Yunanistan’da Bir 'Heyula' Dolaşıyor

Cinayeti ve ardından gelen soruşturma sürecini 'Bir Cinayetin Kurmaca Belgeseli' alt başlığıyla romanlaştırır Vasilikos. Gerçek olaylara mümkün olduğunca sadık kalma çabasıyla, gizli soruşturma dosyalarını kapsamlı bir şekilde kullanır. Z ilk olarak 1966 yılında, dava süreci devam ederken yayımlanır. Birkaç ay sonra, askerî cunta kurulur ve onlarca başka kitapla birlikte Z de yasaklanır.

Kaya Tokmakçıoğlu

Yunan İç Savaşı’ndaki son kurşun 1949 yılında atıldı. Bununla birlikte, iç savaş “olağanüstü hal rejimi” altında sonraki 25 yıl boyunca yer yer zımnen yer yer tanımlı bir biçimde varlığını sürdürdü. Söz konusu yıllar boyunca askerî olarak yenilgiye uğramış komünistler, egemenlerin onları siyasal olarak da yenilgiye uğratmalarına karşı koymaya çalıştılar. Kapitalist devletin tarafları “kucaklayan”, uzlaştırıcı politikalarını reddedip illegal çalışmaya yönelirlerken, burjuvaziye arka çıkan devlet kurumlarının açık ve örtük şiddetine maruz kaldılar. Bu bağlamda, Yunan İç Savaşı’nın son demlerinin 1974’te Albaylar Cuntası’nın düşmesiyle yaşandığını söyleyebiliriz. İç savaşın fiilî olarak bittiği 1949 yılından askerî cuntanın yıkılışına kadar geçen süreci derinden hisseden binlerce muhalif ve aileleri, gündelik yaşamlarını sürdürmek için kendilerini “aklamaya” maruz bırakıldılar; yer yer sürgün edildiler ve iktisadi yaşamdan dışlandılar.

Cuntaya giden süreçte yaşanan en önemli siyasal olaylardan biri sosyalist milletvekili Grigoris Lambrakis’in öldürülmesiydi. Antik Çağ’ın tragedya yazarlarının Dionysos Festivali için yazdıkları oyunları izleyenler oyunun “hikâyesini” nasıl biliyorlarsa, modern Yunan okuru da Vasilis Vasilikos Z - Ölümsüz’ü yayımladığında, Z’nin barışa dair bir mitingden dönerken öldürülen sosyalist Grigoris Lambrakis olduğunu biliyordu. Lambrakis’in başına bir darbe aldığını ve üç tekerlekli bir araçla Selanik polisinin ve Kuzey Yunanistan Jandarma Kuvvetleri Başkomutanı’nın gözü önünde üzerinden geçildiğini biliyordu. Lambrakis ünlü bir atlet, Pire’de yoksullar için ücretsiz klinik işleten bir doktor ve Yunan barış hareketinin önderlerinden biriydi. 1962’de Londra’da, Yunanistan Kraliçesi Frederika’yı sokaklardan kaçmaya zorlayan bir gösterinin fitilini ateşlemişti. En önemlisi, barış gösterilerinin yasaklanmasına karşı, yasama dokunulmazlığını kullanarak Maraton’dan Atina’ya tek başına yürüyen adam olarak biliniyordu. Katledilişi Yunanistan halkının buz kesmesine, sağcı hükümetin düşmesine ve orta yolcu bir hükümetin iktidara gelmesine yol açtı. Ölümünden sonra kurulan Lambrakis Demokratik Gençliği, 1960’larda Yunanistan sosyal demokrasisinde belirleyici bir rol oynadı.

1963’ün Mayıs ayında tüm Yunanistan’ı sarsan suikast özü itibariyle siyasaldı. İçinde polis departmanından savcılığa, kuvvet komutanlarından iktidara kadar neredeyse devletin tüm kurumlarını içeren siyasal bir suikast. Cuntanın ayak sesleri Lambrakis’in öldürülüşünde duyuluyordu. Dört yıl sonra askerî darbeyi gerçekleştiren güçler söz konusu cinayeti de birlikte işlemişlerdi. Vasilikos, romanı yayımlandığında dostlarının çoğunun ona kuşkuyla yaklaştığını bir söyleşide dile getirmişti: “‘Bu kitabı neden yazdın?’ diye sordu arkadaşlarım. Ne demek istediklerini anlamamıştım. ‘Bu yazdığın her gün gazetelerde okuduğumuz şeyler!’ ‘Bakın,’ dedim, ‘siz biliyorsunuz, ben biliyorum, herkes gazetelerdeki hikâyeleri biliyor. Ama ya elli yıl sonra? O zaman kim hatırlayacak?’” Cinayeti ve ardından gelen soruşturma sürecini “Bir Cinayetin Kurmaca Belgeseli” alt başlığıyla romanlaştırır Vasilikos. Gerçek olaylara mümkün olduğunca sadık kalma çabasıyla, gizli soruşturma dosyalarını kapsamlı bir şekilde kullanır. Z ilk olarak 1966 yılında, dava süreci devam ederken yayımlanır. Birkaç ay sonra, askerî cunta kurulur ve onlarca başka kitapla birlikte Z de yasaklanır.

