Yemen’de ateşkes ilan edildi: Suudiler kazanamayacaklarını anladı mı?

Suudi Arabistan Covid-19 salgınını gerekçe göstererek iki hafta boyunca Yemen'de ateşkes ilan etti. Ancak Suudilerin bu adımının salgından değil savaşı kazanamayacağını anlamasından kaynaklandığı iddia ediliyor. Husilerin Riyad’ı ve petrol tesislerini hedef alan saldırıları Suudilerin öncülük ettiği koalisyonu uzlaşmaya zorladı.

Dış Haberler

Suudi Arabistan Covid-19 salgını nedeniyle iki hafta boyunca çatışmaları durdurduğunu belirterek Yemen'de ateşkes ilan etti. Suudi yönetiminin galip gelemediği savaştan kendisini sıyırmak için bu adımı attığı tahmin ediliyor. Geçen aylarda Suudi başkenti Riyad’ı hedefleyen füze saldırısı ve Suudi petrol tesislerini tahrip eden saldırıların Suudilerin öncülük ettiği koalisyonu uzlaşmaya zorladığı belirtiliyor. Dünkü ateşkesin ilanının saatler öncesinde Husiler bir belge yayınlayarak yabancı askerlerin çekilmesini, ablukanın sonlandırılmasını ve hava saldırıların yıkılan evlerle birlikte ülkenin yeniden inşası için tazminat ödemesi talep ettiler.

PARÇALANMA 

BM geçtiğimiz haftalarda Yemen’de savaşan taraflara Covid-19’a karşı silahları bırakarak birlikte mücadele çağrısı yapmıştı. Buna karşılık 31 Mart’ta Yemen Sağlık Bakanlığı’ndan bir yetkili, Covid-19’a karşı mücadele için Dünya Sağlık Örgütü tarafından kendilerine verilen dokuz ambülansın BAE destekli Güney Geçiş Konseyi güçleri tarafından çalındığını bildirdi. 

Kuzeyde İran destekli Husilerin hakimiyeti sürerken onlara karşı 2015’ten beri savaşan uluslararası koalisyonun Yemen’deki vekilleri, stratejik noktalarda hakimiyet kurmaya çalışıyor. 2018 Aralık ayında Stokholm’de Husiler ile uluslararası kamuoyunun tanıdığı Yemen hükümeti arasında kısmi ateşkesi içeren bir anlaşmaya varılmıştı. Ancak savaş devam etmiş ve 2019 Kasımı’nda Riyad’da bu defa Husilere karşı Suudi Arabistan ve BAE’nin bölgedeki vekilleri bir anlaşma yapmıştı. 

Yemen’in Bab El Mendep boğazıyla Kızıldeniz’e ve Afrika Boynuzu’na hakim bir noktada bulunması iç savaşa müdahil bölgesel güçlerin emperyal iştahlarını kabartıyor. Güney Geçiş Konseyi, Yemen’in güneyinde BAE’ye nüfuz sağlayabileceği bir bölgesel özerklik vaat etdiyor. Yemen hükümetinin Cumhurbaşkanı Mansur Hadi ise Suudi Arabistan ve Katar’ın etkisi altında. Hadi’nin Husilere karşı koalisyonu bir arada tutmaya çalışan Suudi Arabistan ile güneydeki ayrılıkçıların ezilmesinden yana olan Katar arasında kaldığı söyleniyor. 

Öte yandan Türkiye’nin de ilişkili olduğu Müslüman Kardeşler’in Yemen’deki kolu El Islah partisinin, koalisyondaki bu bölünme karşısında Husilerle anlaşmaya yatkın olduğu yorumu yapılıyor. Konsey, Hadi hükümetini El Islah’ın etkisi altına olmakla suçluyor. Bir başka yoruma göre Konsey’in ayrılıkçılığı karşısında Müslüman Kardeşler ülkenin bölünmesindense Husilerle anlaşmayı tercih edecekler.

ABD PROVOKASYONU RİSKİ

Husilere karşı Yemen hükümetini destekleyen Yemen Sosyalist Partisi’nin yayınladığı bir haber, bölgedeki yağmacı güçlerin gerisinde ABD’nin rolüne işaret ediyor. Haberde ABD’nin Ocak ayında İran’ın Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’ye düzenlediği suikastle eş zamanlı olarak Yemen’de Kudüs Gücü komutanı Abdul-Ridha Şahlay’a da suikast girişiminde bulunduğu hatırlatılıyor.

Bunun Yemen’i İran ve ABD arasında doğrudan bir çatışma sahası haline getirme tehlikesi doğurduğu, ancak suikast başarısız olunca çatışmanın Irak’ta yaşandığı ifade ediliyor. Süleymani’nin saldırısının ardından Husiler ABD üslerine misilleme çağrısı yaparken Yemen hükümeti Husilerle savaşan Şahlay’ın da öldürüldüğünü açıklamış, ancak daha sonra bu girişimin başarısız olduğu ortaya çıkmıştı.

YSP’nin sitesinde paylaşılan bir analizde iki saptamada bulunuluyor. Husilerin bir vekil olarak nitelendirilmeyecek kadar yerel ve İran’dan bağımsız hareket eden bir güç olduğu bu saptamalardan biri. Diğeri ise Suudi Arabistan ve BAE’nin Husilerle savaşı tırmandırarak İran’ın Yemen’deki etkisiyle hesaplaşamayacaklarını görüp, parçalanmış ülkede kendi nüfuz alanlarını oluşturmaya konsantre oldukları. ABD ile İran arasında bir çatışma tırmanacak olsa, olası sahalardan birinin Yemen olması ihtimali halen var. Ancak Türkiye’nin İdlib’de yapmaya çalıştığı gibi ne Yemen kökenli güçlerin ne de bölgesel güçlerin ABD’yi bölgeye müdahale etmeye kışkırtmaya niyetli olmadığı anlaşılıyor.