Son dönemde ABD ve İsrail’in etrafında Ortadoğu ülkelerinin bir araya getirildiği ittifak nedeniyle Batı Sahra sorunu da yeniden alevlendi.

Afrika’da son sömürge: Batı Sahra

Afrika İkinci Dünya Savaşı öncesi hemen tamamen emperyalist devletler tarafından paylaşılmıştı. Bu paylaşımı ve sömürgelerin hangi devletlere ait olduğunu Şekil 1’deki haritadan izleyebilirsiniz. Ancak 1950’lerde artık sömürgeciliği sürdürmek imkânsız hale gelmişti. Halkların bağımsızlık için örgütlenmesi ve gösterdiği direniş sosyalizmin verdiği moral ve maddi destekle birleşince sömürgecilik yıkıldı. 

Ancak sömürgelerin yerine bağımsız ulusların kurulmuş olması bugün Afrika’nın emperyalist devletlerin hegemonyasından kurtulduğunu göstermiyor, aksine Afrika bugünkü ince sömürü yöntemleri ile paylaşılıyor, bunun için büyük bir rekabet sürüyor.

Buna karşılık bir ülke var ki hâlâ sömürge pozisyonunu koruyor: Batı Sahra.

Fas’ın işgali altındaki bu ülke aslında Batı emperyalizminin dolaylı sömürgesi halinde. Burada bulunan başta fosfat olmak üzere madenler Batılı tekeller tarafından işletiliyor.

Son dönemde ABD ve İsrail’in etrafında Ortadoğu ülkelerinin bir araya getirildiği ittifak nedeniyle Batı Sahra sorunu da yeniden alevlendi. İsrail ile ilişki geliştirmek karşılığında İsrail’den Batı Sahra’da kullanılmak üzere insansız hava aracı (İHA) alan Fas, aynı zamanda işgale NATO’nun desteğini de kazanmış gözüküyor.

Batı Sahra sorununu tarihsel olarak hatırlamak ileride olayları çözümlemek için işimize yarayacak. 

Şekil 1’deki haritaya bir kez daha bakarsanız, sorunun köklerinin Avrupa sermayesinin ırkçı, pragmatik ve her türlü cinayeti işlemekten kaçınmayan doğasında yattığını fark edeceksiniz. Kuzeybatı Afrika’daki bugünkü Fas, Cezayir, Moritanya, Gana, Nijer, Çad gibi birçok ulusu içeren koca mavi leke Fransa’nın sömürgelerini gösteriyor. Bu utanç lekesinin içinde ise İspanyol sömürgeciliğin son kalesi olarak Batı Sahra görülüyor.

Şekil 1

Harita 1914’te Afrika’nın sömürgeler halinde emperyalist devletler tarafından nasıl paylaşıldığını gösteriyor. Kuzeybatıda geniş Fransız sömürge bölgesinin içinde Batı Sahra’nın İspanyol egemenliğinde kaldığı görülüyor. 


Biz Fas’ı Kazablanka filminden hatırlıyoruz. 1950’li yıllardaki emekçi eksenli bağımsızlık mücadelesi ise çoktan unutuldu gitti. Kazablanka’da 1952’de greve giden yüzlerce işçinin Fransız polisi tarafından katledilişini hatırlamak için tarihin bizim tarafımızdan yeniden yazılmasını bekleyeceğiz.

Fransa yükselen direnişle başa çıkamayacağını anladığında Fas’ın feodal gericiliği ile anlaşmayı tercih etti ve biçimsel olarak 1956’da Fas’ın bağımsızlığını tanırken geride bir Fas Kralı bıraktı!

Ama daha kötüsü Fas direnişi emperyalizmin desteği ile ezildi, liderleri öldürüldü, örgütleri dağıtıldı. Hemen bütün Afrika ülkelerinde aslında zemin burjuvaziye dayansa bile sosyalizm rüzgârı eserken Fas’ın bağımsızlığında bu hiç söz konusu olmadı. Fas Batı emperyalizminin, başta Fransa ve ABD olmak üzere müttefiki olarak günümüze geldi.

Buna karşılık Batı Sahra’da olaylar farklı gelişti. 1970’te bağımsızlık gösterisi Franco İspanyası tarafından kanlı bir şekilde bastırılınca silahlı mücadele başladı ve 1973’te Polisario Cephesi kuruldu. Fransa’yı devrimci bir şekilde yenen Cezayir’in de desteğini alan Polisario Cephesi’nin verdiği savaş İspanya’nın yenilgisi ile sonlandı ve Batı Sahra Arap Demokratik Cumhuriyeti’nin kuruluşu 1976’da ilan edildi.

Ancak bu bir mutlu son değildi. Batı Sahra topraklarında kalan fosfat yataklarını, diğer önemli madenler ve zenginlikleri emperyalist ülkeler devrimci bir siyasete bırakmak niyetinde değillerdi. Batı Sahra’yı Fransa ve İspanya’nın desteği ile Fas ve Moritanya arasında paylaştırdılar. Moritanya Polisario Cephesi karşısında tutunamayınca Şekil 2’de görüldüğü gibi Batı Sahra güney sınırına kadar Fas tarafından işgal edildi.

Şekil 2

Haritada emperyalist ülkelerin izi olan cetvelle çizilmiş gibi Cezayir, Fas, Moritanya ve Batı Sahra’yı bölen sınırlar görülüyor. Batı Sahra’nın büyük kısmı Fas tarafından işgal edilirken Polisario Cephe’sinin kontrol ettiği doğu kısmı ile Fas işgali altındaki batı bölgesini “utanç duvarı” ayırıyor. 

Fas gericiliği Polisario’dan maden yataklarını ve buradaki Batılı tekellere peşkeş çekilmiş madenleri ve işletmeleri korumak için çöle Batı Sahra’yı 2700 km boyunca bölen bir duvar inşa etti, askeri olarak korumanın dışında yüz binlerce mayın yerleştirdi. Şimdi İsrail’in İHA’larının ne işe yarayacağını daha iyi anlayabilirsiniz.

Şekil 3

Batı Sahra’yı bölen 2700 km uzunluğundaki kum duvar ve mayınlı arazi görülüyor.

Batı Sahra sorunu aradan geçen 45 yıl boyunca bütün siyasi kutuplaşmaların konusu oldu. Örneğin, Afrika halklarıyla enternasyonalist dayanışmasında kendini hiç esirgemeyen Küba Polisario Cephesi’ne 90’lara kadar askeri olarak da yardım etti. Sonrasında ise eğitim ve sağlık konusunda büyük bir dayanışma gösterdi, Batı Sahra Arap Demokratik Cumhuriyeti gençleri Küba’da eğitim gördüler.

Geride bıraktığımız 75 yıl boyunca eğer bir ülke ABD müttefiki ise tarihsel olarak kenefe düşmüş gibidir, oysa küçük Küba tarafından destek almak onurlandırır bir ülkeyi.

Şimdi şu Çin Seddi’nden sonra dünyanın ikinci uzun duvarına bakın bir kez. Buradaki insanlık dışılığa ve akılsızlığa.

21. yüzyılda ellerimizle yaratacağımız ve tanıklık edeceğimiz sosyalizm dalgasının utanç duvarını yıkarken bütün bölgenin siyasi-ekonomik bütünleşmesini sağlayacağını biliyoruz.