Gerçek, tüm karanlığı ile karşımızda duruyor ve ona inat büyüyor Kadın Dayanışma Komiteleri. Hayallerimiz, umutlarımız ve aydınlık yarınlarımız için…

Bizim gerçeğimiz, bizim kararlarımız

Geçtiğimiz hafta Kadın Dayanışma Komiteleri bir basın açıklaması ile “Eşitlik ve Özgürlük İçin Kararları"nı açıkladı. Hükümetin ‘tam kapanma’ kararı hemen üstüne geldi açıklamanın, gölgesinde kalmasın, kalmamalı. Çünkü kadınların sesi, emekçileri yok sayarak alınan kararlara karşı yükseliyor, bugün yaşananlara da ışık tutuyor, mücadeleyi güçlendiriyor.  

Türkiye’nin takip edilemez hızda değişen gündemi içinde dikkat çekmek, sesini duyurmak hiç kolay değil. Belki gölgede kalmaya alışkın olduklarındandır, ne gündemin hızla değişmesi ne de giderek artan baskı ortamı yıldırmıyor onları. Giderek artan bir kararlıklıkla örgütleniyor kadınlar. 

İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de, Çanakkale’de, Adana’da, Eskişehir’de, Konya’da, Samsun’da, Bitlis’te yani Anadolu’nun pek çok kentinde, semtinde, mahallesindeler. Kadın Dayanışma Komiteleri çatısı altında bir araya geliyorlar.

Maruz kaldıkları eşitsizlik, sömürü, baskı ve adaletsizlikler için bir dayanışma ağı örüyorlar. Bir kadın iş yerinde haksızlığa mı uğruyor birlikte mücadele ediliyor, şiddet gören bir kadın mı var iş, konaklama, hukuki desteğe varana kadar olanaklar seferber ediliyor. Komiteler kurulduğu mahallelerde ücretsiz kreş hakkı için sesini yükseltiyor, pandemi döneminde okulsuz kalan çocuklara okul oluyor. Ebeveynler için eğitimler düzenleniyor, sağlık taramaları yapılıyor. 

Dayanışmalarından aldıkları güçle başka kadınlara uzanıyor elleri. Çoğaldıkça kendilerine ve birbirlerine olan güvenleri artıyor. Daha çok konuşuyor, daha çok tartışıyorlar. Yaşadıklarını anlatıyorlar belki de ilk kez, bügüne dek sessizce kabullendiklerini, ezilmişliklerini, yok sayılışlarını… Ve düşüncelerini paylaşıyorlar hiç çekinmeden, duygularını, umutlarını, hayallerini…

“Birilerinin beni dinlemesi, ciddiye alması, yanımda olduğunu hissettirmesi ne güzel” diyor komiteden bir kadın. “Mahalleme geldiler, önce şüpheyle yaklaştım. Kimsenin halimizi sormadığı günlerde kapımızı çaldılar, dost elleri uzandı. Artık her gün bir aradayız, yalnız değilim” diyor bir diğeri…

Eve kapatılan, çalışmasına izin verilmeyen, eğitim alması engellenen, çocuk yaşta evlendirilen ve anne olmaya zorlanan, tacize, tecavüze, şiddete maruz kalan, elinin hamuruyla erkek işlerine karışmaması öğütlenen kadınlar; eşit ve özgür bir ülkede yaşamak için kendi kararlarını yazdılar. 

“Kadının toplumsal yaşamdaki belirleyiciliğini güçlendiren ne varsa ortadan kaldırılmalı, tarikat ve cemaatler, imam hatipler kapatılmalıdır” diyorlar. “Şiddet görenler değil, şiddeti uygulayanlar saklansın, onlar utansın, onlar yaşamdan tecrit edilsin!” diyorlar.

“Devlet her mahallede, her işyerinde bir an önce ücretsiz kreşler açmalı. 8 yaşına kadar örgün eğitim zorunlu olmalı, her kız çocuğunun eğitim hakkı ailesi ne derse desin garanti altına alınmalı, 18 yaş altı istisnasız her türlü evlilik yasaklanmalı! ” diyorlar.

“Aynı işi yapan herkes aynı ücreti almalı, işyerlerinde ayrımcılık suç sayılmalı ve dahası, herkesin çalışma hakkı olmalı. İşsizlik yasaklanmalı!” diyorlar.

Bir kısmını aktarabildiğim bu kararlardan herhangi birisine itirazımız olabilir mi? Bugün insanlığa dayatılanlar gerçeğimiz de kadınların açıkladığı kararlar hayal mi? 

Bizim gerçeğimiz, salgının göbeğinde korunmasızca çalışmak zorunda kalanlar. Aşıya ulaşamadığı için yaşamlarından olanlar… 480 gündür bulunamayan Gülistan Doku, bizim gerçeğimiz. İşsizlik ve yoksulluk nedeniyle intihar eden emekçiler, bizim gerçeğimiz. Üç hafta boyunca çocuklarımıza ne yedireceğimizi düşünmek, bizim gerçeğimiz.

Gerçek, tüm karanlığı ile karşımızda duruyor ve ona inat büyüyor Kadın Dayanışma Komiteleri. Hayallerimiz, umutlarımız ve aydınlık yarınlarımız için…