllarımızın başında da yine bir intihal vakası izlemiştik. 2004 yılında dönemin Erdoğan danışmanı, ki o dönem adı Başbakanlık Müsteşarı idi, Ömer Dinçer hakkında, 1996 yılına ait bir intihal durumu belgelendi. Dinçer, bir kitabını bir başka meslektaşının aynı konudaki bir kitabından aşırma ile yayınlamıştı. Farklı üniversitelerden farklı komisyonlarda konu incelendi ve AKP’li profesörün intihal yaptığı ve bir öğretim üyesine verilebilecek en ağır disiplin cezasının verilmesi hükmüne varıldı.

O yıllarda henüz hala adalet ve yükseköğretim sistemleri işler durumdaydı ve YÖK de Dinçer’in profesörlük ünvanının ve öğretim üyeliği görevlerinin iptaline karar verdi.

Ömer Dinçer, o süreçte, bugün Bulu’nun yapabildiğini yapamamış ve durumu teknik bir detaya indirip iftira atıyorlar diye geçiştirememişti. Ürününden aşırma yaptığı profesörden özür dilemiş, kitabını yayından çekmiş ve ancak davasını zaman aşımı bahanesiyle temyize havale ederek sıyrılabilmişti.

2005’te durum bu iken, Erdoğan ‘herkes şunu bilsin ki, sonuna kadar kendisiyle çalışacağım’ demişti. Nitekim sözünü doğruladı, intihalleri tek tek belgelenen ve raporlanan Ömer Dinçer hakkındaki kararı 2010 yılı aralık ayında YÖK Genel Kurulu tarafından kaldırıldı, “itibari” iade edildi. Dinçer, Temmuz 2011, Ocak 2013 yılları arasında Milli eğitim Bakanlığı yaptı ve ürünlerine, “milli öğretmen kalitesi stratejisi” ile devam etti. Daha ne olsun…

Bitmedi, bir daha AKP’li profesörlerin böyle canı sıkılmasın diye 2012 yılında Danıştay Öğretim Elemanları Disiplin Yönetmeliği’nin 11’inci maddesinin 3’üncü fıkrasındaki, “bir başkasının bilimsel eserinin veya çalışmasının tümünü veya bir kısmını kaynak belirtmeden kendi eseri gibi göstermek”, ifadesini üniversite öğretim mesleğinden veya kamu görevinden çıkarılma nedeni olmaktan çıkardı.

İşte budur bugün Melih Bulu’nun oturduğu koltuktaki rahatlığın açıklaması.

Ne diyeyim,

“...Çok canım sıkılıyor, kuş vuralım istersen…”

  • 1. Konuşma şiirinin Haluk Bilginer tarafından, Onur Ünlü’nün yazıp yönettiği Güneşin Oğlu filmindeki Alper Canan karakterinin ağzıyla yorumu benim Melih Bulu gündemi için ruh halimi yansıtıyor. https://www.youtube.com/watch?v=5xR9OB9UiYg