O, yoksulluğun sorun olmaktan çıktığını, memleketin refah içinde olduğunu, herkesin bu refahı gani gani paylaştığını anlatıyor.

Bak sen şu asgari ücrete karar verene

Asgari ücret tespit komisyonu Salı günü ikinci toplantısını yaptı. Milyonlarca insan işsiz, bir o kadarı ücretsiz izin ya da kısa çalışmada geçim derdiyle boğuşurken, komisyonun gündeminde asgari ücret için esas kriter olması gereken giderek artan yoksulluk yer almıyor.

Komisyonda devleti temsil eden iktidar partisi süregelen ekonomik krizin ortaya çıkardığı yoksullaşma dalgasını değil, bunun bir meşruiyet krizine dönüşmesini bastırmaya uğraşıyor. Bahçeli’nin askıda ekmeği ile başladı. Sadaka ve şükrün erdem olduğunu anlatmak içindir. Sonra Erdoğan’ın bizzat kendisi girdi devreye. Ekmek bulamayan mı var diye sordu gazetecilere. Sonra bir gezide AKP’li olduğu sonradan anlaşılan esnafın kendisine söylediği “evimize ekmek götüremiyoruz” sözünü abartılı buldu. Sonra esnaf bulundu. Kameranın önüne oturtuldu ve özür diletildi.

Meclis bütçe görüşmelerinde milletin midesine anca kuru ekmek giriyor diye konuşan muhalefet milletvekiline oturduğu yerden “o zaman aç değil demek ki” diye sırıtarak yanıt veren iktidar milletvekili de aslında çam devirmiyor. Bu da başka bastırma yöntemi. Mesele ciddi. Ciddi ciddi konuşulursa olmaz, sulandırılması gerekiyor.

Kulakları az işiten İsmet İnönü için "işine geleni duyar" diye söylenirdi. Haksızlık ediliyormuş. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Zümrüt Hanım var. O sadece işine gelmeyeni değil, hiçbir şeyi duymuyor. Kendisine avucunun içine “iş aş” yazıp intihar eden Samsunlu yurttaş soruluyor. O, yoksulluğun sorun olmaktan çıktığını, memleketin refah içinde olduğunu, herkesin bu refahı gani gani paylaştığını anlatıyor.

Yeni asgari ücretin belirleneceği şu sıralar iktidarın yoksullukla mücadelesi bu minvalde sürüyor. Zümrüt Hanım Tespit Komisyonu’na başkanlık ediyor. Asgari ücrette son sözü bu hanımefendi söyleyecek…

Sözü söyleyene değil, söyletene bakın derler. Asgari ücrette sözü söyleten patron örgütü, TİSK'tir. Dediğinin olmadığı enderdir. O durumda da asgari ücret belirlendikten birkaç gün sonra mevcut sigorta prim desteklerine yenileri eklenerek mesele çözülüyor.

TİSK adına komisyon üyeliğini birkaç dönemdir Akansel Koç isimli işçi simsarı yapıyor. Hakaret etmiyorum, işi budur. Sahibi olduğu yönetim danışmanlık ve eğitim hizmetleri şirketiyle patronlara sendikadan kurtulma danışmanlığı yapmaktadır. Yasal boşluğa düşmeden sendikaya üye olan işçiler nasıl işten atılır, hangi yöntemlerle sendikadan istifa ettirilir, sendikaların yetki süreçleri nasıl uzatılır sorularında uzmandır. Punto Deri’de Berikap’ta ve başkalarında işini profesyonelce yapmış, başarısı asgari ücret tespit komisyonunda TİSK temsiliyetiyle ödüllendirilmiştir.

Yoksulluk diyorduk. Asgari ücret. Zümrüt Hanım, Akansel Bey…

Bir de Ergün Başkan var. Geçen sene altına imza attığı bağlayıcı kamu kesimi çerçeve sözleşmesini basın mensuplarına açıklamadan önce eğilerek Zümrüt Hanım’ın kulağına fısıldadıklarıyla hatırlardadır. “Uzasa işi karıştıracaktım, en azından kapattım böyle” sözleri açık kalan mikrofondan başka kulaklara da ulaşmıştır. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’ndaki varlığını hiç konuşmasak yeridir.

Yoksulluğun kökünü kazıdığını düşünen bir Bakan, işçi düşmanlığı tescilli bir patron temsilcisi, uzaktan kumandalı bir konfederasyon başkanı... Bu komisyondan işçiye müjdeli haber çıkmaz.

Asgari ücreti patronlar belirliyor. Birinci meselemiz budur. Asgari ücrette işçilerin söz hakkı bulunmamaktadır. İkincisi de bu. Asgari ücrette sendikal merkezlerin ve muhalefetin politikası yoksulluk sınırına dahi ulaşmayan rakamlar önermek değil, bu iki meseleyi gündeme getirerek, asgari ücretin belirlenmesinde toplu pazarlık ve grev hakkı için mücadele etmektir.