Trump ve AKP’ye muhalefet aynı sınıfın beslemesi olarak düzen içi bir alternatifi örgütlüyor gözüküyor.

Büyük Türkiye Amerika!

Menderes zamanında Türkiye’nin küçük bir Amerika olacağı müjdelenirdi. Şimdi ise ABD büyük bir Türkiye’ye benziyor!
Teşbihte hata olmaz denilir.

Tabi ki ABD ve Türkiye birbirine benzemiyor, ne tarihleri, ne sanayi ve askeri güçleri, ne de emperyalist sistemdeki rolleri ile.
Ama son 10 yılda siyasi sistemlerindeki bazı benzerlikler nedeniyle bu teşbihi yapabiliyoruz.

Bir kere, her iki ülkede sermaye sınıfı milliyetçi, dinci, otoriter bir söylemle yönetime gelen bir siyasi anlayışı ileri sürdü. “Önce ABD” diyen Trump’ın arkasından giden kitlenin hatırı sayılır bir kısmı emekçi sınıflardan geliyor. Türkiye de öyle, AKP bir sermaye açılımı olabilir, ama topladığı oyların önemli bir kesimi emekçilerden geliyor.

Başka bir deyişle işçi sınıfı siyasetinin kapsayamadığı ama bir rahatsızlığı olan kitleler popülist sağcı söylemlerin arkasından gidiyor.

İkincisi, Trump ve AKP’ye muhalefet aynı sınıfın beslemesi olarak düzen içi bir alternatifi örgütlüyor gözüküyor.

Biden’ın özünde Trump’tan bazı renklerin dışında bir alternatif programı olamaz. Bugün kapitalist sistemin sosyal devletçi bir program için ne gücü ne motivasyonu bulunuyor. Sosyal demokrasinin bir gerçekliği olsaydı zaten Biden’ın yerinde Sanders’i görebilirdik.

ABD’de devletin gedikli bir kadrosu olan Biden’ın ABD’nin dünya halklarına karşı son 40 yıldır işlediği bütün suçlara ortak olduğunu biliyoruz. Obama döneminde Başkan yardımcısı olduğunu hatırlayın, Libya’nın işgali ve Suriye saldırısı bu dönemde gerçekleşti. IŞİD bir araç olarak bu dönemde kullanıldı.

2008 çöküşü sonrası Obama döneminde tanımlanan Pasifik merkezli politika Trump döneminde devam etti, Biden döneminde de devam edecek. ABD devlet başkanlarının bunu değiştirecek gücü yok. 2009’dan bu yana ABD dünyadaki asker sayını azaltıyor, doğrudan askeri müdahalelerden kaçınıyor, askeri harcamalarını artırarak teknolojik açıdan vurucu gücü yüksek bir ordu inşa ediyor ve Pasifiğe Çin’in sinir uçlarına dokunacak şekilde yığınak yapıyor. Çok büyük olasılıkla Biden döneminde bu strateji daha tehlikeli bir şekilde sürdürülecek.

Türkiye’de de şimdi muhalefet olan Davutoğlu ve Babacan’ın AKP’nin içeride, dışarıda emekçi halklara karşı yaptıklarından azade oldukları düşünülebilir mi? Veya CHP’nin AKP’nin ekonomik programından özünde farklı bir yönelimi olduğu akla geliyor mu?

Üçüncüsü, ABD’de ve Türkiye’de düzen muhalefeti Trump’tan ve AKP’den kurtulmak için sandığı öne çıkarıyorlar.

Liberallerin ve “faşizmden kurtulmak için birleşelimciler”in önerdiği tek şey sınıflar üstü bir ittifakla sandıkta değişim.

ABD seçimlerinden ortaya çıkan haritanın Türkiye’deki seçim haritalarını andırması aslında bu yüzeyselliği yansıtıyor. Deniz kenarları Demokrat, iç taraflar Cumhuriyetçi! 

Dolayısıyla seçim taktikleri de birbirine benziyor, sandıkta hile yapıldığı iddiası, atanmış yargıdan güç alarak tekrar sayım. Bir sokak gücünü hazır tutma! En son İstanbul Belediye seçimlerini hatırlayın.

Liberaller, işçi sınıfı kaçakları bu gerilimi geniş emekçi yığınlarını düzene bağlı tutmak için kullanıyorlar. Normalde kapitalist ülkelerde düzenden bıkan kitleler sandığa gitmez ve katılım oranı gittikçe düşer. ABD ve Türkiye’de yaratılan bu düzen içi gerilim sandığa gitme oranını çok yükseltiyor.

Umutsuzluk ve çaresizce düzen içi bir çözüme odaklanma.

ABD Komünist Partisi örneğin, Türkiye’de liberal solun yaptığını seçimlerde yapıyor. Bu seçimde ad vermese de “Yeter Artık” bildirisi ile Demokrat Parti’ye oy istedi.

Buna karşılık her iki ülkede de işçi sınıfının sermayeden bağımsız siyasi hattı seçilebiliyor ve güçleniyor.

ABD’de Sosyalizm ve Kurtuluş Partisi birkaç dönemdir seçimlere kendi adaylarıyla giriyor ve sosyalizme oy istiyor. Bu yıl yaşanan ırkçılığa karşı ayaklanmada yer aldılar ama bunun bir devrimci durum olmadığını saptadılar ve bu süreci örgütlenmeye adadılar. 

Oy oranlarının bariz biçimde arttığına ilişkin duyumlar var. Kesin sonucu ise muhtemelen haftaya öğrenebileceğiz.

Türkiye’de hemen bütün köşe yazarları ve uluslararası ilişkiler uzmanları Biden mı, Trump mı Türkiye’ye yararlı sorusunu tartıştılar. Bu ilkesiz soru aslında şöyle formüle edilmeliydi: Türkiye sermaye sınıfına Biden mı, Trump mı daha iyi gelir?
Emekçi sınıflar için geçersiz bu soru. 

Biz şu soruyla esasa bakıyoruz: 

Bu seçimler ABD’de işçi sınıfının bağımsız siyasi hattını güçlendirmeye ve örgütlülüğünü artırmaya yaradı mı?