Herkesin Malumu Bir Kahraman

Vasilis Vasilikos’un Z’si beş ana bölümden oluşur. Z’ye gerçekleştirilen suikastı anlatan ilk bölümden sonra ölünün Selanik’ten Atina’ya götürülmesinin anlatıldığı ikinci bölüm gelir. Başlatılan soruşturma süreci, olayın örtbas edilme çabaları, görünenin ardındaki siyasal süreç ve dava hakkında alınan gizlilik kararı metnin diğer bölümlerine yayılır. Roman pas hastalığı ile ilgili tarımsal bir toplantıyla başlar. Sağcıların çoğunlukta olduğu bir toplantıdır söz konusu olan. Bundan sonra, Z’nin solcu bir kitleye konuşma yapacağı mitingle ilgili olaylar anlatılır. Aynı anda okur, Z’yi sopa darbeleriyle öldürmeye hazırlanan lümpen proletaryanın üyesi kiralık katillere kolluk güçlerinin nasıl göz yumduğuna tanık olur. Z’nin ölümüyle sonuçlanan tüm gelişmeler farklı bakış açıları ve anlatıcılar aracılığıyla, “Bir Mayıs Akşamı Saat 19.30 ile 22.30 Arasında” başlıklı birinci bölümde verilir. “Gecenin Karanlığında Bir Tren Düdüğü” başlıklı ikinci bölüm Z’nin trenle taşınan ölü bedenini ve cenaze törenini sunar. “Yer Sarsıntısının Açtığı Uçurum” açılan soruşturmaya odaklanır. Her iki tarafın da muhabirleri ve müfettişleri soruşturmaya müdahildir. Polis soruşturmanın gerçeklerin ortaya çıkmasını sağlayacak bir biçimde yürütülmesini sağlayamaz ve insanları baskı altına alır. “Savunmalar” ile “Bir Yıl Sonra” başlıklı dördüncü ve beşinci bölümler kolluk güçlerinin yargılanmasını ve aranmakta olan adaleti gözler önüne serer.

Grigoris Lambrakis adı romanın hiçbir noktasında geçmez. Ama ortalama düzeyde siyasetle haşır neşir olan bir okur “Z” ile kimin kastedildiğini bilmektedir:

“Z.’yi yakından tanımıyordu. Ama uçaktan iner inmez içine büyük bir güven doldu. Güçlü, geniş alınlı, gerçek bir adam, bir lider, Balkan Oyunları Şampiyonu vardı karşısında. Geçen ay, tek başına Maraton’da yürüdüğü sıra gazetelerde çıkan resimlerinden aklında, dertli bir adam görüntüsü kalmıştı. Yakından, çok daha değişik bir insandı.”

Vasilikos’un başkahramanını roman boyunca Yunan alfabesinden “z” harfiyle tanımlaması başka bir ipucuna gerek bırakmaz. Yunanca “yaşamak” yükleminin (zei) ilk harfi olan zita, kahramanın yaşadığına delalet eder. Lambrakis cinayetinden sonra sokaklara, kaldırımlara ve evlerin cephelerine yazılan ve direnişin simgesi olan Z, aynı zamanda Demokratik Lambrakis Gençliği’nin de siyasal amblemi haline gelir:

“Bir ay önce, tek başına, Maraton’daki küçük tepeye çıkmıştı. Tek başına, Yunan bayrağı göğsüne sarılı, kırk iki kilometrelik yolu yürüyerek aşmıştı. Barış yürüyüşüydü bunun adı. Barışseverlerin yürüyüşü. Yeryüzünde sürekli bir barışın sağlanması için. Başka Vietnam’ların, başka Hiroşima’ların olmaması için.”

Cinayetin işlenmesinden sonra Z’yi taşıyan trene anlatıcı eşlik eder. Tüm halk sokaklara dökülmüş ve çok güçlü bir siyasal tepki ortaya koymuştur:

“Yaşıyor! Yaşıyor! (…) Ve bu gövdenin uğruna kendini verdiği barış düşüncesi birden boşlukta canlandı. Yolları dolduran ölümsüzlük insanların yüreklerine doluyordu. (…) Bütün bir ulus ayaklanır ve büyüklüğü senin tabutunla ölçülürse ölüm yoktur.”

