Yoksula aşı kararsızlığı bir lüks: Ya aşı olacak ya hasta

Sahada hastalıkla mücadele eden sağlıkçılar aşı konusuna nasıl yaklaşıyor? “Çin aşısını" olurlar mı? Halka ne tavsiye ederler? Bu soruları Dr. Seyfi Durmaz’a yönelttik.

soL - Sağlık

Dünyada aşılamanın hızlı bir başlangıç yaptığı ülkemizdeyse hız kazananın aşılamadan çok aşı tartışmalarının olduğu bir dönemde aşı konusuna sağlık çalışanlarının penceresinden baktık.

Hekimler, uzmanlar, araştırmacılar... Toplum zaman zaman kendisini ters köşeye düşüren bu kesimler hakkında karmaşık duygulara sahip olsa da onların görüşlerine değer veriyor. “Çin aşısı geliyormuş, olayım mı?” sorusunun yanıtını “Faz III çalışmalarındaki eksiklikler” olarak verenler de oluyor, mevcut koşullarda eldeki verilerle hızla başlamanın gerekliliğini anlatanlar da...

Peki sahadaki sağlık çalışanları aşı meselesine, özel olarak “aşılama hemen başlamalı mı? Aşı olalım mı?” sorusuna nasıl bakıyor? 

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde pandeminin başından itibaren çalışan sağlığı ve güvenliği konusunda çalışan, halk sağlıkçı Dr. Seyfi Durmaz aşı kararsızlığı ile ilgili sorularımızı yanıtladı.

'Ben de ulaşır ulaşmaz aşı olacağım'

Sağlıkçıların COVID-19 aşısını olmaya karşı yaklaşımını nasıl gözlüyorsunuz?

Elbette bu alanda çalışmalar yapılırsa daha net gösterecektir, ancak gözlemlerime göre söyleyebilirim ki; bir grup sağlık çalışanı pandemiyi kesintisiz yaşadı. Özellikle pandemide daha yoğun sorumluluk alan bu grup için aşı konusu oldukça net. Dolayısı ile -aynı empati ile- rahatlıkla söyleyebilirim ki; ben de ulaşır ulaşmaz aşı olacağım.

Tereddütle ilgili kısmın da zaman içinde hızla azalacağını düşünüyorum. Sağlık çalışanı dikkat kesilmiş, süreci gözlemeye çalışıyor. Kurumsal bilgi akışı eksik kalınca toplumda güvenilir gördüğü kişi ve yapılara gözünü, kulağını çeviriyor doğal olarak. Tam da bu noktada Bakanlığın sağlıklı bilgi akışı ve güven arttıran bir aşı organizasyonu ile karşımıza çıkması gerekiyor. Onun haricinde her gün iki yüz insanın öldüğü şu yangına herkesin elden ele su taşıma sorumluluğu var. Sağlık çalışanı bunu on aydır yapıyor. Akil kişi ve örgütlerimiz de bir avuç su ile ortaya çıkmalı. 

Geçtiğimiz dönemde Metropoll şirketinin yaptığı bir anket sonucu dikkat çekiciydi. Aşıyı savunan ilerici kesimleri temsil ettiği düşünülen politik yapılarda aşı olmayacağını beyan edenler oran olarak fazlaydı. Bunu neye bağlıyorsunuz?

Dünyada da böyle bir ivme var. DSÖ, kızamık aşısı üzerinden aşı reddi / tereddüdünü küresel sorunlarda ilk on arasında tanımlamıştı zaten. Aslında batı Avrupa aşı karşıtları haritasında zaten koyu renkli idi. Berlin’deki gösterileri hatırlayalım. Pandemi ile beraber bu resme maske karşıtları ve radikal sağ da katılmış oldu. Oysa biz daha düne kadar yoksulun aşıya erişimi ile ilgili sorunları konuşuyorduk. 

İlericilik sınıftan koparıldığı günden beri bu savrulma var

Fakat bu durumun bence ilericilik ile ilgisi yok. “İlericilik” kavramı “sınıf” kavramından bağını kopardığı günden beri bu savrulma var. 

Yetmişlerden bu yana medikalizasyon, artan bir tıp hakimiyeti olarak kullanıldı. Bana kalırsa kapitalist tıbba bu haklı eleştirisinde Ivan Illich’lerin açtığı çatlaklardan liberallerin sızmış olması hem bilim için hem de Ivan Illich için tam bir talihsizlik oldu. Biz daha henüz modern tıp eleştirisine doyamamışken aynı pazarda hacamatçıların, aşı redçilerinin birlikte tezgah açacağı aklımıza gelebilir miydi? 

Yoksul için lüks: Ya aşıya ulaşacak, ya virüsle yüzleşecek

Bir yandan böyle bir zemin var. Pandemi sürecinin iyi yönetilemediği algısı insanların kaygısını arttırabilir, doğal olarak. Eksik anlaşılmasın, iyi yönetememe hali sadece iktidara zimmetli değil. Kadim örgütler de tüm pandemi boyunca toplumun anksiyetesi üzerine oynamayı örgütlenmek sandı. Sonuçta bu bir kaygı, bir kararsızlık hali. Yoksul için ise bu kararsızlık şu aşamada çok “lüks” açıkçası. Ya aşıya ulaşacak, ya virüsle yüzleşecek. Yoksa yoksulluğun keskinliği daha da çoğalıyor.

Bu konuda sağlık çalışanları ile toplumun diğer kesimleri arasında bir farklılık gözlemliyor musunuz?

Toplumun hangi kesimi ile karşılaştırdığımıza bağlı tabi. Sağlık çalışanları az önce sözünü ettiğim hikayedeki emekçiler ile aynı resimde yer aldı. Çalıştı ve her gün hastalık ile yoğun yüzleşilen bir ortamdan çıkıp ailesine riski taşımayı dert etti. Bu nedenle bu süreçte daha fazla sorumluluk alan genç hekim ve hemşire arkadaşlarda aşıya katılımın daha yüksek olacağını öngörebiliriz.