Yüzde 4,5'luk 'büyüme' ne anlama geliyor? 'Artış tüketimden geliyor'

'Bu veriler 2020 yılı ilk çeyreğindeki %4,5'luk büyümenin büyük bir kısmının toplam tüketimden gelen katkı ile oluştuğunu göstermektedir. İç talebi oluşturan diğer başlık olan sabit sermaye yatırımlarındaki değişim eksi %1,4'dür'

Fuat Sözen

TÜİK, Ocak-Mart 2020 yılı (1.çeyrek) milli gelir (GSYH) tahmini istatistiklerini yayımladı. TÜİK'e göre milli gelir 2020 yılının ilk üç ayında sabit fiyatlarla % 4,5 oranında büyüdü. Bir önceki yılın aynı çeyreğindeki eksi %2,3 büyüme oranı, görece bu yüksek büyüme oranın ortaya çıkmasının nedenleri arasında.

http://www.tuik.gov.tr/hb/43/kapak/33604_img_2_43_29.05.2020584970354.jpg

Yüzde 4,5'luk yüksek sayılabilecek bu büyüme oranı 2019'un son çeyreğindeki yüzde 6'lık büyüme ile birlikte değerlendirildiğinde 2018 Ağustos krizinin yarattığı ekonomik daralmanın 2019'un ikinci yarısından itibaren azalmaya başladığına işaret ediyor. Ancak büyüme oranları üzerinden yapılan bu tespit daha geniş bir çerçevede makro ekonomik göstergeler üzerinden yapıldığında ekonomide büyük dengesizliklerin olduğu, büyümenin sürdürülebilirliğinin önünde (pandemiden bağımsız olarak) ciddi engeller bulunduğu görülüyor. İç talebi artırmak amacıyla izlenen politikalar özellikle faiz oranlarının ekonomi yönetimi tarafından düşürülmesi ile kredi hacminin büyük ölçüde şişirilmesi yüksek büyüme oranlarının ortaya çıkmasının önemli nedenlerinden.

Üretim yöntemiyle milli gelir

Üretim yöntemiyle hesaplanan milli gelirde temel sektörler; tarım, sanayi ve hizmetler sektörleridir. Aşağıdaki tabloda, 2020 yılı ilk çeyreğinde tarım sektörünün yüzde 3,0 büyüme hızı ile GSYH ortalamasının altında, sanayi sektörünün ise yüzde 6,2 ile üzerinde büyüdüğü görülmektedir.

Ekonomiyi canlandırmaya yönelik parasal ve mali teşviklerin etkisiyle sanayi üretimi son iki çeyrektir GSYH ortalamasından daha hızlı artmaktadır. Tablodaki verilerden de görüleceği üzere benzer eğilim imalat sanayi içinde geçerlidir.

Son yıllarda ekonomik büyümenin "motoru" olan inşaat sektörünün büyüme hızı ise Ağustos 2018 krizinden bu yana küçülmesini azaltmakla birlikte halen negatif görünümünü sürdürmektedir.

Üretim içinde en büyük paya sahip olan hizmetler sektörünün (inşaat dahil) büyüme hızı ise yüzde 5,8 ile sanayi sektöründe olduğu gibi son iki çeyrektir artış eğiliminde.

Aşağıdaki tablo, 2020 yılı ilk çeyrek verileri ile birlikte 2018 Ağustos krizinden bu yana çeyrek dönemler itibariyle GSYH sektörel büyüme hızlarını göstermektedir.

http://www.tuik.gov.tr/hb/43/kapak/33604_img_1_43_29.05.2020-429060632.jpg

Harcama yöntemiyle milli gelir

Harcama  yöntemiyle hesaplanan milli gelir iç ve dış talepten oluşmaktadır. İç talebi oluşturan tüketim ve yatırımlar değerlendirildiğinde iç talebin sadece toplam tüketim nedeniyle arttığı, sabit sermaye yatırımlarının ise azalmaya devam ettiği görülmektedir. Toplam tüketimdeki değişme yüzde 5,3 ile GSYH ortalamasının üzerindedir, kamu kesimi tüketim harcamasındaki artış ise daha yüksektir. Kamu kesimi 2019 yılı 1.çeyreğinde yerel seçim döneminde yapılan harcama artışı kadar bu çeyrekte de harcama yapmıştır.

Bu veriler 2020 yılı ilk çeyreğindeki %4,5'luk büyümenin büyük bir kısmının toplam tüketimden gelen katkı ile oluştuğunu göstermektedir.

İç talebi oluşturan diğer başlık olan sabit sermaye yatırımlarındaki değişim eksi %1,4'dür. Tüm teşvik tedbirlerine karşın toplam yatırımlardaki düşüş azalmakla birlikte halen pozitif değerlere ulaşamamıştır. Şüphesiz makina teçhizat yatırımlarındaki yüzde 8,4 oranındaki artış ekonominin gelecekteki büyüme potansiyeli açısından olumlu bir gelişmedir. Makina teçhizat yatırımları Ağustos 2018 krizinden bu yana ilk defa artış göstermiştir.

Tüketim ve yatırımların toplamından oluşan toplam nihai yurtiçi talep ise 2020 yılı ilk çeyreğinde yüzde 3,5 oranında artmıştır.

İhracat ve ithalatın toplamından oluşan dış talepteki gelişmelere baktığımızda 2019 yılı boyunca her çeyrek artan ihracat bu dönemde bir önceki yılın aynı dönemine göre eksi %1,0 oranında azalmıştır. İthalat ise yüzde 22,1 gibi yüksek bir oranda artmıştır. Dolayısıyla dış talep toplamı iç talebe dayanan büyüme sürecini sınırlayarak GSYH büyümesini azaltan etkide bulunmuştur.