'Hukuk ve dünya üzerine sınıfsal analizlerinizle, savunmalarınızla, eserlerinizle, Üç Fidan’ın 'İdam Gecesi Anıları'yla, devrimci duruşunuzla Sizi unutmak olanaksız.'

Halit Çelenk’e Mektup

              Sevgili Halit Ağabey

Bu yıl 5 Mayıs’ta buluşamadık.

Bu yıl 5 Mayıs’ta, adınıza düzenlenen hukuk ödülleri için eser gönderenleri, ödül alanları, dostlarınızı ve sevenlerinizi buluşturamadık hem Sizinle hem Şekibe Ablayla.

Koronavirüsü suçlayamayız tabii. Siz de iddianamenizi onu suçlamak için yazmazdınız; onun yaratıcısı ve dağıtıcısı olan, sağlık hizmetlerini piyasalaştıran, önlemleri sermaye lehine emekçiler aleyhine alan düzen için, kapitalist-emperyalist düzen için yazardınız.

Zaten “Metastaz” ile birincilik ödülünü alan Barışlar da gelemeyeceklerdi ödüllerini almaya. Salgın önlemleri diye, Sizin çok yakından bildiğiniz, birçok tutuklu ve hükümlü dışarda Barışlar içerde.

Siz Barışları savunurken de, tutukluluklarına gerekçe olarak gösterilen “hukuksuz hukuka” değil o hukuku yazanlara ve uygulayanlara, asıl olarak da onları tutuklatan düzene yüklenirdiniz.

Barışlar kısa notlar gönderdiler ödül için. Törende buluşabilseydik güzel güzel anlatırlardı Sizi ve aldıkları ödülün anlamını. Ama hapishane notları da o kadar duygulu ve anlamlı ki…

Böyle anlamlı bir ödülü aldığımız için çok sevinçliyiz” diyor Terkoğlu. “Keşke dışarıda kucaklaşarak hem Halit Çelenk’i hem de Türkiye’de adalet mücadelesini konuşabilseydik” diyor. “Her şerde bir hayır vardır zira Halit Çelenk’in kendisi eminim ki denizlerden, kırlardan, Arnavut kaldırımlı sokaklardan daha çok hapishaneleri tanıyordu. Onun adına verilen ödülü belki de hapishanede almanın tarihsel bir anlamı vardır” demeyi de ihmal etmiyor.

"Uzun yıllar önceydi” diye başlıyor Pehlivan, “Denizlerin idam edilişinin belgeselini yapmak için, Halit Çelenk’i evinde ziyaret” ettiğini söyleyerek. “Üç Fidanla birlikte halkın da darağacına asılışını gözlerimiz dolu okumuştuk. Ve şimdi Fidanlar adil bir gelecekte yaşasın diye yazdığımız Metastaz’la Halit Çelenk adına verilen hukuk ödülüne layık görüldüğümüzü bir hukuksuzluğun esir aldığı yerde öğrendim” diye bağlıyor.

Barışlar, bu ödülün hem kalemlerine büyük bir sorumluluk kattığını hem de hukuk mücadelelerine güç verdiğini ifade ederek “hürriyet ve adalet günlerinde buluşma” dileklerini iletiyorlar.

Sevgili Halit Ağabey, salgın günlerindeki Seçici Kurul Özel Ödülü de, yaşanmasını hiç istemediğimiz, acısı hiç eksilmeyecek bir katliamın belgesel anlatısına verildi. Gülşah Kaya, Barış Işık, Birkan Bulut ve Fulya Alikoç hazırladıkları kitaba "Duymak Zorundasınız: 10 Ekim Katliamı Davası” adını vermişlerdi, şimdi Sizin adınıza verilen ödülle daha çok duyulması sağlanacak.

5 Mayıs böyle geride kaldı. Sizin tanıklık ettiğiniz, Sizden dinlediğimiz ve okuduğumuz, gençlerin de Sizden okuyacağı 6 Mayısı ise değil 2020’de, hiçbir zaman Size anlatamayız zaten.

Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in idamlarının temel nedeninin, yargılanmalarına yol açan adam kaçırma, banka soyma ve benzeri olaylar değil”, “düşünceleri ve dünya görüşleri” olduğu gerçeğini kanıtlarıyla anlatırken, hem savunmanlara analiz yolu gösterdiniz hem de toplumcu gerçekçiliği kulak arkası eden ya da ona saldıranlara devrimci duruşunuzu gösterdiniz.

Hani, “bir yanda hukuk var, bir yanda hukukun ve yaşam hakkının göz ardı edilmesi var” diyerek sordunuz ya “yaşam hakkı mı yoksa geçerliliği olmayan hukuki gerekçeler mi” diye…

İşte 2020 de ve salgın günlerinde bu sorunuzu neredeyse her an soruyoruz.

Bir de dilim varmıyor söylemeye, Sizi de üzmek istemem ama söylemeden geçemeyeceğim: Laik hukuk devletine ve aydınlanmaya sahip çıktı diye Sizin üyesi olduğunuz baro hakkında soruşturma başlatıldı. TBB, TMMOB, TTB ve diğer meslek kuruluşlarını hedef alan ağır müdahalelere ve yasa değişikliklerine işaret edildi. “Neden” diye soracak olursanız, piyasacı ve gerici düzene “fütursuzca saldırıyorlar”mış bu kuruluşlar demekle yetinirim, Siz anlarsınız.

Hukuk olduğu söylenen hukuksuzluklar, eşitsizlikler, adaletsizlikler ve özgürlük ihlalleri bitmek bilmiyor Sevgili Hocam. Ağır baskıyı da emekçi halk yaşıyor, sömürü derinleşiyor.

Ama endişelenmeyin; hukukun açıklanmasını, hukuktan yola çıkarak dünyanın açıklanmasını dar kalıplarından kopararak onun asıl kökeni üzerinde çalışanlar, hukukun sınıfsallıkla analiz edilebileceğini görenler çoğalıyor.

Sizin çok iyi bildiğiniz, düzene boyun eğmeyen, alışılmış ya da alıştırılmış olanları yırtıp atacak sınıfsal mücadele hattı güçleniyor. 5 Mayıs’ta Sizi, 6 Mayıs’ta Üç Fidanı anarken; yine 5 Mayıs’ta doğum gününü kutladığımız Marx’a “sayende yolu da, varacağımız yeri de iyi biliyoruz” diye seslenirken örgütlenenler güçlenerek çoğalıyor.

Hukuk ve dünya üzerine sınıfsal analizlerinizle, savunmalarınızla, eserlerinizle, Üç Fidan’ın “İdam Gecesi Anıları”yla, devrimci duruşunuzla Sizi unutmak olanaksız.

Dediğiniz gibi;

Sosyalizmi yeryüzünden idamlarla, katliamlarla silmek isteyenler öncelikle insanın düşünce yetisini ortadan kaldırmak zorundadırlar; çünkü insanlar düşündükçe bu haksız ve vahşi düzeni değiştirmek için mücadelelerini sürdüreceklerdir”.

Size “bu düzenin değişmesi” için örgütlü mücadele haberlerini hep göndereceğiz.

Özlemimizin ve saygımızın kabulüyle…