Ve bir kez daha yıkılan binaların enkazı ortalık yerde dururken, insanlar can, barınma ve gelecek derdine düşmüşken mecliste yeni bir “kölelik” yasası görüşülüyor.

Göçük altında fırsat aramak: Torba yasa mecliste

İzmir’de yıkılan binaların altından saatler sonra sağ olarak kurtarılan Elif ile Ayla bebeğe çok sevindik. Benzer görüntüler 17 Ağustos depremi sırasında da yaşanmıştı.  Yalova’da Çamlık Sitesi’ndeki göçüğün altından 151 saat sonra çıkarılan beş yaşındaki İsmail örneğin. O’nun ardından artık kimse yeni bir “mucize” beklemiyordu fakat en azından ölülerini alabilmek için herkes çabalıyordu.

Bu çaba haftalar sürdü. Çok sonra açıklanan resmi rakamlara göre depremde yaşamını yitirenlerin sayısı 17 bin 480, yaralananların sayısı 23 bin 781 olarak kayda geçti. On bir yıl sonra yayınlanan Meclis Araştırma Raporu ile bu rakam 18 bin 370 ölü, 48 bin 901 yaralı olarak güncellendi.

Ölü ve yaralı yurttaşlarının sayısını bile tutamayan devlet, depremin üzerinden henüz bir hafta geçmişken mecliste yeni bir sosyal sigortalar kanunu gündeme aldı. İşçilerin adına “mezarda emeklilik” dediği yasa, 28 Ağustos günü apar topar yasalaştı. İnsanlar daha enkaz altındayken Meclis emeklilik yaşını uzattı, prim ödeme gün sayısını arttırıldı. Yasa 8 Eylül tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi.

Bu yasa nedeniyle 17 Ağustos depremini yaşayan gençlerin büyük bölümü emekli olamadı. Ya prim gün sayılarını tamamlayamadılar, ya da kademeli olarak uzatılan yaşa takıldılar. Depremden sonra doğanların ise 65’e kadar uzayan yaş şartı nedeniyle emekli olma şansı neredeyse kalmadı denebilir.

Şimdi bir başka deprem İzmir’i vurmuş durumda. Bu yazı yazılırken yıkılan 15 binada arama kurtarma çalışmaları sonlandırılmış, 2 binada ise devam ediyordu. AFAD’ın son bilgilendirmesine göre bu binaların altından 114 yurttaşın cansız bedeni çıkarıldı. Binin üzerinde yaralı var.

Ve bir kez daha yıkılan binaların enkazı ortalık yerde dururken, insanlar can, barınma ve gelecek derdine düşmüşken mecliste yeni bir “kölelik” yasası görüşülüyor.

AKP ve ortağının, patronların talebi doğrultusunda hazırladığı bu torba yasa depremden hemen önce Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan virgülüne dokunulmadan geçti ve Salı günü Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmeye başladı.

Torba yasa, 17 Ağustos depremi sonrası yükseltilen emeklilik yaşı ile oldukça ulaşılamaz hale getirilen emeklilik hakkını neredeyse ortadan kaldırıyor. Yasalaşırsa, ayda on günden az çalıştırılan 25 yaş altındaki gençlerin çalıştıkları süreler emeklilik hesabında dikkate alınmayacak. Torba yasada ayrıca 25 yaş altı 50 yaş üzeri işçilerin kıdem tazminatını ortadan kaldıran, esnek ve kuralsız çalışmayı yaygınlaştıran, kaçak işçi çalıştıran patronlara af getiren ve patronlara işsizlik sigortası fonundan vergi ve prim teşviki sağlayan düzenlemeler var.

17 Ağustos öncesi siyasi iktidar, patron örgütlerinin talebini “SGK kara delik” propagandasıyla kamuoyuna sunmuş, ardından propaganda “sosyal güvenlik reformu” adıyla paket haline getirilmişti. Emeklilik şartlarının ağırlaştırılması esas olarak finans sektörüne yeni bir kâr kapısı da açacaktı. Sonrasını biliyoruz. Özel sağlık sigortaları kuruldu, bunları özel emeklilik fonları ve zorunlu bireysel emeklilik izledi.

Şimdiki torba yasa da patronların talebiyle gündeme geliyor, yine bir deprem sırasında meclis görüşmeleri yapılıyor. 17 Ağustos’ta iktidarda DSP-ANAP-MHP koalisyonu vardı. Bugün AKP iktidarı. Patronların arsızlığı ile onları temsil eden iktidarların pervasızlığı ne deprem dinliyor ne hukuk.

İzmir depreminde kurtulan Elif ve Ayda bebek için yapılan tezahüratın benzeri 17 Ağustos depreminden kurtulan İsmail için de yapılmıştı. Ve İsmail o tezahüratlar eşliğinde, birkaç gün sonra emeklilik hakkını kaybetti. Şimdi Elif ve Ayda bebek için aynı ikiyüzlülükle karşı karşıyayız. Hastaneye köfte gönderen patron mu ararsınız, sevinç gözyaşlarına boğulan politikacı mı, hepsi var. Ve Mecliste onların gelecekteki çalışma yaşamlarını etkileyecek düzenlemeler görüşülüyor.

Göçükten kurtulsan, bu ikiyüzlülükten kurtulamıyorsun. Hepsinden kurtulmadıkça geleceğimiz olmayacak.