Washington Post'taki Biden değerlendirmesi Türkçe basına nasıl geçti?

WP yazarı Max Boot'un, Biden'ı Ortadoğu'da bekleyen zorlukları sıralayan ve 'Çok zorlama ama tepene çıkmalarına da izin verme' ana fikirli yazısı farklı yankılar buldu.

Mehmet Kuzulugil

Washington Post yazarı Max Boot, iki gün önce gazetenin "Görüş" bölümü altında yazdığı yazıda Biden'ı Ortadoğu'da bekleyen dış politika sorunlarını ele aldı.

"Müttefikler ve düşmanlar Biden'ı sınıyor. Nasıl yanıt vereceği başkanlığı boyunca sürecek ses tonunu belirleyecek" başlığını taşıyan görüş yazısında, özel olarak İsrail, Mısır ve Türkiye'deki yönetimlerin Biden'ın başkanlığıyla ilgili ilk yaklaşımları değerlendiriliyor.

Yazı, ABD'nin bölgedeki üç önemli müttefiki olarak sıraladığı İsrail, Mısır ve Türkiye yönetimlerinin yeni yönetimle ilgili hoşnutsuzluklarını gösterdiklerini söylüyor ve her üç ülkedeki liderlerin Biden yönetimiyle ilgili jestlerinden örnekler veriyor.

Türkiye'yle ilgili paragraf şöyle:

"Bu sıralarda Türkiye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ABD'yi Kuzey Irak'ta 13 Türk rehineyi infaz etmiş olan Kürt gerillalarını desteklediği iddiasıyla azarlıyor/kınıyor. ABD'yi, Washington tarafından terörist bir grup olarak ilan edilmiş olan Kürdistan İşçi Partisi'nin (PKK) eylemleri nedeniyle suçlamak fazla zorlama. Erdoğan, içerde ortaya çıkan öfkeyi yansıtmayı ve yeni Başkan'la ilişkilerin şartlarını belirlemeye çalışıyor. Biden'ın kendisine karşı muhtemelen Trump'tan çok daha sert olacağını öğrenmesi gerekecek."

Yazı, Ortadoğu'nun zor bir alan olduğuna ilişkin belirlemelerle devam ettikten sonra şu paragrafla sona eriyor:

"Bütün dünya Biden'ın bu ilk sınavlardan nasıl geçeceğini izliyor. Buna göre onun başkanlığına hakim olacak tonu belirleyecekler. Ortalığı daha fazla karışmaktan uzak durmalı, ama aynı zamanda da dünyaya kolay lokma olmadığını göstermeli. Yoksa sadece daha kötü provokasyonlarla karşılaşacak."

Erdoğan'a parmak mı sallıyor?

Max Boot'un yazısı, Türkçe'de farklı yayın organlarınca değerlendirildi. Sözcü, yazının bütünü açısından daha gerçekçi görünen bir başlığı seçti: "Washington Post’tan Erdoğan-Biden analizi: Cumhurbaşkanı tonu belirlemek istiyor."

Birgün ise belli ki yazıyı Erdoğan'a dönük daha açık bir "sertlik" çağrısı olarak okumuştu. Birgün'ün seçtiği başlık şuydu: Washington Post'tan Erdoğan yorumu: Biden'ın Trump'a göre çok daha sert olacağını öğrenmesi gerekecek.

Yandaş basındaki yorumları ise tahmin etmek zor değil. Yeni Şafak makaleyi "Washington Post'tan Erdoğan analizi: ABD'yi azarladı" başlığıyla sunuyor. Bunun ötesinde hiçbir yoruma yer verilmiyor. Yandaş gazete, Birgün'ün düşülen kayıtları es geçerek merkeze aldığı "daha sert olacak" cümlesinin kendisini hiç görmemeyi tercih ediyor.

Biden Erdoğan'ı götürür mü?

Trump yönetimi döneminde Erdoğan ve AKP'nin ABD cephesinde zaman zaman ciddi sıkıntılarla karşılaşsa da durumu idare edebildiği, Biden ile birlikte iktidarın kaygı durumunun arttığı bilinmeyen bir şey değil.

Öte yandan, Biden'la Erdoğan'ın kişisel olarak, yeni yönetimle AKP'nin de kurumsal olarak inişli çıkışlı bir geçmişi de var. Biden, Obama'nın Başkan Yardımcısı olarak Erdoğan'la samimi pozlar vermiş, bundan kısa bir süre sonraysa 15 Temmuz darbesiyle ilişkilendirilmesine neden olan adımlar atmıştı.

Seçim kampanyası boyunca Trump yönetiminin ABD'nin dünya politikasındaki ağırlığını azaltan yolları seçtiğini savunan Biden, NATO, AB ve Ortadoğu gibi alanlarda ve Rusya'yla rekabet gibi konularda bu emperyalist gücü yeniden sahaya çıkarmak istediğini gizlemiyor.

Biden yönetiminde yer alan bazı bürokrat ve danışmanlara bakarak Türkiye için bunun karşılığının Erdoğan'la gerilimi yükseltmek olduğunu savunanlar olduğu gibi, tersine Biden'ın Erdoğan'ı terbiye ederek onunla uzlaşmak zorunda olduğunu düşünenler de var.

Max Boot'un yazısı her iki yönde de tavsiyeler veriyor.

Aslına bakılırsa Max Boot, Netanyahu, Erdoğan ve El Sisi'yi birlikte değerlendirerek, Biden'ın karşısında ses tonunu ayarlamaya çalışan üçlüye karşı işleri alttan almamak gerektiğini, aksi halde çok daha büyük bela olacaklarını söylüyor. Üstelik bunu "aman Ortadoğu'da bataklığa saplanacak zorlamalar da yapma" diyerek başarıyor.