Soğuk Savaş’ın Tepe Noktasında

Lambrakis’in öldürüldüğü 1963’ün Mayıs ayı, Amerikan emperyalizminin saldırganlığının tavan yaptığı bir döneme denk düşmektedir. Aynı yılın Kasım’ında ABD Başkanı John F. Kennedy’nin öldürülecek, emperyalizmin ideologlarının savaş çığırtkanlıkları zirveye çıkacak ve antikomünist saldırı yeni bir boyut kazanacaktır. Grigoris Lambrakis öldürüldüğü âna kadar silahsızlanma kampanyası yürütmüş, Yunanistan’ın emperyalizmle iş birliği içine girmeyen ve kendi kaderini tayin eden bir ülke haline gelmesi için çabalamıştı. Yunanistan, iç savaşın sona ermesinden sonra, parlamenter sistemin göreli olarak işlediği bir burjuva demokrasisine geçiş yapmıştı. EDA’nın1 1958’deki seçimlerde ikinci büyük parti konumunu elde etmesi emperyalizmin de dikkatini çekmişti. Görünen demokrasinin ardında Yunanistan halkının parakratos olarak adlandırdığı derin devlet işlemeye devam ediyordu. Bu yapılanma Yunanistan tarihinde kökleri Nazi işgaline kadar giden bir geçmişe sahipti. Naziler’le iş birliği yapan Yunan milliyetçileri, iç savaştan sonra burjuvazinin takdirini kazandıkları için devlet tarafından da korunup kollandılar. İçlerinde ordu mensuplarından lümpen proletaryanın bir bölümüne kadar toplumun önemli bir bölümünü barındıran Yunan derin devleti özellikle komünistlere karşı yapılandırıldı. Zaten Yunanistan Komünist Partisi iç savaş sonrasında yasadışı ilan edilmişti. Dolayısıyla EDA, içinde komünist olmayan solun da toplandığı, kalkan görevi gören bir parti olarak meydana gelmişti. Lambrakis sadece sosyalist bir milletvekili olduğu için değil, aynı zamanda barışın çok kararlı bir destekçisi olduğu için de parakratosun kurbanlarından biri oldu. Emperyalizmin ve onun Yunanistan içindeki işbirlikçilerinin barışa tahammül edememelerinden doğal bir durum yoktu. Dolayısıyla, Yunanistan burjuvazisi toplumun para için her şeyi yapabilecek katmanlarını, lümpen proletaryayı barış isteyenlere karşı örgütledi.

Antikomünistlerin 'Heyulası'

Grigoris Lambrakis simgesel bir figürdü. Yunanistan’ın monarşi yanlısı, antikomünist çevreleri açısından bir heyula haline dönüşmüştü. Yunanistan burjuvazisi ve emperyalistler onun Yunanistan’ı NATO’dan çıkaracağından, Akdeniz’de olası bir yeni Küba yaratacağından endişe ediyorlardı. Antikomünistlerin saldırganlıkları, özel olarak Nazi işgalinde Hitler’e karşı savaşmış olanlara yönelikti. Vasilikos romanda onların seslerinin duyulmasına izin verir:

“Hitler, Yahudilerle komünistleri temizlemek, hepsini yeryüzünden silip atmak isteyen kişiydi. Yahudileri temizlemeyi başardı. Oturduğumuz şehir Selanik’i örnek alalım. Savaştan önce Yahudiler, bu şehir nüfusunun yarısıydı. Şimdi Selanik'te kala kala kaç Yahudi kaldı? (…) Tamam, onu [bakkal] sayıyoruz bir. Ya öbürleri ne oldu? Hepsinden sabun yapıldı. Aynı son komünistleri de bekliyordu, ama Führer bu işi başaracak zamanı bulamadı.”

Lambrakis cinayeti, burjuvazinin zoru devreye sokacağı adımı atması için gerçekleştirdiği bir ön provadır. Vasilikos, Z ile askerî diktatörlüğün arifesinde siyasal ve toplumsal havayı yakalamayı başarır. Yargılama sürecinden ve soruşturma dosyalarından bir muhbir aracılığıyla elde ettiği beş bin sayfanın üzerindeki evrakla yapbozun parçalarını bir araya getirir. Yazarın belgeselci yaklaşımı romandaki birçok öğenin eşzamanlı olarak ilerleyebilmesini mümkün kılar. Öte yandan, iç monologdan yazarın doğrudan araya girerek yaptığı yorumlara kadar kullanılan işlevsel olmayan hiçbir teknik yoktur. Vasilikos, ortaya bir cinayet romanından daha fazlasını çıkarır: Z, “çağın oluşturucu ilkesinin”, kapitalizmle sosyalizm arasındaki mücadelenin bir dışavurumu haline dönüşürken, kahramanına yaşattığı dönüşüm okuru örgütleyici ve harekete geçirici niteliktedir.

“İnsanoğlunun acılarının, bireyin çabasıyla geçmeyeceğine sonunda inanmıştı. Salı ve cuma günü öğleden sonraları, muayenehanesine dolan yoksul yığınlarına parasız bakması da bir işe yaramıyordu. Dehşete düşmek için, hastalarıyla en basit ilacın parasını veremeyen halk yığınlarının sayısını karşılaştırması yetiyordu. Yardımseverlikte de durum aynıydı: Bir yoksula para vermek neye yarardı? Nasılsa, yeryüzündeki yoksulların yüzdesinde hiçbir değişiklik olmuyordu. Dünyanın değişebilmesi için düzenin değişmesi gerekliydi.”
 

  • 1. Birleşik Demokratik Sol. 1951’de kurulan ve ağırlıklı olarak Albaylar Cuntası’nın öncesinde aktif olan sosyal demokrat parti.