Yargıyı bir dönem eski ortağı Gülen Cemaati’ne devreden, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz sonrasında ise kendi kadroları ve diğer tarikatları devreye sokarak yargıyı yeniden dizayn eden AKP, Hakimler Savcılar Kurulu üzerinden parti atamalarına devam ediyor.
Son olarak geçtiğimiz hafta yapılan atamalar sonrasında birçok AKP’li ve MHP’li ismin hakim ve savcı olarak atandığı ortaya çıkarken, bu atamalar AKP’nin yargıdaki “son rötuşları” olarak değerlendiriliyor.
AKP’nin partili yargıç ve savcı atamaları son dönemde artan “cadı avı” davalarının devam edeceği şeklinde yorumlanırken, yapılan bu atamaları ve yargıda gelinen son durumu eski YARSAV Başkanı ve Yargıçlar Sendikası Kurucu Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu ile konuştuk.
2015 seçimlerinde CHP’den milletvekili aday adayı olan Eminağaoğlu, aday gösterilmemesi sonrası mesleğe dönmek için Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na başvurmuş, kurul, hukuksuz bir kararla Eminağaoğlu’nun göreve dönüşünü engellemişti.
Aynı kurul, bugünlerde AKP'nin yargıdaki kontrolünün bekçisi rolünü üstlenmiş durumda...
12 Eylül’den bile daha geri bir HSK…
HSK'nın yaptığı son atamaları soL’a değerlendiren Eminağaoğlu, HSK'nın yapısının en son 2017 Anayasa değişikliği ile belirlendiğine dikkat çekerken, “Bağımsız olmayan 12 Eylül’deki HSK'dan, 2010 ve 2017 Anayasa değişiklikleri nedeniyle çok daha geri bir HSK ile karşı karşıya kalınmıştır” dedi.
‘HSK, bütünüyle ‘Cumhur İttifakı’ tarafından yapılandırılıyor’
“Bu düzenlemeye göre Adalet Bakanı ve müsteşarı doğal üye olup, diğer üyeleri Cumhurbaşkanı ve TBMM seçmektedir. TBMM'de çoğunluk ‘Cumhur İttifakı’ndadır. Bu durum olduğu gibi HSK’nın oluşumuna yansımaktadır” diyen Eminağaoğlu, “Parti başkanı olan Cumhurbaşkanı da kendi siyasi kimliğine göre üye seçmektedir. Kısa ve öz olarak, HSK bütünüyle Cumhur İttifakı tarafından yapılandırılmaktadır” ifadesini kullandı.
‘Yargı bağımsızlığı için kurulan HSK, bağımsız yargıyı yok ediyor’
Cumhur İttifakının yapılandırdığı HSK'nın, yargıç ve savcıların mesleğe kabulünde bütünüyle kendi anlayışı çerçevesinde hareket ettiğini vurgulayan Eminağaoğlu, “HSK, yargı bağımsızlığı için 1961 yılında kurulmuş iken, bugün HSK'nın varlığı yargı bağımsızlığını yok etmektedir. HSK, Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü'nden farklı bir nitelikte olmayan, yargıyı iktidardaki siyasi anlayışa göre yöneten bir organ haline dönüşmüştür. İHAM'ın, HSYK'da doğal üye olmamalı şeklinde kararları var iken, bu kararlar da görmezden gelinmektedir. Adalet Bakanı ve müsteşarı HSK'da doğal üye olarak yer almaktadır” diye konuştu.
‘Anayasada yazanların, anayasal güvencelerin bir anlamı kalmadı’
İktidarın, önüne çıkan veya engel gibi gördüğü tüm konuları biçimlendirdiği yargı üzerinden aştığına dikkat çeken Eminağaoğlu, şöyle konuştu:
İktidar, hukuk dışı uygulamalarını yargı üzerinden gerçekleştirince, bunlar iktidarın uygulamaları gibi değil, bu kararlar yargı kararı gibi sunulmaktadır.
Fatura ne olursa olsun iktidara çıkarılmamaktadır.
Yargının bağımsızlığı ne kadar tartışma konusu edilse de, sonuçta iktidar kendisini yaşananların dışında tutmakta, yargı kararları ile iktidar gücü de ayrıca denetlenmemekte, sınırlandırılmamaktadır.
İşte daha basın mensupları hakkında yeni yaşananlar ortadadır. Anayasada yazılanların anayasal güvencelerin hiçbir anlamı kalmamaktadır. Yasama organı denetimini bertaraf eden iktidarın, yargı denetimini de bertaraf etmesi nedeniyle, sistem bu yollarla biçimlendirilince, gidişatın ve yaşananın sivil darbeden başka bir şey olmadığı açıkça görülmektedir.